Translate.vc / español → turco / Kanun
Kanun traducir turco
5,387 traducción paralela
Un profesional de élite del DC se convierte en forajido del DC, energizando la democracia, robando a los poderosos y dándoselo a los miserables.
Esi DC çalışanı, DC kanun kaçağı oluyor. Demokrasiyi canlandıracağım. Güçlülerden alıp, zavallılara vereceğim.
Aquí no hay distinción por países, no hay leyes.
Burada ülke de yok, kanun da.
Una mujer viaja en el tiempo a Escocia y tal, y se enrolla con un tiarrón sexy y están dándole un día tras otro.
Leydi zamanda yolculuk yapıp İskoçya'ya gidiyor seksi bir kanun kaçağıyla sabahtan akşama kadar sevişiyorlar.
¿ Cómo puedes llamarte a ti mismo un hombre de leyes y pensar que puede haber algo de malo en todo este mundo que hacer la ley pública?
Hukuku kamuya açan birisiyle uğraşan hangi insan kendini kanun adamı olarak görebilir?
Capitán, si yo pudiera convencer al propietario de Ia farmacia para que retirara su denuncia contra el Dr. Thackery,
Komiser. Dr. Thackery'ye yönelik şikayetini çekmesi için eczanenin sahibini ikna edebilirsem bu sizin anlayışınızı ve kanun ruhunu etkili bir şekilde tatmin eder mi?
Cuando seas reina por un día, Burgess... puedes quedarte con las leyes buenas... y deshacerse de las malas... pero hasta entonces, mueve los pies, ¿ sí?
Bir gün bir kraliçe olursan Burgess bir sürü mutlu kanun çıkarırsın ve bütün bunlardan insanları kurtarırsın.
Como policía está obligada a anunciar que lo es.
Bir kanun adamı olarak kendini açıklamak zorundasın.
La filosofía del emperador Qin, la única permitida, fue llamada "legalismo", la cual es precisamente como sonaba, hacer lo que la ley dice... o sufrir las consecuencias.
İmparator Çin'in felsefesi - izin verilen tek felsefe - "kanunculuk" olarak adlandırılıyordu ve bunun da anlamı açıktı : "Kanun ne derse onu yap, yoksa fena olur."
Cuatro proyectos de ley de control de armas firmados en ley cuando era gobernador de California...
O Kaliforniya valisi iken dört silah kontrol bildirisi kanun halinde imzalandı.
Estamos trabajando con los responsables de la ley para intentar obtener pruebas sobre sus crímenes.
Kanun kuvvetleriyle birlikte çalışıp, suçlarına kanıt bulmaya çalışıyoruz.
La justicia le colgó, Mary.
Onu kanun astı Mary.
Bueno... en mis tratos con ese gran tonto y psicópata de Sammy Tonin... me dijo un par de veces... que tenía a un agente de la ley de Kentucky en el bolsillo... o a un agente en Kentucky... una de las dos y que el tipo estuvo allí... la noche en que eliminaron a Nicky Augustine.
Peki, merhum psikopat Sammy Tonnin ile olan görüşmelerimde bana birkaç defa parmağında oynattığı bir kanun adamı tanıdığını söyledi. Adam ya Kentuckyli ya da Kentucky'de çalışıyor, ikisinden biri. Nickie Augustine'i hakladığı gece adam da oradaymış.
Si no se cumplieron algunas leyes, quiero saberlo.
Herhangi bir kanun çiğnenseydi bilmek isterdim.
Es verdad que exagero un poco a veces, pero mi amigo es legal.
Bazen birazcık abartabiliyorum ama en iyi arkadaşım bir kanun adamı.
Bueno, parece que hemos llamado la atención de la ley.
Görünüse göre kanun adamlarinin dikkatini üstümüze çekmisiz.
Si no, será porque un asteroide ha destruido toda la civilización humana, y eso es canon.
Tabii dünyaya bir göktaşı çarpıp tüm insan uygarlığını yok etmezse ve bu kanun. Ne?
Amigos este policía debía proteger y servir al inocente.
Dostlarım bu kanun adamının masumu koruyup ona hizmet etmesi gerekiyordu.
No hay ninguna ley que diga que no puedes visitar a Raymond Tusk.
Raymond Tusk'ı ziyaret edemezsin diyen bir kanun yok.
La lista de legisladores que condenan públicamente al presidente ha crecido a ambos lados del pasillo.
Kanun yapıcılar listesi Başkan'ın koridorun her iki tarafında olmasını ayıplıyorlar.
Como oficial de la ley, ¿ le son familiares las denuncias ante la policía?
Bir kanun insanı olarak polis tutanaklarına aşinasınızdır?
Como oficial de la ley, ¿ arrestaría a alguien basado en eso?
Bir kanun insanı olarak bu şekilde birini tutuklar mıydınız?
¿ Saben? , circula por ahí el rumor de que un agente federal fue instrumental en la muerte de Nicky Augustine.
Hani şu bir federal kanun adamının Nicky Augustine'in öldürülmesine yardımcı olduğu söylentisi vardı ya...
Circula por ahí el rumor de que un agente federal... fue instrumental en la muerte de Nicky Augustine. Picker dijo que estaba allí en el aeropuerto... viendo pasar todo el tema. ¿ Quieren adivinar quién dijo que era?
Hani şu bir federal kanun adamının Nicky Augustine'in öldürülmesine yardımcı olduğu söylentisi vardı ya Picker olay sırasında orada olduğunu ve her şeyi gördüğünü söyledi.
Cada representante de la ley en el país va a ser está buscando a hombres como nosotros gastando el dinero.
Ülkedeki her kanun adamı bizim gibi 20 dolarlık altın para harcayan adam arayacak.
¡ País de forajidos!
Kanun kaçağı ülke!
Ley, orden, autoridad.
Kanun, düzen, otorite.
Soy una oficial.
Ben kanun adamıyım.
- muerte de Nick Augustine. - ¡ Mierda no!
-... federal bir kanun adamı olduğuna dair bir söylenti var.
Esta cosa podráa significar el final de participación humana en la aplicación de la ley.
Bu şey kanun uygulamasında insan müdahalesinin sonunu belirtiyor olabilir.
Avance Autónoma de Inteligencia Artificial Ley Neuralnet Aplicación Droid
Gelişmiş Otonom Yapay Zeka Sinir-Ağı Kanun Uygulama Droidi
Red Neuronal de Inteligencia Artificial Autónoma avanzada Enforcement Droid me uno.
Gelişmiş Otonom Yapay Zeka Sinir-Ağı Kanun Uygulama Droidi Ben Bir.
He oádo que Helen Jacobs es más que un simple visitante de la zona, ella es un justiciero.
Helen Jacobs'ın bölgenin sade bir ziyaretçisinden daha fazlası olduğunu duyuyorım, o bir kanun kaçağı.
Está fuera de la ley, pero es un precio que hay que pagar.
Kanun dışı, ama bu ödemen gereken bir bedel.
Basta con que nos la puede llamar futuro de la aplicación de la ley.
Bize kanun uygulamasının geleceği diyebilirisiniz.
Es una ley, no un esmalte de uña.
- O bir kanun, basit bir şey değil.
¿ Y si el sudes no borró los datos sino que las chicas se los ocultaban a las fuerzas del orden?
Ya şüpheli veriyi silmediyse ya kızlara basitçe onları kanun yaptırımından gizlemelerini söylemişse?
Arremángatelos. Es la nueva ley.
Kıvır onları, bu yeni bir kanun.
Hay una ley más fuerte en cada boda.
Her düğünde üstün bir kanun vardır.
Una ley que triunfa contra todo argumento.
Diğer tüm argümanları gölgede bırakan bir kanun.
No puedo encontrar otro hombre de justicia.
Yeni bir kanun adamı bulamam.
Constitución... es un mecanismo de control para los ricos, ellos son la ley y el orden, ellos hacen la constitución para proteger su dinero y las tierras que ellos han robado.
Bu söylediklerin, zenginlerin, kontrol mekanizmaları, kanun ve nizam onlar, Anayasayı onlar yapıyorlar. Halktan çaldıkları paraları ve arazileri korumak için onlara sığınıyorlar.
No es mi culpa que tú y tu hermano sean los fugitivos más buscados del mundo en este momento.
Sen ve kardeşinin en çok aranan kanun kaçağı olması benim suçum değil. Senin suçun.
Estoy buscando a par de fugitivos en todos los hoteles.
Bir çift kanun kaçağı için otel ve motelleri arıyorum.
Ya no eres policía.
Sen artık kanun adamı değilsin.
Aún haciendo de policía.
Hâlâ kanun adamısın.
Incluso los papeles del edificio fueron destruidos en el incendio una semana después del accidente.
İmar kanun tutanakları bile bir yangında yok edilmiş. Üstelik kazadan bir hafta sonra.
Pero no estoy interesado en empezar a ser un fugitivo de la ley.
Ben de öyle. Ama bir kanun kaçağı olmak istemiyorum.
Pero un agente de la ley... tiene las noches a su disposición.
-... bilirsin işte, bütün gün karargâhta filan olman gerekiyor. - Evet. Ama kanun adamı... kanun adamının geceleri kendisine aittir.
¿ Y qué pasa si la ley te dice que lo hagas?
Peki bunu yapmanı kanun emrederse?
Es la ley, Dorian.
Kanun böyle.
al que nadie escucha hasta que ya es demasiado tarde.
Altın kalpli bir kanun kaçağını ya da iş işten geçene kadar kimsenin dinlemediği bir bilim adamının canavar hikayesini.