Translate.vc / español → turco / Hábla
Hábla traducir turco
48,998 traducción paralela
Yo sé de qué habla. Buena suerte.
Ben onun neden bahsettiğini biliyorum.
Usted habla sin sentido así de nuevo, Voy a darte un puñetazo en el cuello.
Bir daha böyle mantıksız konuşursan boyundan yumruklarım seni.
Así habla tu colega Gary.
Bu arkadaşın Gary'nin konuşması.
El doctor de Joe me dio algunos ejercicios para el habla para ayudarme a hablar más claramente.
Joe'nun doktoru bana daha net konuşabilmem için diksiyon alıştırmaları verdi.
724, habla despacho, cambio.
724, merkez konuşuyor, tamam.
724, habla despacho, cambio.
724, merkez konuşuyor, cevap verin.
Así que habla conmigo.
Yani konuş benimle.
¿ Qué hay del hombre que habla con él?
- Peki ya onunla konuşan adam?
¿ Portavoz del Congreso? ¿ Habla en serio?
Beyaz saray Sözcüsü mü?
Habla con Reade.
Reade ile konuş.
Habla con Borden.
Borden'la görüş.
Al habla Backheim.
Ben Backheim.
Jaclyn, habla Eldon.
Jaclyn, ben Eldon.
Habla Carl.
Ben Carl.
Sabes qué, en otro época, el mundo me habría quemado por bruja. Habla con tu amigo policía, cuéntale todo. Vete.
Başka bir çağda olsaydık beni cadı sanıp yakarlardı.
Ella habla inglés. - Sí.
- Yani, İngilizce konuşuyor.
Habla con las familias.
Ailelerle konuşur.
Sólo si se habla al fiscal sobre la reducción de la frase,
Savcıyla konuşup cezamı indirtirsen söylerim.
Todo el mundo habla de ella.
Herkes onu konuşuyor.
Matt habla conmigo, pero ha sido imposible hacerlo con Jeff.
Matt konuşuyor ama Jeff'le iletişim kurmak imkansız.
Tu hermano habla mucho conmigo.
Kardeşin benimle hep konuşuyor.
- Todo el mundo habla del holocausto.
Herkes Nazi Soykırımı'ndan bahsediyor.
Ahora vete a casa y habla con tu madre.
Şimdi eve git ve annenle konuş.
Habla tanto de ti, que me apetece abrazarte, pero...
Senin hakkında çok fazla konuşuyor, gerçekten sana sarılmak istiyorum, ama...
Me encanta... aunque Henri fue a un colegio de élite internacional, así que no habla con acento.
Bayıldım! Ayrıca Henri kaliteli uluslararası bir okula gittiği için aksansız konuşuyor.
Es eso o darles a los nazis un arma nuclear. Bueno, ¿ alguien de aquí habla alemán?
Ya öyle ya da Nazilere nükleer silahı vereceğiz.
- Habla de lo que te preocupa.
Bana seni rahatsız eden şeyi söyle.
Habla de ti.
Senden bahsediyor.
Encuéntralo, habla con él.
Onu bul, konuş onunla.
[Mujer habla ininteligiblemente por parlante]
Merhaba.
Olvida que a veces hay gente alrededor cuando habla por teléfono.
Telefonla konuşurken etrafında insanların olduğunu unutuyor. - Nereye gideceğinizi biliyor musun?
Habla con Julian.
Julian ile konuş.
Habla.
Konuş.
"Les habla Richard desde la cima"
En tepedeki Richard.
Hola, amigos, les habla el capitán.
Sayın yolcularımız, kaptanınız konuşuyor.
Habla maravillas de ti.
Senin için çok iyi sözler sarfetti.
¡ Habla el agente Robinson!
Ajan Robinson konuşuyor!
¿ Por qué me habla todo el mundo? - Creo que solo están siendo simpáticos.
Neden herkes benimle konuşuyor?
Mientras la vigilia continúa, su mujer Jasmine habla.
Nöbet tutmalar devam ederken, karısı Jasmine kalabalığa sesleniyor.
No sé de qué habla, ¿ vale?
Neyden bahsettiğini bilmiyorum, tamam mı?
Habla como un federal.
Federal gibi konuluyor.
Habla desde tu corazón y no puedes fallar.
- Sadece kalpten konuşacaksın ve sonucunu alacaksın.
Habla desde el corazón.
Kalpten konuş.
- Habla rápido.
- Hızlı konuş.
Les habla su capitán, Tandy Miller.
Kaptanınız Tandy Miller konuşuyor.
Amigos, al habla vuestro capitán, Tandy Miller.
Arkadaşlar, kaptanınız Tandy Miller konuşuyor.
Me gustaría ponerme al día con mi hija, pero como ella ya no habla conmigo, quizás podrías introducirme en su vida.
Kızımla arayı kapatmak istiyorum ama madem kendisi benimle konuşmuyor belki hayatı ile ilgili senden bilgi alabilirim.
Habla como un delincuente común.
- Tam bir suçlu gibi konuştun.
Fue en sexto, aún se habla de ello.
Altıncı sınıftaydı ama hala hakkında konuşuyorlar.
Y luego, el burro habla.
Ve sonra, uh, eşek muhabbetleri.
Me habla en 140 caracteres si me habla en absoluto. ¿ Cómo está?
- O nasıl?