Translate.vc / español → turco / Kabletown
Kabletown traducir turco
87 traducción paralela
Los chicos de Kabletown lo notan. Tu cabello vuelve a crecer.
Kabletown'dan gelen adamlar saçlarının uzadığını fark eder.
El reporte trimestral de la División de Microondas sale hoy, probablemente sea mi último en G.E. por lo de la transición a Kabletown.
Mikrodalga bölümünün çeyrek dönemlik raporu bugün çıkıyor. Kabletown'a geçtiğim için bu muhtemelen benim G.E.'deki sonuncu raporum olacak.
Y respecto a lo de Kabletown, ¿ podríamos hablar de alguna oportunidad nueva para mi?
Ayrıca bu Kabletown konusuyla alakalı, belki de benim için yeni fırsatlar hakkında konuşabiliriz?
Hablaré de las preocupaciones acerca de la compra de nuestra compañía por "Kable Town". Con una "K".
Burada şirketimizin Kabletown, k ile yazlıyor, tarafından satın alınmasıyla ilgili endişelere cevap vermek üzere bulunuyorum.
Pero creo que es una oportunidad para todos porque "Kable Town" es una compañía grandiosa, aunque sea de...
Ama bunun hepimiz için harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum çünkü Kabletown büyük bir şirket. Philadelphia'dan olsa bile.
Es todo investigación acerca de "Kable Town".
Tüm bunlar Kabletown üzerine araştırmalar.
La verdad sea dicha, no he aprendido mucho de "Kable Town".
Doğrusunu söylemek gerekirse, Kabletown hakkında fazla bir şey öğrenemedim.
Más tarde, me juntaré con un colega que dejó G.E. para trabajar en Kable Town hace cinco años.
Ama günün ilerleyen saatlerinde beş yıl önce Kabletown için G.E.'yi bırakan eski bir meslektaşımla buluşacağım.
Voy a tomar su cerebro y aprender cómo trabaja "Kable Town"
Onu kafalayacağım ve Kabletown'nun nasıl çalıştığını öğreneceğim.
Así que, Dan, dime todo de "Kable Town".
Peki Dave, bana Kabletown hakkındaki her şeyi anlat.
- "Kable Town".
- Kabletown.
¿ "Kable Town" hace trampas de ratones?
Bekle... Kabletown fare kapanı mı yapıyor?
"Kable Town" no hace nada.
Kabletown hiçbir şey yapmıyor.
Sé que no es mi lugar llamar a una reunión con el vicepresidente de "Kable Town". Pero tengo algo que necesito compartir con ustedes.
Kabletown'nun kıdemli müdür yardımcılarıyla bir toplantı yapmayı istemenin haddime düşmediğini biliyorum, ama sizinle paylaşmam gereken bir şey var.
Siguen hablando de Sheinhardt vendiendo la nbc a Kabletown.
Bunu gördün mü? Her yerde Sheinhardt'ın NBC'yi Kabletown'a satacağını konuşuyorlar.
Están vendiendo la NBC a una compañía llamada Kabletown, con una "k".
NBC'yi Kabletown adlı bir firmaya satıyorlar, "k" ile yazılıyor.
Mis padres tienen Kabletown en Pensilvania.
Ailemin Pennsylvania'da Kabletown'ları var.
La FCC va a investigar Esta venta multimillonaria a gran escala a Kabletown.
Federal İletişim Kurulu artık Kabletown'a yapılan büyük çaplı multi-milyon dolarlık satışı inceleyecek.
Para que la fusión sea interesante para nuestros amigos de Kabletown, debemos vernos como una atractiva compañía rentable.
Bu birleşmenin Kabletown'daki dostlarımıza cazip gözükmesi için seksi ve karlı bir firmaymış gibi gözükmemiz gerekiyor.
Bien, chicos. Esta promo de Kabletown es lo último que tenemos que hacer, antes de las vacaciones.
Pekala beyler, bu Kabletown tanıtımı tatil öncesi yapmamız gereken son şey.
No esparciré tus mentiras, Liz Lemon. Y no diré "Feliz Navidad de parte de Kabletown".
Yalanlarını söylemeyeceğim Liz Lemon ve Kabletown'dan da mutlu Noeller dilemeyeceğim.
Feliz Navidad de parte de Kabletown y de todos nosotros en TGS. Creo que lo tenemos.
Kabletown ve tüm TGS size mutlu Noeller diler.
La audiencia para el acuerdo Kabletown-NBC está en marcha, y la compañía me ha puesto al frente ello.
İşlenmiş şekeri bırakmaya karar verdiğim o zaman ne olduğunu hatırlasana. Hey, güzel gözüküyorsun Liz.
La diputada Regina Bookman está usando la audiencia de Kabletown como podio desde el cual quejarse sobre la falta de diversidad en la TV.
Bekle, seni doğru mu duydum? Çünkü geçen sene adı ;
... Sacando heno político del trigal que es la fusión NBC-Kabletown...
... NBC - Kabletown birleşimi adındaki politik tarlayı biçip geçiyor...
" La fusión de la NBC y Kabletown es mala para el consumidor.
NBC ve Kabletown'nun birleşimi müşterileri için hiç iyi olmayacak.
No confío en sus ejecutivos, y Kabletown todavía tiene un botón auxiliar en su mando a distancia.
İdari liderlerine hiç güvenmiyorum ve hala Kabletown'nın kumandansında bir yardımcı tuş var.
Todo el acuerdo con Kabletown se basa en esto, y Austin está a favor de los negocios.
Bütün Kabletown anlaşması buna dayanıyor ve Austin de ticaret yanlısı biri.
Sólo estoy diciendo que eres una reportera de negocios, y estoy intentando conseguir la aprovación de la comisión federal de comunicaciones para el acuerdo con kabletown...
Demeye çalıştım şey, sen bir iş dünyası muhabirisin ve ben de Federal İletişim Kurumu'ndan Kabletown anlaşmasının onayını almaya çalışıyorum.
Por ejemplo, estoy aquí un sábado para mostrarle esto a unos tipos de Kabletown.
Örneğin, bir cumartesi günü Kabletown'dan adamlara etrafı gezdirmek için buradayım.
Esos eran ejecutivos de Kabletown. Nuestos nuevos jefes.
Onlar Kabletown yöneticileriydi.
La Junta de Kabletown se reúne esta semana para aprobar la compra de la NBC, y él está haciendo lo imposible para hacernos ver redituables.
Kabletown yönetim kurulu NBC'yi almayı onaylamak için bu hafta toplanıyorlar ve Jack bizim kar ediyormuş gibi gözükebilmemiz için elinden geleni yapıyor.
Salimos de G.E., entramos en Kabletown.
G.E. gitti, Kabletown geldi.
Como empiezo la fase dos de mi jack attack en Kabletown, estaré haciendo algunas investigaciones.
Kabletown'a yaptığım Jack saldırısın ikinci aşamasına geçtiğim için biraz araştırma yapıyordum.
El señor Hank Hooper, el propietario de nuestra nueva compañía matriz, Kabletown, va a visitar el plató por primera vez hoy.
Bay Hank Hooper, yeni ana şirketimiz Kabletown'un sahibi bugün ilk defa 30 Rock'ı gezmeye geliyor.
Kabletown es una compañía familar y de donde yo vengo, las familias comen reunidos.
Kabletown bir aile şirketidir ve benim geldiğim yerde aileler bir arada yerler.
Si es así como Kabletown hace negocios, No sé si tengo futuro aquí.
Eğer Kabletown böyle çalışıyorsa, burada bir geleceğim var mı yok mu bilemiyorum.
Kabletown, no somos tiburones. Somos mas como...
Kabletown'da, biz köpek balığı değilizdir.
Estoy negociando las cuotas de licencia de la NBC con Kabletown.
NBC'nin Kabletown'la lisans harçları için pazarlık edeceğim.
¿ Pero NBC y Kabletown no son la misma compañía ahora?
Ama NBC ve Kabletown artık aynı firma değil mi?
Y ahora tengo que ir a negociar con mis colegas en Kabletown, luego de haber sido derrotado por una mujer que usa pantalones de hospital de Winnie the Pooh.
Şimdi Winnie the Pooh hastane pantalonu giyen bir kadına yenildikten sonra gidip Kabletown'daki meslektaşlarımla pazarlık etmeliyim.
Mira, la NBC ahora es parte de la familia Kabletown.
Bak, NBC artık Kabletown Ailesi'nin bir üyesi.
Sí, es el CEO de Kabletown, pero no lo será para siempre.
Evet, Kabletown'nun CEO'su, ama sonsuza dek öyle kalmayacak.
Kabletown es una empresa familiar.
Kabletown bir aile şirketi.
Lemon, ¿ quién opina que hacer gestos con los pulgares es de pobres y será el próximo CEO de Kabletown?
Lemon, baş parmaklarıyla el hareketi yapmanın fakirler için olduğunu düşünüp Kabletown'nun sonraki CEO'su olacak olan kişi kimdir?
Deja que Kaylie dirija Kabletown.
Bırakalım da Kabletown'ı Kaylie yönetsin.
Intentaba hacerte creer que no querías dirigir Kabletown, mientras tú hacías lo mismo por mí.
Sen de bana aynı şeyi yapmayı denerken, sana Kabletown'ı yönetmek istememe düşüncesini aşılıyordum.
Mira, esta es una muy complic.. Como ejecutivo de Kabletown y NBC Universal te ordeno que no uses esas secuencias.
Bak, bu çok komplike... Bir Kabletown ve NBC Universal yöneticisi olarak, size o görüntüyü kullanmamanızı emrediyorum.
No me extraña que estés aquí con la buena gente de Kabletown en vez de dirigir GE.
G.E.'yi yönetmek yerine Kabletown'daki iyi insanlarla beraber olmana şaşmamak gerek.
- No, señor. Hola, miembros de la familia Kabletown. Y mi actriz preferida, Jenna.
Merhaba, Kabletown ailesinin üyeleri ve en sevdiğim oyuncu, Jenna.
No hay nada que me represente un desafío aquí en Kabletown.
Kabletown'da beni zorlayacak bir şey kalmadı Lemon.