Translate.vc / español → turco / Herbert
Herbert traducir turco
999 traducción paralela
Tocare una de mis propias músicas, por Víctor Herbert. Hágala corta.
Ben size Victor Heerman'dan kendi bestemi çalayım.
Una cerveza, Herbert.
Bir şişe Bass, Herbert.
- Herbert MacCaulay.
- Herbert MacCaulay.
- "Hable con Herbert MacCaulay."
- "Herbert MacCaulay ile temasa geç" diyor.
Herbert el mejor compositor.
Sen en iyi söz yazarısın.
El mejor director.
Herbert en iyi besteci.
Herbert Henry Rawlins, para servirles.
Herbert Henry Rawlins hizmetinizde.
Déjalo en paz, Herbert.
Onu rahat bırak, Herbert.
Herbert, déjalo.
Herbert, çekil.
Hoy, el regimiento de North Surrey tiene órdenes de unirse al ejército anglo-egipcio para reconquistar Sudán.
Bugün, Kuzey Surrey Kraliyet Alayı, Sudan'ın yeniden fethi için... Sir Herbert Kitchener'ın İngiliz yönetimindeki Mısır ordusuna... katılma emri almıştır!
Y JEFE DE LAS TROPAS ANGLO-EGIPCIAS
GENERAL HERBERT KITCHENER'IN KAMPI
Era The Fortune Teller de Víctor Herbert.
Victor Herbert'in The Fortune Teller adlı oyunuydu.
¡ Preside el juez Herbert A. Bell!
Hakim Herbert A. Bell başkanlık edecektir.
Herbert Lehman, gobernador judío de Nueva York.
Yahudi New York Eyalet Valisi Herbert Lehman.
- Ah. - Pero traje Chica chica boom boom... - y Lánzame el sorbete Herbert.
Ama'Chicka Chicka Boom Boom've'Shoot the Sherbet to Me Herbert'buldum.
Soy Herbert Carter, el jefe de redacción.
Ben Herbert Carter, yazı işleri müdürü.
He dicho : "¿ Te refieres a Hubert y a Herbert?"
- "Hubert ve Herbert mi dedin?" diyorum.
Vendrán Lloyd y Rosa, Hillary y Justine Lisa y June, el señor Livingston tío Herbert.
Lloyd ve Rosa, Hillary ve Justine, Lisa ve June, Bay Livingston ile Herbert dayı geliyor.
Tío Herbert, ve primero, eres el mayor.
Herbert dayı, sen önce çık. En yaşlımızsın.
El Sr. Herbert Marshall desea verlo antes.
- Bay Herbert Marsh sizi görmek istiyor.
Es un vals de Victor Herbert.
Bu vals ve Victor Herbert.
Él no escribía valses...
- Victor Herbert vals değil.
Joe, ha venido Herbert.
- Joe, Herbert burada.
Hacen crítica literaria.
Herbert, Joe'nun arkadaşı. Onlar edebiyat eleştirmeni.
Joe, es Herbert.
Joe, Herbert geldi.
Wemmick le conducirá a la casa del Sr. Pocket, en Barnards Inn.
Wemmick seni, kalacağın yer olan... Barnards Inn'deki Bay Herbert Pocket'in... yanına götürecek.
- Herbert.
- Efendim?
Herbert, ha pasado... algo muy raro. Este señor ha venido a visitarme.
Herbert, çok... çok tuhaf bir gelişme oldu.
- Bésala. - Haz lo que dice, Herbert.
- Söylediğini yap Herbert.
Así que fui a ver al Sr. Herbert.
Bu yüzden Temple'a gidip Bay Herbert'la konuştum.
Al día siguiente envié a Herbert a investigar.
Ertesi gün, Herbert'ı birkaç araştırma yapması için gönderdim.
Empecé a salir a navegar. A veces a solas, otras con Herbert.
Pratik yapmak amacıyla bazen yalnız... bazen de Herbert ile... açılmaya başladım.
Lo convertimos en un hábito. Embarcábamos muy cerca de donde se ocultaba nuestro convicto.
Herbert'ın, mahkumumuzu sakladığımız eve... en yakın yerden tekneye binmesini... alışkanlık haline getirdik.
Herbert compró dos pasajes y nuestro plan quedó sellado.
Herbert buhar gemisine iki bilet satın aldı. Böylece planımız işlemeye başladı.
Vamos, Herbert.
Haydi Herbert.
- Oye, Herbert.
- Herbert.
Buenas noticias para ti, Herbert.
İyi haberlerim var Herbert.
- ¿ Me escuchas?
- Herbert, dinliyor musun?
Herbert Biberman, 50, nacido en Filadelfia.
Herbert Biberman, 50 yaşında, Philadelphia doğumlu. ( 1 )
Sobran el usted y los tratamientos. Sí, igual vosotros. - ¿ Juegas al golf, Herbert?
Lütfen bize Doris ve Herbert de, Bay ve Bayan Dunstan değil.
- ¿ Un poquito más, Stan? - Pues para acompañarte, Herbert.
Sizinkini görmek için sabırsızlanıyorum.
¡ Herbert! Hubo discusión sobre si debía o no ofreceros una copa.
Artık arkadaş olduğumuza göre size bir şey söyleyeceğim.
Yo opinaba que siempre rompe el hielo, pero Doris temía que no os pareciera bien.
- Bu görüşmeden oldukça çekiniyordum. - Herbert... Bu sabah büyük bir tartışma oldu.
- Herbert.
- Herbert? - Efendim Pip.
Herbert, has dicho que
Herbert... Estella'nın, Bayan Havisham'a... bir akrabalığı olmadığını, sadece evlat edinildiğini söylemiştin.
Perdóname, Herbert.
Bağışla beni Herbert.
Herbert, Joe Gargery.
Herbert, bu Bay Joe Gargery.
Joe, el Sr. Herbert Pocket.
Joe, Bay Herbert Pocket.
Ten la bondad, llámanos Doris y Herbert.
Buckley'nin hanginize daha çok benzediğine karar vermeye çalışıyordum.
- Bien.
- Golf oynar mısın, Herbert?
- ¿ Te echo una mano, Herbert?
Şuna bak, Ellie.