Translate.vc / español → turco / Hag
Hag traducir turco
31 traducción paralela
Joe, tú y Hag, suban allá. Cúbrannos, por si acaso.
Joe, sen ve Hag şuraya, yukarıya düzlüğe çıkın ne olur ne olmaz.
"Hombre Radiactivo con el Monstruo del Pantano".
- Radioactive Man The Swamp Hag`a karşı.
- Que est s en bola, querido! And adentro, no hag s papelones. - ¨ Y?
Çıplaksın, eve dön, rezalet çıkarma!
Well, I wish I'd married you instead of the hag in my house. Bueno, desearía haberme casado contigo en vez de la bruja en mi casa
Keşke evdeki acuze yerine seninle evlenmiş olsaydım.
Mis amigos me llaman Bruja.
Arkadaşlarım bana Hag der!
un Lach-nie Hag de seis cuernos me debia un favor.
Bedava anlamında. Altı boynuzlu bana bir iyilik yaptı.
Es demasiado tarde.
Çok geç, Hag.
Nunca dudes de mi hermano.
Kardeşimden asla kuşkulanma, Hag.
No entiendes que este instrumento, Hag alivia las agonías de la mente porque la mente es sólo una máquina pensante.
Bu aleti anlayamazsın sen, Hag... Bu alet aklın ıstıraplarını alıp götürecektir... Çünkü beyin düşünme makinesinden başka bir şey değildir.
¿ No le importa esperar? , ¿ No? ¿ hag?
Beklemende sakınca yoktur, değil mi?
¿ Es por eso que te tiraste a esa vieja?
Bu yüzden mi Hag ile yattın?
- No lo hag...
- yapma.
Hoy la vi a Elena, "pc".
HAG, Bugün Elana'yı gördüm.
"No hag -"
Sakın...
Puedes ver que el accidentado Hag está preparandose ahora.
Damalı bayrağın hazırlandığını görebiliyorsunuz
Miramos a The Hag, que gotea, y ahora estamos corriendo.
Bayraklar indi ve yeniden yarışa dönüyoruz
Culo-gordo Hagford. ( Hag = arpía ) Angus Fatford ( Fat = gorda )
Koca popolu Hagford. Öküz Şişko-ford.
¿ Sabes? ¿ Qué se supone que yo hag...?
Yani şimdi ben...
- Por Gru? n. - Hag?
- Huysuz için yapalım bunu.
- Todo lo que hag- -
- Attığın her adıma...
Hag Insolente!
Terbiyesiz cadı.
Simplemente aparecen con una gran manzana de Adán y una camiseta apestosa. " Hola, estoy aquí para conseguir coños fáciles el resto de mi vida. Así que, ¿ dónde lo hag...?
Kocaman adem elmaları, kokulu tişörtleriyle ortama gelip "Selam, ekmek elden su gölgen sevişmeye geldim." " Nerde yapıyoruz?
Y cuando lo hag, a te besaré tan fuerte, que te tumbaré los frenos.
Ve o zaman seni öyle bir öpeceğim ki diş tellerin çarpışacak.
Es... es que me hag... me hago un lío, con estos cigarrillos...
Bunları içmeyi beceremedim.
La mujer sólo creyó que la Bruja andaba hurgando por comida...
Yemek falan arıyor olduğunu... The woman just thought the hag düşünmüşler... was rooting around for food...
El Dr. Sykes alguna vez le dijo que la parálisis del sueño es también conocida como "El Viejo Síndrome de Hag".
Doktor Sykes sana bu uyku paralizinin kucaklama sendromu olarak da bilindiğini söyledi mi?
¿ El Viejo Síndrome del Hag?
Kötü kadın sendromu mu?
No te invoqué, bruja, y no harás lo que quieras.
Seni davet etmedim, Hag ve kendi efendinin emirlerini çiğnemeyeceksin.
- Me cago en dos.
- HAG.
No hag s promesas, no hag s promesas y probala!
- Sözlerinden bıktım artık. Kendin yap! - Aşkım!
Ven, Hag.
Haydi, Hag.