Translate.vc / español → turco / Jamás
Jamás traducir turco
32,151 traducción paralela
Yo fui la Sponsor de Jodi, y la quería con locura, Y desearía que ella también respirase, pero por tu culpa ya no está, y eso jamás te lo voy a perdonar.
Jodi'nin sponsoruydum onu çok sevdim ve keşke hala nefes alıyor olsaydı ama senin yüzünden almıyor ve bu yüzden seni asla affetmeyeceğim.
* Es el baile más aburrido que jamás haya existido *
Var olan en ezik baloydu...
Dejadme decir esto, nunca, jamás, comprometeré mis ideales y es por eso que deberíais hacerme presidenta del grupo parlamentario.
Şunu söylememe izin verin ben ideallerimden asla taviz vermeyeceğim ve bu yüzden beni parti denetçisi yapmalısınız.
Y no deben volver jamás.
Geri dönmemeleri gerek.
- Pues entonces no me hablarás a mí o a tu hermana o a nadie de la familia jamás.
O zaman ne benimle, ne kız kardeşinle ne de ailenden biriyle konuşursun bir daha.
Nada cambiará eso jamás.
Hiçbir şey bunu değiştirmeyecek.
- Jamás.
- Asla.
* Nada nos detendrá * * jamás *
# Durduramaz #
Jamás habría esperado interés por tu parte en ser gerente.
Yönetim işleriyle ilgileneceğin aklımın ucundan geçmezdi.
No van a atrapar jamás a Figgis, así que estoy trabajando en el caso.
Asla Figgis'i yakalayamayacaklar, ben de dava üstünde çalışıyorum.
Jamás voy a pasar el examen de esta semana.
Bu haftaki ara sınavlardan geçmemin imkanı yok.
Jamás estaríamos bien sin ti.
Sensiz asla iyi olamayız.
Bueno, entonces esto es verdaderamente lo más malvado que jamás me ha pasado.
O zaman bu gerçekten başıma gelen en şeytani şey.
Como jamás. Lo que necesito es una prueba.
- Her zamanki gibi, tek ihtiyacım olan...
La conclusión es que jamás debí haberte pedido que la vieras.
Ama işin aslı şu ki, senden onu ziyaret etmeni istememeliydim.
Jamás debí pedirte que te involucraras.
Senden bu işe karışmanı istememeliydim.
Tenía un consultorio con otros dos médicos en North Berkeley hasta que la asesinó un intruso que jamás hallaron.
İki diğer doktorla beraber Kuzey Berkeley'de ortak bir muayenehaneleri varmış ta ki asla bulunamayan zorla giren tarafından öldürülene dek.
Ella dice que él jamás se ensucia las manos.
Kadın, elini kirletmez diyor.
Jamás trataría de lastimarme.
O benim amcan asla benim için kötü düşünmez.
Y si regresan con las manos vacías, entonces jamás podremos encontrarla.
Ve eğer eli boş dönersen ondan içbir şeyi tespit edemeyeceğimizi bilmen gerekir.
Solo siéntate como Buda en esa oficina que tienes en la montaña de perlas sin sentido que nos está lanzando la prensa, pero tu jamás gastarás otro centavo de MacMillan Utility, lanzarás otro proyecto o darás otra orden.
Ofisinde bir buda heykeli gibi oturabilirsin. Hatta teknoloji zırvalıklarını basına anlatmaya devam edebilirsin. Ama artık asla MacMillan hizmetleri'nin tek kuruşunu bile harcayamayacak herhangi yeni bir projeye başlayamayacak ya da emir veremeyeceksin.
Jamás.
Hiç.
Es lo mas honesto que jamás hayas dicho.
Bu zamana kadar söylediğin en doğru söz.
Las cosas van demasiado rápido, mas rápido de lo que jamás pensé que podrían ir.
Her şey çok hızlı ilerledi hatta tahmin ettiğimden çok hızlı.
Estás diciendo que jamás ocurrió. Exacto.
- Bunun hiç olmadığını söylüyorsun.
Agnes jamás estará a salvo en el mundo de Raymond.
Korkmalısın da. Agnes, Raymond'ın hayatında asla güvende olmayacak.
Nunca vuelven a captar otro cliente. Jamás.
Bir daha asla bir müşteriye imza attırmayın.
Jamás lo arriesgaría.
Bu yüzden de riske atmak istemiyorum.
! ¡ Eres la persona más inmadura y egoísta que jamás haya conocido!
Hayatımda tanıdığım en bencil ve çocuksu insan sensin!
Jamás podrías.
Asla vermezsin.
Capitán... si sigue frunciendo el ceño así, jamás se librará de esas arrugas alrededor de su boca.
Başkomiser, hep böyle somurtacaksan, ağız çevrendeki kırışıklıklardan kurtulamazsın.
Jamás... he oído de esta mujer.
Ben bu kadının adını bile duymadım.
Ya te lo he dicho, ¡ jamás he oído de nadie llamada Isabelle!
Sana söyledim, Isabelle adında birini hayatımda tanımadım.
¡ Ya te he dicho que jamás había oído de ella!
Sana söylediğim gibi, onu tanımıyorum bile!
Es la cosa más absurda que he oído jamás.
Bu bugüne kadar duyduğum en saçma şey.
Y B : jamás podría permitirme este lugar.
- Ayrıca, buraya asla param yetmez.
- Él jamás haría eso.
- Asla affetmez.
Anteriormente en Lucifer... Me preocupaba no volver a verte jamás.
Seni bir daha göremeyeceğimden endişelenmiştim.
El único lugar donde me he sentido jamás querido o respetado.
- Sevilip saygı gördüğüm tek yer...
¿ De verdad crees que resucitaría... al hombre más grande que jamás ha vivido... en el cuerpo de una débil, e indigna, mujer americana?
Gerçekten de dünyada yaşamış en harika adamı zayıf, değersiz bir Amerikan kadının bedenine sokacağımı mı sandın?
Ahora tenemos la certeza. Los humanos jamás aceptarán a los sintéticos conscientes como sus semejantes.
Artık bundan eminiz ki insanlar bilinçli sentetikleri kendilerine eşit kabul etmeyecekler.
Eso jamás pasará.
Bu asla olmayacak.
Ahora tenemos la certeza. Los humanos jamás aceptarán a los sintéticos conscientes como sus semejantes.
Artık biliyoruz ki insanlar, bilinçli sentetikleri kendilerine denk olarak kabul etmeyecekler.
Porque estas personas no quieren que tengas un pollo jamás.
Çünkü bu insanlar senin tavuğun olsun istemiyorlar.
Nunca me había sentido así, jamás.
Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.
Jamás.
Hem de hiç.
Los republicanos jamás duplicarán el presupuesto.
Cumhuriyetçiler bütçenizi ikiye katlamayı onaylamazlar.
Bob Lee jamás ha ido a ese lugar.
Bob Lee oraya adımını atmadı.
Por eso nunca jamás dejaré a mis hijas.
İşte bu yüzden asla çocuklarımı terk etmem ben.
Jamás.
Asla olmaz.
Tu... tu y Ryan fueron, um, jamas, uh... ya sabes.
Sen... Sen ve Ryan hiç şey...