Translate.vc / español → turco / Kabul
Kabul traducir turco
78,736 traducción paralela
Asumo que es un sí.
Bunu evet olarak kabul ediyorum.
Martin aceptó darle un 20 %.
Martin, kendisi için % 20 indirim yapmayı kabul etti.
¿ Cree que debería tomarlo?
Sizce işi kabul etmeli miyim?
A todos nos asustan los cambios, pero cuando la vida grita : "Esta es tu verdad", hay que aceptarla, ser osado, ser valiente y vivir esa nueva verdad, sea la que sea.
Herkes değişimden korkar ama hayat, "bu yeni gerçekliğin" diye haykırdığında bunu kabul etmeli, cesur ve atılgan olmalı ve yeni gerçekliğin ne olursa olsun yaşamalısın.
Bueno, considero que eso rompe el trato, teniente...
Bunu anlaşmanın ihlali kabul ediyorum, teğmen...
Me amenazó con arrestarme por un asesinato que usted me hizo cometer.
Beni tutuklamakla tehdit ettiniz Bir cinayeti kabul ettirdiniz.
No la voy a aceptar
Kabul etmiyorum.
Louis... asumiendo que acepte esto... que te hace pensar que podria convencer a a los peores 10 asociados para que vengan conmigo?
Louis kabul ettiğimi varsayarsak en kötü 10 tane çalışanı bile ikna edebileceğimi nasıl düşünüyorsun?
El Padre Walker me ofrecio un puesto de profesor en Saint Andrews, y yo... dije que si.
Peder Walker, bana Havari Andreas'la ilgili öğretici olmamı teklif etti, ben de kabul ettim.
Rachel, es hora de que acepte la verdad.
Rachel, gerçeği kabul etmenin vakti geldi.
Si te lo hubiese dicho habrias aceptado?
Söyleseydim kabul eder miydin?
Tenia una sola cosa que queria hacer, y me la arruinaste, solo porque no podes aceptar el hecho de que no quiero volver aca.
Senden tek şey istedim ve sen onu bile yapamadın çünkü buraya geri dönmeyeceğim gerçeğini kabul edemedin.
Acepto tu oferta
Teklifini kabul ediyorum.
- Solo si ella los demanda, lo cual nunca hará, porque ellos descubrirán sus puntos débiles y entonces intentarán ofrecerle la cantidad exacta que necesita para sobrevivir y ella la aceptará.
- Dava açarsan öyle ki açmayacak, çünkü zayıf noktasını bulacaklar ihtiyaç duyduğu kadar bir para teklif edecekler o da kabul edecek.
Si lo hace, terminará sin casa.
Eğer kabul ederse evsiz kalacak.
Quizá no la consideres tu madre, pero es mi esposa y si alguien le hablara de la manera que lo hiciste, estaría en el piso.
Onu belki annen olarak kabul etmiyorsun ama benim eşim, ve onunla bu şekilde konuşan başka biri olsaydı şimdi yerdeydi.
Solo debemos convencer a la corte de que acepte estos registros telefónicos.
Mahkemeyi, telefon kayıtlarını kabul etmesi için ikna etmeliyiz.
Señoría, el Sr. Grady me dio copia de esta tontería hace 20 minutos y dijo específicamente que no era relevante.
Sayın hâkim, Bay Grady bu saçmalığın bir kopyasını bana 20 dakika önce verdi ve kayıtların konuyla alakası olmadığını kabul etti.
Quería hacer una cosa y me la arruinaste solo porque no puedes aceptar el hecho de que no quiero volver a trabajar aquí.
Yapmak istediğim tek şey vardı, onu da mahvettin çünkü buraya geri dönmek istemediğimi hâlâ kabul edemedin.
Después de revisar su aplicación con detalle, el Comité de Carácter y Competencia... ¿ No te concederá una entrevista?
Başvurunuzun dikkatle incelenmesinden sonra Karakter ve Uygunluk Kurulu sizi mülâkata kabul edemeyecektir.
Y demuestra madurez de tu parte que no te burles del hecho de que acabo de admitir algo que... me costaba mucho admitir.
Teşekkürler, Harvey ve kabul etmemin zor olduğu bir şeyi kabul etmemi küçümsememen de, senin adına önemli bir gelişme.
Lo sé, y si no estuviese seguro de que puedo hacerme cargo de esto, no estaría burlándome de ti, por admitir que soy mejor que tú
Biliyorum, olayı çözebileceğimden emin olmasaydım her konuda senden iyi olduğumu sana kabul ettirmek için...
- Mira, Mike. Lo admito, a veces me siento abrumado en la corte.
Kabul ediyorum, bazen duruşmada telaşlanıyorum.
Sí, eso lo sé, pero te lo digo, esto no es todo lo que quiere y no voy a acceder a nada hasta no saber qué demonios es.
Biliyorum, ama sana diyorum ki tek istediği bu değil işin aslını öğrenene kadar hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim.
Louis, ya fuiste bastante hombre para admitirme que soy mejor arreglando cosas.
Louis, sorunları halletmede senden iyi olduğumu kabul ettin.
Y yo te estoy diciendo que ya tuviste una oferta. Es todo lo que obtendrás y si no la aceptas ahora, iremos a juicio, y voy a limpiar el piso con ese chico.
Ben de sana söylüyorum teklifimi verdim, alabileceğin bu kadar şu an kabul etmezsen, mahkemeye gideriz ve o kadını çocuğuyla birlikte süründürürüm.
Relájate, ya me encargué de eso, pero ahora tenemos oportunidad de meterte.
Sakin ol hallettim. Ama şimdi seni de kabul ettirmemiz için şansımız var.
Maldita sea, Oliver, di que no es admisible.
Lanet olsun, Oliver, kabul edilemez de.
Entonces admite que fue notificada y por lo tanto mi cliente debe ser absuelto de cualquier responsabilidad.
Yani müvekkilinin uyarıldığını kabul ediyor bu sebeple müvekkilim tüm sorumluluklardan muaftır.
Solicitud concedida.
Talep kabul edildi.
Por supuesto, se rio y se burló de sí mismo, fue un buen momento, pero aún así.
Durumu kabul edip o da güldü kendisiyle dalga geçti hoş bir anıydı ama yine de.
- Así que estuve de acuerdo.
- Ben de kabul ettim.
- Bien, te lo concedo, éstas son hilarantes, pero, ¿ cómo va a ayudar esto?
Kabul gerçekten komikler ama bunun durumuna nasıl faydası olacak?
He declarado inadmisible el pedo como evidencia.
Osuruğu kanıt kabul edilemeyeceğinden dikkate almayacağım.
Fui particularmente perturbado por "Iniciando Incendio en Buzón para que el Cartero se Saque la Camisa", pero esa era la vieja Eleanor.
"Postacıyı soyundurmak için posta kutusunu ateşe vermek" videosu beni de rahatsız etti kabul ediyorum. Ama o eski Eleanor'du.
Pero afrontémoslo, este es tu error. - Buenos días, Mike.
Kabul et hepsi senin hatan.
Llamado a orden. No acepto esta oferta.
Yanlış karar, bunu kabul edemem.
No voy a aceptar un "no" como respuesta.
Bunu kabul etmeyeceğim.
Tenemos que asumir que esto viene directamente del Presidente de que un ataque es inminente.
Kabul etmemiz gerekiyor ki emir Başkan'dan geliyor gerçekleşmesi yakın bir tehlike var.
Minneapolis es ya otro Kabul.
Minneapolis çoktan Kabil'e benzedi.
Y muy pronto accedió
Kisa surede kabul etti
Si ves las luces de la cancha de tenis encendidas de noche, significa que me vendría bien tener compañía.
Gece tenis sahamin isiklarini acik gorursen misafir kabul edebilirim demektir.
Si llega a vender como Whitney, la queremos.
Whitney kadar album satarsa kabul.
Stu Smiley no me aceptó para el Especial de comediantes.
Stu Smiley beni Genc Komedyenler'e kabul etmemis.
- Has estado un poco inseguro.
- Biraz yapiskan oldugunu kabul et.
Si aceptamos este trato, mi muchacho terminará ahorcado como tu último payaso.
Bu anlasmayi kabul edersek adamimin sonu son palyacon gibi ipte sallanmak olur.
Está bien. Dile que está perdonado.
Tamam. ozrunu kabul ettigimi soylersin.
Pero un perro en un cochecito de bebé suena encantador y socialmente admisible.
Ama oyuncak bebek taşıyıcısında köpek hem sevimli olur hem de kabul edilebilir.
Tomaré eso como un "no".
Bunu "hayır" olarak kabul ediyorum.
- Sí.
- Evet - kabul eder misin
Mira, te lo digo, puedo hacer que se conforme con eso.
- Bunu kabul edersem yarın daha fazlasını isteyeceksin. -... fazlasını vereceksin. Bak söylüyorum sana bunu ona kabul ettirebilirim.