Translate.vc / español → turco / Extrañó
Extrañó traducir turco
204 traducción paralela
- Lamento decepcionarte pero Sergei apenas te extrañó.
- Seni üzmek istemezdim ama Sergei'n seni özlemedi bile.
No se preocupe, nadie me extrañó.
Sorun değil. Vaktim bol.
Papá escribe que me extrañó.
Beni çok özlediğini yazmış.
Me extrañó no verle en el funeral.
Cenazede görmedim.
Me extrañó ver al Dr. Serizawa en nuestra salida.
Doktor Serizawa'yı burada görmek sürpriz oldu.
Naturalmente, en esos momentos... me extrañó que estuviera toda vestida de noche, y con pendientes.
Gece elbisesinin hâlâ üzerinde olması tuhaftı, küpeleri bile hâlâ kulağındaydı.
Y me extrañó enormemente.
Feci şekilde özlemişsindir.
¿ No Ie extrañó que muriese 6 semanas después de firmarse... una póliza de seguros de 50 mil dólares?
50.000 dolarlık poliçe düzenlettikten altı hafta sonra tam da zamanında ölmesi sana birazcık bile garip gelmedi mi?
Tu abuelito te extrañó, ¿ sabes?
Büyükbaban da seni özledi. Buradayken, sen yoktun...
Y ni siquiera se extrañó de Alegre... y los hay mejores en una tienda de mascotas.
Kont, Joy Boy'da nasıl faka bastı bilmiyorum ben bir pet shopta bile daha iyisini yaparım.
Eso es Io que me extrañó.
Beni etkileyen de bu.
Pero Dios es piadoso, y en su piedad debe haber aceptado a este muchachito en su reino para encontrarse allí con su madre y su padre. ... a los que él amó y extrañó tanto.
Ancak Tanrı merhametlidir ve bu küçük çocuğu bağışlayıp cennetine alacak çok sevdiği ve özlediği anne babasının yanına koyacaktır.
- Extrañó a su mamá.
- Annesini çok özlemiş.
¿ No te extrañó que no los volvieras a ver?
Son günlerde neden ortalıkta olmadıklarını hiç düşünmedin mi?
No la extrañó en absoluto?
Onu hiç özlediniz mi?
Me extrañó.
Başta sebebini anlayamadım.
Pero parecía amable... y me extrañó.
Ama açıkçası... Bana da biraz tuhaf göründü.
Cuando el padrecito de usted se fue al extranjero, ella Io extrañó mucho.
Baban yurtdışına gittiğinde çok üzüldü.
Casi no había nadie en el entierro, y me extrañó.
Cenazeye çok az kişi geldi.
¿ Me extrañó?
Beni özledi mi?
Me extrañó... eran más duros...
Gerçekten sağlam durdular. - Ee?
Oí a Tim gritarte hace unas cuantas noches. Me extrañó mucho.
Birkaç gece önce Tim'in sana bağırdığını duydum, şok oldum.
- El del revólver de oro no lo extrañó.
- Onu özlüyorum. - Altın silahlı adam özlemiyor.
Pero me extrañó que a quien interrogué primero, el Sr. McQueen, reconociera que había conocido a la Sra. Armstrong.
Ama beni esas şaşırtan, ilk sorguya çektiğim Bay McQueen oldu. Bayan Armstrong'u tanıdığını büyük bir heyecanla itiraf etti.
Pero, eso es imposible. Nos extrañó mucho, pero así fue.
Ama bu, olanaksız.
Me invitó a una cena de cumpleaños y eso me extrañó.
Doğum günü için yemek vermişti. Beni çağırdı.
Si Héctor lo tenía al día... ¿ No le extrañó que quisiera quedarse y no acompañarle?
Eğer Hector öldürülmeden üç gün önce defterleri bitirdiyse, o takdirde defterler üzerinde çalışmak için kalacağını söylediğinde, niçin ona karşı çıkmadınız?
- Ud. lo extrañó, yo no.
- Kaçıran sendin, ben değil.
Cuando llegó, ¿ le extrañó algo de él?
- Yani, herhangi bir acayiplik var mıydı?
No me extrañó, por supuesto, seguí adelante, conseguí la cosa... del hombre y volví para atrás.
O an bir şey düşünmedim tabii ve yoluma devam ettim.
- ¿ Me extrañó alguien?
- Beni özlediniz mi?
- Sí, Riley te extrañó.
- Evet, Riley seni çok özledi.
- Me extrañó que los animales...
Çok şaşırdım ordaki hayvanların hepsi...
¡ Ya me extrañó sacar tan pocas patatas!
Bu yıl patatesin az olmasına şaşırmamalı!
Apuesto que América extrañó a los Griswalds.
Eminim Amerika da Griswald ailesini özlemiştir.
Te extrañó cuando no estabas.
Yokluğunda seni özlüyordu, Jack.
Me extrañó. Uno solo.
Biraz garip- - yalnızca bir tane mi?
Se te extrañó en el club. ¿ Qué pasa?
Seni kulüpte göremedim. Neler oldu?
Pero cuando ustedes vieron el anuncio no les extrañó.
Siz de ilanı daha önceden gördüğünüz halde ilgilenmemiştiniz.
¡ Se casó con él por un invernadero! Es lo que me extrañó a mí.
Bir seraya sahip olmak için tanımadığın bir adamla evlendin.
Siempre me extrañó que no te dejara su dirección.
Garip olan, sana adresini hiç vermemiş olması.
Mira, viejo nadie te extrañó.
Şey, adamım kimse seni kaçırmadı.
Solo por encima. Me extrañó que su sistema neurológico klingon fuera tan primitivo.
Klingon nöroloji bilim dalını... bu kadar ilkel bir halde bulunca şok geçirdim.
¿ El bebé Bink extrañó a su tío Eddie?
Bebek Binky, Edi amcasını özledi mi?
Me extrañó, porque en mi país es importante.
Biraz garip bir durum. Benim geldiğim yerde öpüşme çok önemlidir.
Y diste dos fechas. Me extrañó y comprobé los datos.
Nedenini merak ettim ve yıllığına baktım.
El Sr. Cabeza Feliz dice que también te extrañó.
Bay Mutlu-Kafa da seni özlediğini söylüyor.
Cuando encontré la fisura en el conducto de alimentación RF me extrañó que hubiera ocurrido en un punto tan profundo del sistema a no ser que alguien lo hubiera roto deliberadamente.
RF güç kanalının içindeki çatlağı bulduğumda, birisi kasten bozmadıkça, sistemin bu kadar içinde nasıl oluştuğunu anlayamamıştım.
¿ Tampoco te extrañó que me llamara el otro día cuando estabas en mi casa?
Bir de geçen gün beni aradığında, neden şaşırmadın?
- Al principio a mi también me extrañó,
- Bazen.
- Se lo extrañó anoche. - Dónde?
- Dün akşam nereye gittin?