Translate.vc / español → turco / Gl
Gl traducir turco
8,535 traducción paralela
¡ Por el casco de Magneto, eso sí que es un grito agudo!
Ne kadar tiz bir çığlıktı öyle.
Escuché sus gritos patéticos desde mi habitación.
Keşke acınası çığlığı odamdan duyulmasa.
Ella gritaba histéricamente.
Histerik bir sesle çığlık atıyordu.
No, pero ella gritaba en el lavadero antes de morir.
Hayır, ama ölmeden önce çamaşır odasında çığlık atıyordu.
Así que ella gritaba cuando la ventana la aplastó.
Böylece pencere ezdiğinde çığlık attı.
Cuando gritaste... Me estás arrancando las entrañas, Claire.
Çığlık attığında içimi parçalıyordun Claire.
- Gritaré.
- Çığlık atarım.
Usted está gritando porque...
Bunun için mi çığlık -
Grita para mí.
Benim için çığlık at.
Brilla con el sol, y la quiero tanto que podría gritar.
Güneşin altında parıldıyor ve onu o kadar çok istiyorum ki çığlık atabilirim.
Hay una mujer gritando en la parte posterior.
Ve arkada çığlık atan bir kadın var.
Grita cuanto quieras.
İşte tüm istediğin çığlık!
Gritar.
Çığlık atmak.
Sonó como si alguien gritara.
Biri çığlık attı gibi.
Me colé en la cabaña mientras dormían, y pretendía irme cuando aun estuvieran dormidos, pero tuve una pesadilla, grité y los desperté y los soldados vinieron.
Hepsi uykudayken yatağa sızdım. Ve hepsi uykudayken çıkacaktım ama bir kabus gördüm çığlık attım, herkes uyandı ve askerler geldi.
- Tú oíste esos gritos.
- Sen çığlığı duydun mu?
Recuerdo su voz.
Çığlıklarını hatırlıyorum.
Gritó hasta que sus cuerdas vocales sangraron.
Ses telleri kanayana kadar çığlık atmış.
Entonces, hubo un ruido, unos quejidos.
Sonra, o ses, o çığlıklar.
Usó un sistema audio acústico para transmitir los gemidos que exhalaban.
Sanırım çocukların söyledikleri çığlıkları da P.A. Sistemini kullanarak yaptılar.
Pero luego, hubo un grito.
Sonra bir çığlık koptu.
♪ Ella gritó y un vomito en la cara recibió
Çığlığı bastı, öldürdü Yüzüne kusmuk bulaştı
Me sujetarían del pelo por detrás, gritaría cuando me serrucharan y daría patadas.
Saçının arkasından tutuyorlar, kesmeye başlayınca çığlık atıyorsun. Sonra bacaklar titriyor.
Está chillando como una mujer, es pura actuación amateur, ¿ no?
Kadın gibi çığlık atmak amatörce bir oyun olmadı mı?
Estaba ahí, cortando piernas, brazos y... tripas, ¡ muertos y gritos por todas partes!
Orada durursun. Kesik kollar, bacaklar vardır. Her yer bağırsak ve ceset doludur, çığlıkları duyarsın!
Lo juro por Cristo Todopoderoso, no fueron los gritos los que más me asustaron.
Rabbim huzurunda yemin ederim ki kabuslarıma yoldaşlarımın çığlıkları girmiyor.
Te oí gritar anoche.
Hey! Dün gece çığlık attığını duydum.
Creí que escuché a alguien gritar afuera.
Dışarıda çığlık duydum gibime geldi.
Gritos en el interior. Ningún policía presente aún.
İçeriden bağrışmalar ve çığlıklar geliyor ve henüz görünürde hiç polis yok.
Porque en ese momento comenzó a gritar y patearme.
Çünkü çığlık atmaya, tekme atmaya başladı.
Ella estaba gritando, y seguía.
Peşimdeydi, değil mi? Çığlık atmaya devam ediyordu.
No al principio, pero luego al tercer día, comenzaron los gritos.
- Başta yoktu. Ama 3. günde çığlıklar başladı.
Cada vez que pensé que había terminado, volvía a escuchar otro grito.
Ne zaman bittiğini sansam bir çığlık daha duyuyordum.
Aprendí a luchar como un estridente Dothraki, un sacerdote Norvoshi, un caballero de Poniente.
Çığlıkçı bir Dothrak gibi dövüşmeyi öğrendim. Norvos rahibi, Westeros şövalyesi gibi.
Y que me quemen vivo, no quiero que mi gente me recuerde así, carbonizado y gritando.
Yanarak ölmek de. Halkımın beni kavrulmuş, çığlık atar halde hatırlamasını istemiyorum.
Es como gatos gritando.
Sanki kedi çığlıklarıydı.
Tu niño cayó, y tu esposa gritaba.
Çocuğun düştü, karın çığlık atıyordu.
Solía gritar tan alto cuando ella ganaba.
Kazandığı zamansa bağırarak çığlık atardı.
Probablemente de alguien gritando.
Muhtemelen birinden çığlık.
En la apertura de nuestra exposición es una pieza titulada, grito de guerra.
Bizim sergi kapalı lider başlıklı bir parça, savaş çığlığı olduğunu.
Y si hay un grito de guerra, entonces ¿ dónde está la guerra?
Bir savaş çığlığı varsa, o zaman savaş nerede?
La última Grito de Muerte, viejo.
Sonuncu Ölüm Çığlığı'ndan.
Es un banco de arena, y se llama Bajío del Caballo.
Beygir bir şeyiydi. Sığlık. Beygir Kumu deniyor.
Lo hará salir de ahí gritando.
Çığlığım onu dışarı çıkaracaktır.
Gritará pronto.
Yakında çığlık atacak.
Te das cuenta de que hay que escucharte gritar todo el día.
Bütün gün oturup senin çığlıklarını dinliyorum?
De 780 sujetos, ninguna persona se levantó, fue hacia la puerta y la abrió... para ver si el hombre que gritaba se encontraba bien.
780 deneğin içinden, bir tanesi bile yerinden kalkıp kapıya gidip çığlık atan adam iyi mi diye bakmadı.
No lo sé. Los gritos comenzaron hace 10 minutos.
Çığlıklar 10 dakika önce başladı.
Oí gritos.
Çığlık duydum.
Gritaré si los necesito.
Yardım istersem çığlık atarım.
Una rata. No paré de gritar.
Görünce çığlık attım.