English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Jokey

Jokey traducir turco

297 traducción paralela
Averigüe a qué caballo montará Burns y sabrá por qué caballo apostar.
Jokey Burns'ün kime bindigini bul, oynayacagin at o. Kolay.
Jockey Burns, 152.
Jokey Burns, 1 52.
El ganó, pero el jockey se salió en los tres cuartos, y tuvo que llevarlo pegado sobre su espalda.
Gumlegs kazandı ama jokey 3. çeyrekte düştüğü için kurdeleye kadar onu sırtında taşımak zorunda kaldı.
Era un escarabajo. El jockey era un tipo muy ofensivo.
Jokey çok küstahtı.
Ese jockey era nuestro primer testigo real.
O jokey bizim ilk tanığımızdı.
¿ Qué hay de nuevo sobre el jockey?
Jokey olayı ne alemde?
¿ El que mataron?
Şu öldürülen jokey.
- Lo que me preocupa es el jockey.
- Beni asıl düşündüren şu jokey.
Teniente, el jockey no fue asesinado.
Teğmen, jokey öldürülmedi.
Si trata de culparme del asesinato del jockey, ahórrese las palabras.
Jokey cinayetini bana yüklemeye çalışıyorsan hiç uğraşma.
Y yo no he matado a un jockey hace semanas, en serio.
Ben de haftalardır bir jokey öldürmedim, gerçekten.
- El famoso jinete.
- Şu ünlü jokey.
Suena muy bien.
Jokey kulağa hoş geliyor.
Tengo un caballo en el Jockey club que lo vale.
Jokey Kulübü bahislerinde bir atım var.
- El Sr. Baker es jinete descalificado.
- Bay Baker ihraç edilmiş bir jokey.
Me gustaría ser el jockey.
Beni jokey olarak kabul etmeye ne dersiniz?
- Pregúntale al pinchadiscos.
- Disk jokey'e sor.
Suspenden a un jockey famoso.
İyi biliniyor ki jokey askıya alındı.
Entonces va el jockey cojo y dice...
Tek bacaklı jokey böyle demişti...
¿ Un jockey cojo?
Tek bacaklı bir jokey mi?
El miércoles el príncipe va al club hípico.
Prens çarşamba günü Jokey Kulübü'ne gidiyor.
Quieres ser buen jinete, ¿ no?
Jokey olmak istemiyor musun?
Jockey.
Jokey ha.
Jockey.
Jokey ya.
- Parece que quieres hacer de amazona.
- Jokey olmak istermiş gibi konuşuyorsun.
Podría denunciarlo ante el Club Hípico.
Seni Jokey Kulübü'ne şikayet ederim yoksa.
Acaban de cambiar el jóquey en la quinta de Rockingham.
Rockingham'de bir son dakika jokey değişikliği var.
Hay un cambio de jinete?
- Bir jokey değişikliği var...
Llegas temprano.
Merhaba, Jokey. Erkencisin.
¿ Recordáis a Stephanon Paidon, el gran auriga?
Büyük jokey Stephanon Paidon'u hatırlar mısın?
¿ Conoce algún jinete famoso, realmente bueno?
Ünlü ve çok iyi bir jokey tanıyor musunuz?
- ¿ Ese era un chico o un jockey?
- O çocuk jokey miydi?
¡ Mira al fantoche ese!
Şu jokey pantolonlu palyaçoya bak!
El Jockey Club francés ha contratado a un detective, Aubergine, para investigarlo.
Fransız Jokey Kulübü araştırma için bir dedektif tuttu, Aubergine.
Al menos el jinete está bien.
Neyseki jokey iyi.
Casada con un tonto llamado Bob Balling, aficionado al vodka y a los malestares lo que para ella es su "época dorada".
Bob Balling adında bir jokey ile evli- - Bu aralar Votka ve kendini ifade edemeyen depresyon durumunda ve "Altın Yıllarını" arıyor.
De su lado, ella babea sobre ese tipo del equipo universitario en sueter azul.
Kendi tarafında, mavi süveteri içindeki o jokey'e ağzını suyunu akıtıyor.
¿ La jinete?
- Jokey mi?
¿ Que los días pasan sin que me peguen el palo un promotor granuja, un locutor cobarde o un periodista mentiroso?
Hırsız bir girişimci veya korkak bir jokey tarafından... her gün dövülmediğimi mi düşünüyorsun, - ya da yalancı bir gazeteci tarafından?
Y no avisen a la policía o me matarán.
Jokey girişinin yanındaki telefonun başında bekleyin. Polis getirmeyin. Yoksa beni öldürecekler.
Estoy en una cabina para jinetes.
Bağlantımız kötü! Jokey telefonundayım!
Felicitaciones, amigo. Te lo dije, que jockey no puede perder hoy.
Sana söylemiştim, o jokey bu gün kaybetmez, diye.
Podría ser un jockey.
Bir jokey olabilirdi.
Le di el perro a Sandy Bain el jockey.
Köpeği Sandy Bain'e verdim, Jokey.
Y el jinete se bajó del caballo y fue tras él.
Ve jokey attan düşmüştü ve onu kovalamaya başlamıştı.
Siempre pensé que usabas calzoncillos.
- Seni her zaman jokey tipi olarak hayal ettim.
- Lo montará el aprendiz.
- Rodeocuyu jokey yapmışlar.
¿ Quiere decir que uno que dice "Si esta carne fueron más fresca, el jinete aún estaría montandola"?
Hani şu, "Eğer bu et taze olsaydı, jokey hala ona biniyor olurdu," diyen mi?
Tu agente, un tío de la oficina de Alderman Cvack.
Yayıncın Alderman Cvack'ın ofisinden sancılı biri. Bir jokey.
No podemos permitírnoslo.
Jokey tutamayiz.
Me encantaría ser jockey.
Ben Jokey olmayı istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]