Translate.vc / español → turco / Estómago
Estómago traducir turco
7,783 traducción paralela
Aquí dice que tiene dolor de estómago y un historial de úlceras pépticas.
Eğer mide ağrısı var burada diyor Peptik ülser ve bir öyküsü.
Es difícil creer que con el estómago vacío.
Aç karnına inanmak zor.
Serio dolor de estómago...
Miden fena ağrıyor.
No tienes el estómago para esto.
Bu işi kaldıramazsın.
¿ Qué pasó? Sólo tengo algo en el estómago.
- Midem ağrıdı sadece.
Náuseas en el estómago y tenía un dolor de cabeza durante toda la mañana.
Midem bulanıyor ve tüm sabah başım ağrıdı.
Alguien que se haga cargo de las muestras patológicas... sangre, orina, mucosas del estómago...
Patoloji numunelerini kontrol edecek ve onları kayıt altına alacak biri. Kan, idrar, mide zarı, o tarz şeyler.
Su estómago y sus pulmones tenían agua con lodo dentro.
Midesi ve akciğerlerinde çamurlu su vardı.
- Un estómago tan malo.
- Motoru çok bozan bir hastalık.
- Mete el estómago.
- Karnını çek.
Te sentará el estómago.
Mideni rahatlatır.
Preparé una muestra del contenido del estómago de Collier para analizarla... pero estoy obteniendo lecturas que no tienen ningún sentido.
Analiz için Yüzbaşı Collier'in... midesindekilerden örnek almıştım ancak sonuçları hiç mantıklı gelmedi.
¿ Otra vez dolor de estómago?
Yine mi karnın ağrıyor?
Aprendí durante la guerra que un ejército funciona según su estómago,
Bir ordunun midesinin üstünde yürüdüğünü savaşta öğrendim.
Aunque tengo que admitirlo... mi estómago no era el órgano que temía me fuera a defraudar.
Yine de itiraf etmeliyim ki beni yüzüstü bırakacak organımın midem olmasını beklemiyordum.
No tienes estómago para ello.
Bunu yapacak yürek yok sende.
El estómago... Me arde.
Bağırsaklarım... içerde yanıyor.
Dolor de estómago.
Karın ağrısı.
Debes tener estómago para aparecer por aquí. Bien por ti.
şuna bak burda olmak cesaret ister, aferin.
Pensé que esto sería mejor para un estómago vacío.
Aç karna daha etkili olacağını düşündüm.
Ellos tenían... tenían armas y... y a Lou... a Lou le dieron en el estómago.
Silahlar, silahlari vardi ve... Lou... Lou midesinden vuruldu!
Adelante y coman tanto como pueda su estómago.
Başlayın ve midenizin kaldırabildiği kadar yiyin.
También tenía un gran daño intestinal pero no tenía historial de problemas de estómago anteriormente.
Aynı zamanda kalın bağırsaklarında bariz bir hasar oluşmuş... yine de önceki iç hastalıklarına dair bir geçmişi yok.
Se la llevaron con las tijeras aún en el estómago.
- Hastaneye kaldırılırken makas hâlâ midesindeymiş.
El estómago es delicado para una herida así, pero estamos optimistas.
Böyle bir yaranın mideye isabet etmesi kötü olmuş. Ama iyimserliğimizi koruyoruz.
Pero todo esto de que yo esté sangrando por el estómago como que le quita magia, ¿ no crees?
Şu midede kanama olayı biraz tadını kaçırıyor, değil mi?
Normalmente el cianuro se encuentra en el revestimiento del estómago y las fosas nasales.
Normalde mide astarında ve geniz yolunda siyanür olur.
Tuvo suerte de que no le hiciera un lavaje de estómago.
Midesi temizlendiği için şanslı.
Ese golpe en el estómago que has sentido hoy, es como nos sentimos nosotros durante meses.
Bugün midene inen o yumruğu biz aylardır hissediyoruz.
Dios, estoy tan hambriento que mi estómago se está comiendo a sí mismo.
Tanrım o kadar açım ki kalın bağırsaklarım ince bağırsaklarımı yiyor.
Y no todos tienen el estómago para verte hacerlo.
Ve yaptıklarını izleyecek kadar da herkeste yürek yok.
No, no puedes. No tienes estómago para hacerlo.
- Sende o cesaret yok.
Cheng dijo que yo no tenía estómago para cometer tortura.
Cheng işkence yapacak cesaretimin olmadığını söyledi.
Creo que no solo tienes estómago para este trabajo ; tiene talento.
Bu işi yapmak için hem cesaretiniz var hem de yeteneğiniz.
Tu estómago... Hay alguien pateando.
Karnında bir tekme hissettim.
El niño, que me dio una patada en el estómago.
Evlâdım karnımı tekmeliyor.
Pues sí, siento algo por este en mi estómago.
Evet çünkü bunun benim piyangom olduğuna dair kuvvetli bir hissim var.
¿ Estás segura que ese sentimiento está un poco más abajo de tu estómago?
Bu piyangonun vücudunun alt kısımlarıyla ilgili olmadığına emin misin?
Me duele el estómago.
Midemde sorun var.
En el contenido del estómago, resulta que había un sedimento de vino en la mezcla, elaborado con una muy rara, y casi extinta uva francesa llamada Carménère.
Midenin içindekiler... Midede çok nadir, hatta nesli tükenmiş sayılan bir Fransız üzümü olan Carmenere'den yapılan şarabın tortusu vardı.
Porque el Jeffersonian ha encontrado el sedimento del Margaux en su estómago, ¿ cierto?
Çünkü Jeffersonian, midesinde Margaux tortusu buldu. Doğru mu?
Robbie, ¿ te duele solo el estómago - o también el pecho?
Ağrı sadece karnında mı göğsün de ağrıyor mu Robbie?
Dice que le duele el estómago, pero creo que está mejor, gracias a usted.
Karnının ağrıdığını söylüyor ama sayenizde daha iyi gibi.
Entonces tienes estómago fuerte.
Güzel. O zaman güçlü bir miğdeniz vardır.
Han tenido que limpiarle el estómago. Y han tenido que cortarle el vestido.
Karnını şişirmeleri gerekiyormuş. - Ugh. - Ugh.
Es mi estómago.
Karnım ağrıyor.
Dios mío, ¿ está en tu estómago, también?
Tanrım, senin de mi karnında var?
La efervescencia te va a venir bien para el estómago.
Karbonat midene iyi gelir belki.
Tomé algunas pastillas. Han tenido que hacerme un lavado de estómago.
İlaç falan aldım, midemi yıkamak zorunda kaldılar.
Después que te fuiste, comí masa de galleta del estómago de una joven, y luego vomité y todas las chicas se rieron y luego salió el tema de que piensan que soy gordo y viejo.
Sen gittikten sonra, 20 yaşındaki birinin karnından kurabiye hamuru yedim ve sonra kustum. Bütün kızlar bana güldü ve sonra fark ettim ki benim şişman ve yaşlı olduğumu düşünüyorlarmış.
Tengo un estómago.
Mideyi buldum.