Translate.vc / español → turco / Jardín
Jardín traducir turco
9,354 traducción paralela
Pasa al campo corto y va al jardín central izquierdo para un sencillo.
Radyo : Oyun kurucu pası attı ve sahayı tek başına geçiyor.
En un sueño, yo estaba en jardín de infantes con papá.
Rüyamda, babamla birlikte anaokulundaydım.
lo vi puesto allí por una dulce dama querida con un par de tijeras de jardín.
O kesiği güzel, tatlı bir bayanın bahçe makasıyla yaptığını gördüm de ondan.
Estaba pensando en que si pierdo mi trabajo, debemos mudarnos y crear un jardín.
... düşünüyordum bende İşimi kaybedersem, Bir aile olarak, en iyisi bahçeli bie ev bulalım..
Los narcisos afloraban, lo días se alargaban, y cayeron 30 cm de nieve el día antes de casarnos en el jardín de mis padres.
Nergisler açıcak ve günler daha uzun olacaktı. Evleneceğimiz gün ailemin bahçesine..... bir metre kar yağdı.
Tenían un cerezo en el jardín. Y ella tenía unos ojos preciosos.
Bahçede vişne ağaçları vardı ve babaannem en güzel gözlere sahipti.
Baja al jardín derecho.
... alan çizgisine doğru.
Una vez pasado las barracas de los soldados, debemos entrar en el laberinto del jardín.
Asker kışlasını da geçtik mi labirent bahçeye girmeliyiz.
Un maldito árbol y apenas 75 centímetros donde puedo poner la escalera sin pisar el jardín de mi esposa.
Bir tane kahrolası ağaç ve karımın bahçesine ulaşmak için merdiveni geçirmem gereken 75cm'lik bir boşluk.
Sí, es como... un jardín secreto.
- Evet, gizli bir bahçe gibi.
Yo me quedo aquí en la computadora. Usted va al jardín y yo le dicto... para que nadie descubra que su mente está vacía.
Siz bahçedeyken ben bilgisayarın başında olacağım ve söyleyeceklerinizi okuyacağım böylece kafanızın boş olduğunu kimse anlamayacak.
Lo conozco desde el jardín de niños.
Ana okulundan beri tanıyorum onu.
Estuve en el mismo jardín de niños que tú.
- Hepimiz aynı ana okulundaydık.
Debemos fertilizar el jardín con tu prostituta.
Bahçeyi senin fahişenle gübrelememiz gerekiyor.
Pero vendrán pronto así que asegúrate de que el jardín esté perfecto.
Ama yakında gelecekler o yüzden bahçenin düzenli olduğundan emin ol.
Se pasó en mi jardín cuatro días seguidos, escribiendo sin parar en su libreta.
Arka bahçemde 4 gün dışarıda oturdu. O küçük defterini yanından ayırmadı ve sürekli yazdı.
¿ Del jardín de quién?
Kimin bahçesinden?
Hay basura apilada en un colchón pudriéndose en el jardín.
Bahçede çürüyen yatak yığılı çöpler var.
Llévame abajo, al jardín.
Beni aşağı götür. Bahçeye.
Necesito ver el jardín.
Bahçeyi görmem gerek.
Tomó unas tijeras de jardín y... se cortó sus dedos, cortes limpios, todos ellos.
Bir bahçıvan makası alıp parmaklarını kökünden kesti, hepsini.
Le leía el periódico, lavaba su cabello y traía azaleas de nuestro jardín.
Bu laflar için mi başında gazete okuyup, dişlerini fırçalayıp bahçeden çiçekler getirmiş?
Alvin, ¿ contrataste a alguien... para construir una rampa en el jardín de atrás?
Alvin, arka bahçeye rampa kurması için birini mi tuttun?
Cada uno de mis soldados, despertará dispuesto a hacer cualquier cosa que mi brillante esposa les pida, ya sea marchar en París o en el jardín de la Casa Blanca.
Yüzüğünün takılı olduğu, elinin göğsünde olması gibi. Askerlerim, eşim onlara ne söylerse yapmaya hazır olacaklar Paris'e yada Beyaz Saray'saldırmak pahasına olsa bile.
Con un jardín y... todo lo que necesitará.
Bahçesi de var. İhtiyacı olan her şey var.
¡ Es hora de regresarte al jardín!
Seni tekrar bahçeye salma zamanı geldi!
Se desliza en el jardín.
Bahçelerde sürünürdü.
Pasó tiempo extra en el jardín. Cumplió sus misiones exitosamente.
Bahçede fazladan zaman harcayıp, görevini layıkıyla yerine getirdi..
El jardín está en su estado más húmedo.
Bahçe en uygun dönemindedir.
Mientras se va el otoño, se lleva sus colores y deja un jardín sin hojas.
Sonbahar kaybolur ve giderken, zengin renklerini de yanında götürür. Geriye bomboş bir... bahçe bırakır.
Tu jardín tiene hojas.
Bahçen hiç de boş değil.
Sin ser tan específico sobre nuestro pequeño jardín invernal.
Henüz küçük bahçemiz için, detaylara gelmemiştim.
- En el jardín de niños.
- Harika.
Bien, vayan al jardín. Ahora voy para allá.
Herkes çimenlere gitsin.
Enseño en un jardín de niños. Correcto.
- Anaokulu öğretmeniyim.
Me metió en la caseta de su jardín.
Beni bahçe kulübesine koydu.
Y en... Y en mi jardín hay un peral... es descendiente directo de algunas de las semillas que el Rey escupió cuando se sentaba en el jardín.
Bahçemde de bir armut ağacı var Kral'ın bahçede otururken tükürdüğü meyve çekirdeğinin önceki hâlidir.
El sistema de educación pública, desde el jardín de infantes hasta la educación superior Está bajo un ataque severo.
Kamu eğitim sistemi, anaokulundan başlayarak liseye kadar ciddi bir saldırı altında.
- ¿ Acamparás en el jardín? - ¿ Está bien? Supongo.
Yani, Cuma olduğunu biliyorum, ama programını biraz değiştirirsin diye umuyordum, çünkü aklımda bir fikir var.
Casi todo pasó en el jardín.
Tatelerin evinde de, LaBiancaların evinde de değildi.
Somos niños de la ciudad que nunca tuvieron un jardín grande, así que construimos nuestra propia casa del árbol urbana al final de la escalera en nuestro edificio.
Hiç bahçeleri olmamış şehir çocuklarıyız. Şehir ağaç evimizi apartmanımızın merdivenlerinin başına yaptık.
Lo siento, no puedo sino admirar su jardín.
Üzgünüm, Size yardım edemedim ama bahçenize hayran kaldım.
Mutaciones, el fertilizante del jardín... vino de Dios sabe dónde.
Mutasyon ; bahçe gübresi sebep oldu. Nereden geldiğini de sadece Tanrı bilir.
Ver que no estamos exactamente en el Jardín del Edén aquí, ya sabes, pero tienes que has de ir donde está el petróleo, y el condado de Kern, uh, debido a su, eh, ya sabes, pasado arqueológico, pasa a tener 70, uh, campos petroleros sólo dentro de un área cercana al tamaño de Massachusetts.
Gördüğünüz üzere buralar pek güzel yerler değil,... fakat petrol nereden çıkıyorsa oralara gitmek zorundasınız,... mesela Kern eyaleti,... arkeolojik geçmişinden dolayı 70li yıllarda Massachusetts büyüklüğünde petrol sahaları keşfedildi.
Sí, un lugar con un jardín.
Evet, bahçeli bir yer.
¿ Puedo ir a mi jardín, sólo una vez más?
Bir kerecik daha bahçeme gidebilir miyim?
Hay un jardín de rosas también.
Burada bir gül bahçesi de var.
Hay... un jardín de rosas también, cierto.
Kalbinde bir gül bahçesi var.
Mis diseñadores japoneses quieren que yo planifique el jardín de mi nuevo hotel como éste.
Japon tasarımcılarım benden yeni otelimin bahçesini böyle planlamamı istediler.
La primera vez que lo traje aquí para mostrarle dónde me había criado, él decidió que era aquí donde quería componer música, tener mil hijos, un jardín suficientemente grande para perderse... y volverse parte de la naturaleza en vez de pertenecer a una escena.
Büyüdüğüm yeri göstermek için onu buraya ilk getirdiğimde.. .. müzik yapmak istediği yerin burası olduğunu söylemişti. Milyonlarca çocuk, Kaybolacağı kadar büyük bir bahçesi olsun istiyordu.
Oye, ¿ qué haces en mi jardín?
Sekiz? Yedi? Altı?