Translate.vc / español → turco / Kayak
Kayak traducir turco
1,891 traducción paralela
Parece que el... accidente en esquís valió la pena Alex Meade.
Görünüşe göre... kayak kazasının karşılığını aldın Alex Meade.
Normalmente no me imagino a mí misma varada en un refugio para esquiadores con mis amigos, sabes, y después se iría la electricidad y tendríamos que acurrucarnos por calor porque un oso polar se comió nuestra ropa o algo así.
Genelde arkadaşlarımla bir kayak kulubesinde kapalı kaldığımızı, ve bilirsin, elektiriklerin gittiği ve ısınmak için birbirimize sarılmamız gerektiği çünkü bir kutup ayısının giysilerimizi yediği gibi şeyler hayal etmem.
Álex Meade. Alexis, cariño.
Görünüşe göre kayak kazasının karşılığını aldın Alex Meade.
Esgrima, esquiar, racquetball, y sexo.
Eskrim, kayak, tenis ve seks.
Tú estás en un kayak.
Sen Eskimo kayığındasın.
¿ Cómo es que eso me pone en un kayak?
Bu beni nasıl Eskimo kayığına bindirdi?
Dos años esquiando en Aspen...
Aspen'de iki yıl kayak,
¿ Has estado de nuevo afuera esquiando, Vera?
Eskisi gibi kayak yapmak için tekrar dışarı çıkacak mısın, Vera?
¿ Pero ellos esquiaron en África?
Fakat Afrika'da kayak yapıyorlar mı?
Esos son los viejos esquís de mi padre.
Bunlar babamın eski kayak takımı.
¿ Te gusta esquiar?
Kayak yapar mısın?
¿ Solo quieres librarte de esto o quieres que todos estos esquiadores caigan al mismo tiempo?
Sadece kendini kurtarmak mı istersin yoksa bu Aspen'de kayak yapan serserilerin hepsini alaşağı etmek mi?
" Conocí a este gran grupo de alumnos de Hearst esquiando pero no tengo sus nombres y me gustaría contactarlos.
Noel'de kayak tatilindeyken, Hearst'ten harika bir grup öğrenciyle tanıştım. İsimlerini almadım, onları bulamıyorum.
¿ Crees que la fotografía es una prueba?
O kayak fotoğrafının delil olduğunu mu sanıyorsun?
No quiero que los esquiadores la destruyan.
Kayak ekibinin onu yok etmesini istemiyorum.
Y Arnold Shwarzenegger, se quebro las piernas esquiando.
Arnold Schwarzenegger, kayak yaparken bacağını kırmış.
Nunca nos vamos a quebrar las piernas esquiando.
Bacağımızı kayak yaparken kırmayız.
En lugar de eso decidí ir a hacer Kayak con Orca.
Bunun yerine katil balinalarla kano süreceğim.
Ya sabes, tragos, ski, follar hasta el cansancio.
Bilirsin işte, içki, kayak, yorulana kadar sikişme.
Siempre le digo, "Ve más despacio si quieres hacer algo, ¿ por qué no supervisas la remodelación de nuestro nuevo chalet de ski?".
Ona, söylüyorum.. "eğer illa yapacak bir şeyler arıyorsan, neden yenilenen kayak evimizi denetlemiyorsun?"
Cierto, cierto. Porque usted le había mentido a su familia respecto a un accidente mientras esquiaba para poder cubrir su operación secreta para cambiarse el sexo.
Çünkü gizlice cinsiyetinizi değiştirdiğinizi örtbas etmek için ailenize bir kayak kazası geçirdiğinizi söylediniz.
Harriet, ¿ qué hace ese kayak en la cocina?
Harriet, o kanonun mutfakta ne işi var?
Me voy a esquiar con amigas muchas amigas.
Arkadaşlarla kayak yapmaya gidiyorum hem de bir sürü arkadaşla!
¿ Esquías?
- Kayak yapıyorsun demek?
Se ha ido a esquiar.
O kayak gezisinde.
Nos dirigíamos a las montañas, a un rancho en la costa de Oregón y comenzó a nevar con intensidad.
Karlı dağlarda bir kayak alanına tırmanıyorduk ki tipiye yakalandık.
Mi esposo murió el año pasado en un accidente de esquí.
Kocam geçen yıl bir kayak kazasında öldü.
- Esquiar es muy peligroso.
Kayak yapmak çok tehlikeli.
Debemos encontrarnos hasta el final de toda la historia.
Bi tür kayak dersi gibi düşün
Colorado, el ski y las caminatas.
Colorado, kayak ve yürüyüş.
Ya sea hacer bungee jumping o paracaidismo, o esquiar en diamante negro... todas esas cosas son divertidas pero someterían a la persona a tremendos riesgos sin verdadera necesidad.
Bu da tehlikeli görünüyor. Bungee jumping ya da skydiving veya kayak- - Bunlar hep eğlenceli şeyler, fakat insanları gerçek bir sebep yokken, büyük risk altına sokar.
Cementerio es definitivamente doble diamante negro.
- Kayak pistleri gibi. Mezarlık tam bir çifte kara elmastı.
Habia una exposicion de surf y patinaje en el Centro Denver.
Denver Centre'da sörf ve kayak fuarı vardı.
Suzie tuvo un accidente de esquí en 1989.
Suzie 1998'de kayak yaparken kaza geçirmişti.
Se fue a hacer snowboard entre dos sesiones.
İki mevsim arasında kayak yapmaya gitti.
- No más esquí, ni snowboard.
- Kayak yok, karda kaymak yok.
- No más esquí.
- Kayak yok.
Me desplacé la columna el año pasado esquiando.
Bu arada, geçen sene kayak yaparken belimi incittim.
Y hacer snowboard desnudos.
Çıplak kayak yaparız.
Ese es el kayak de mi tío.
Bu amcamın kayığı.
Después de Yale, el Sr. Lucas Marston trabajó en Industrias Skiing.
Yale'den Mr.Lucas MARSTON - Kayak endüstrisinde çalıştı.
Kayak, lo más probable. Está bien, entonces, él fue golpeado por un remo, entonces le golpearon de nuevo con la tabla de surf, haciendo que pareciese un accidente.
Peki, kürekle kafasına vurulmuş ve sonra kaza gibi gözüksün diye sörf tahtasıyla vurulmuş.
él me dió la espalda para agarrar el kayak.
Önemim yokmuş gibi.
Me compré un kayak.
Bir kano aldım.
¿ Así que vas a masturbarte en un kayak?
Yani kanonun içinde mastürbasyon mu yapacaksın?
En febrero se fue a esquiar.
Şubat'ta kayak yapmaya gitmiş.
Escaló por un sendero lateral con sus esquíes, pero de pronto ella tuvo que hacer pis.
Kayak takımları ile tepeye çıkmış ama birden çişi gelmiş. Çalılıkların arasına girmiş ve pantolonunu indirmiş.
Y se movió hasta los arbustos, se bajó los pantalones y se puso en cuclillas, con los esquíes en los pies.
Kayak takımları hala ayağındayken işemek için çömelmiş.
Perdió el equilibrio. Los esquíes comenzaron a deslizarla por la pendiente resbaladiza, y Stomna bajó volando por el camino con sus pantalones bajados.
Dengesini kaybetmiş ve kayak takımları aşağıya doğru kaymaya başlamış.
Soy un kayak, escúchame rugir.
Kükrememi dinle.
Como una canoa?
Kayak olması daha olası.