Translate.vc / español → turco / Iris
Iris traducir turco
3,510 traducción paralela
No... desentierren a Iris.
Iris'i... çıkarmayın.
Dejó a Iris atada al porche.
Iris'i verandasındaki zincirinden çıkarmıştı.
Iris era... más que un acuerdo.
Iris, bir anlaşmadan daha fazlasıydı.
- Mi amiga Iris, hace malabares en el paseo Rehoboth los fines de semana.
- Arkadaşım Iris hafta sonları Rehoboth İskelesi'nde hokkabazlık gösterileri yapıyor.
Si lo hubiera sido, crees que no les hablaría de esa gloria... en lugar de algún cuento sobre largarse buscando... una olla de oro al final del arco iris.
Eğer öyle olsaydı sana buralardan gidip gökkuşağının sonunda altın küpü arama hikâyeleri yerine şan ve şeref hikâyeleri anlatıyor olurdu.
Y Ella Jean le dijo a la hermana de Iris Cantor, quien me dijo lo que Bonnie escribió en su diario en Año Nuevo, que sí Roy no regresaba para la media noche, ella y Roy habían terminado
Elle Jean, Iris Cantor'ın kardeşine söylemiş o da bana Bonnie'nin yılbaşı gecesinde günlüğüne ne yazdığını anlattı. Şayet Roy, gece yarısı saatler tam 12'yi gösterdiğinde gelmezse Roy'la tüm işinin biteceğini yazmış.
Tenemos una pequeña presentación para ti. En algún lugar más allá del Arco Iris Bien arriba Hay una tierra de la que escuche una vez en una canción de cuna. ¡ Depresión!
Senin için bi sunum hazırladık.
♪ Mi mano acaba de hacer un arco iris ♪
# Elim gökkuşağı yaptı #
Iris Kane, 7 años, viene por una aleta omental por su enfermedad de Moyamoya.
Brooks, lütfen. Iris Kane ; 7 yaşında. Moyamoya hastalığının tedavisi için yapılacak olan omentum flebi için yatırıldı.
Mamá y papá deben saber cómo van a curar a Iris.
Hayır, tatlım. Annenle babanın, doktorların Iris'i nasıl tedavi edeceklerini dinlemeleri gerek.
Hay vasos sanguíneos reducidos en el cerebro de lris.
Iris'in beynindeki kan damarlarından bazıları daralmış ve baskı altında.
Voy a tomar tejidos sanos de su abdomen.
O yüzden Iris'in karnından sağlıklı damarlara sahip bir doku alacağım.
- ¿ Iris?
Iris?
Esos pequeñas marcas en sus iris...
O irisinizdeki küçük kahverengi noktalar var ya...
- y apareció un arco iris enorme.
-... ve gördüğüm en büyük gökkuşağı ortaya çıktı.
- ¿ Un arco iris?
- Gökkuşağı mı?
Es como deslizarse por un arco iris.
Gökkuşağından kayıyorum sanki.
¡ Hay un caldero de oro al final del arco iris!
Altın bir pot var Lütfen gökkuşağının sonunda!
Tomábamos cada vez que veíamos un arco iris.
Her gökkuşağı görüşümüzde içiyorduk.
Sí, pero estoy bastante seguro de que cuando me estaba deslizando por tu arco iris de LSD, te dije que lo olvidaras.
Evet ama senin uyuşturucu gökkuşağından kayarken yaşananları unutmanı söylemiştim.
Los bordes de los objetos pueden desarrollar esta franja de arco iris alrededor de ellos.
Nesnelerin kenarları, çevrelerinde bir gökkuşağı çizgisi oluşturabilirler.
No, fue sólo Hot-Dogs y y arco iris. Literalmente.
Hayır, gerçek anlamda sadece sosisli ve gökkuşağı vardı.
¿ No vieron el arco iris cuando llegaron volando?
İçine uçtuğunuzda gökkuşağını yakalamadınız mı?
¡ Arco iris!
- Gökkuşağı!
¿ Estamos en una discoteca de neón palacio de cristal arco iris Donde Hulk está siendo atacado por su propio vomito?
Disko ışıkları gibi parlayan kristalden bir gökkuşağı sarayındayız ve Hulk kendi kusmuğu tarafından saldırıya mı uğruyor?
Una combinación simultánea de reconocimiento facial iris, voz y huellas digitales es requerido para abrir cada puerta de seguridad.
Tüm güvenlik kapılarını açmak için aynı anda sisteme tanımlı bir yüz, iris, ses ve parmak izi seti gerekli.
Como capitana estudiantil de Hillford, me gustaría agradecer a la Sra Dorothy Watson y a la Sra Iris McKenna por venir a hablarnos hoy como parte de las Celebraciones del centenario de la escuela.
Hillford okul başkanı olarak, Yüzüncü Yıl Kutlamaları'mızın parçası olarak buraya gelip bizlerle konuştukları için Bayan Dorothy Watson ve Bayan Iris McKenna'ya teşekkür etmek istiyorum...
Vaya, Iris, conocer a la chica Hillford más vieja aún viva es todo un privilegio.
Vay canına, Iris. Hayatta kalan en yaşlı Hillford kızıyla tanışmak bir ayrıcalıktır.
Porque solo te gusta el sexo cuando es hermoso bajo un arco iris encantado.
Çünkü seksi sadece güzelken seviyorsun. Sanki bir gökkuşağının altındaymış gibi.
Al final de ese arco iris, todos los duendes y los unicornios te están mirando.
O gökkuşağının altındaki tüm cüceler ve tek boynuzlu atlar seni izliyor.
- Es una sociedad limitada que Witten montó para construir su casino.
Iris Corp? Nedir bu? Bir LLC onun casino inşa etmek Witten oluşan ki.
¿ Dijimos un pollo de color arco iris?
Sana bir tane gökkuşağı renkli tavuk mu dedik?
Queríamos decir dos pollos de color arco iris.
İki tane gökkuşağı renkli tavuk demek istemiştik.
Vamos a llenar todo esto de purpurina y a izar tres docenas de banderas arco iris.
Tüm bu şeyi sime batıracağız ve üç düzine gökkuşağı bayrağı asacağız.
Los mismos genes que desarrollan el iris también hacen que se forme el lóbulo frontal que influye en la personalidad.
İriste gelişen bazı genler ayrıca kişiliğin etkilendiği ön loba da şeklini verir.
No, estoy hablando del pesebre Mejicano... envolvieron al bebe Jesús con un poncho de arco iris y es más marrón que mis zapatos.
Hayır, Meksikalı İsa'nın doğumunu simgeleyen saçmalığı diyorum. Bebek İsa'yı, rengarenk pançoya sarmışlar ve bebek, ayakkabılarımdan bile daha kahverengi.
- ¿ Qué te gustaría escuchar, Iris?
Ne çalmamızı istersin Iris?
Me encantaría Iris, pero no está en el sistema.
Çalmak isterdim Iris ama ne yazık ki sistemde bu parça yok.
- Lo sé. Ella nos cantaba todas las canciones. Especialmente "En algún lugar sobre el arco iris"
Bize her şarkıyı söylerdi, özellikle de "Gökkuşağının Oraları" nı.
ESCANEANDO IRIS ESCANEANDO HUELLAS
İRİS TARAMASI PARMAKİZİ
Se llama Iris.
Adın Iris.
Gracias, Iris.
Teşekkürler, Iris.
"Y él que agarra el arco iris... " y lo pone en una tela para que parezca un hombre, "vale más que aquel que hace sandalias para nuestros pies."
Gökkuşağı tutup onu bir insan gibi kumaş parçasının üzerine seren kişi ayaklarımız için sandallar yapan kişiden daha fazladır. " derken duydum.
La vida no es acerca de arco iris y unicornios, Ivy.
Hayat gökkuşağı ve tek boynuzlu atlardan ibaret değildir, Ivy.
Hay todos los colores del arco iris en el cielo, excepto más.
Cennette gökkuşağının bütün renkleri var ama daha fazlalar.
Iris Marianne.
Iris Marianne.
Iris Marianne, 5B.
Iris Marianne, 5B.
Tenemos sobre Rusia o Reino Unido, ¿ verdad?
- Rusya ve Birleşik Krallık üstünde IRIS görüntülemeleriniz var, değil mi? - Evet.
"He visto en ti un color diferente que no está en el arco iris..."
Gökkuşağında bulunmayan bir renk gördüm...
Muy bien, Iris.
Tamam, Iris.
- Heterochromia Iridum.
- İris heterokromisi.