English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Korea

Korea traducir turco

238 traducción paralela
Yo tengo una idea muy distinta del porqué te sambulliste desde aquel risco en Acapulco. y porqué arriesgaste el cuello no hace mucho, en Korea.
Acapulco'daki o falezden neden atladığın veya Kore'de kendini neden tehlikeye attığın konusunda farklı bir görüşüm var.
"... marching to the fields of Korea? "
"... marching to the fields of Korea? "
Korea, fuerza aérea, alrededor de mil condecoraciones.
Kore, Hava Kuvvetleri, binlerce madalya.
Ayer, fue Korea.
Dün, Kore idi.
Por años, no pude dormir después de lo de Korea.
Kore'den sonra yıllarca uyuyamamıştım.
Pero, donde quiera que estubieramos, siempre habia un cuarto... - Excepto en Korea.
Nereye gittiysek gidelim bir odamız olmuştur Kore hariç.
Y para ser sincero, No tenía esa sensación desde korea.
Kore den beri böyle korkmadığımı söylemem gerek.
"Merecedor de la Medalla Estrella de Bronce durante la Guerra de Korea".
Kore Savaşı'nda Gümüş Madalya Almış.
Korea
Kore
Dick Sing, Korea
Dick Sing, Kore
SHINCINE PRODUCTIONS PRESENTS WITH KOREA PICTURES
SHINCINE PRODUCTIONS PRESENTS WITH KOREA PICTURES
No desde Korea l Desde Charles de Gaulle
Ama Kore den değil, CharIes de GauIIe havalimanından.
Las galerías de Korea perdieron contacto con él hace unos 5 años
Kore galerileri onunla 5 yıldan beri temasa geçememişler.
"Construye una nueva Korea"
"Daha İyi Bir Koreyi Birlikte İnşa Edelim"
- ¡ Pero aquí dice "Made in Korea"!
- Üzerinde T'aeguk damgası var ama!
"Construye una nueva Korea"
"Yeni Bir Kore İnşa Edelim"
Quiero decir, en comparacion con Korea, este lugar es Shangri-la... lleno de caramelos de feliz-diversion.
Yani, Kore ile kıyaslarsak bu yer Shangri-la'da mutlu eğlence şekerlemesi yapmak gibi.
¿ Recuerdas cuando volviamos de Korea, y los dos nos ibamos a comprar uno?
Hatırlar mısın? Kore'den döndüğümüzde onlardan birer tane alacaktık.
No las hay en Korea.
Kore'de bunlardan yok.
Contale sobre Korea.
Ona Kore'yi anlat.
Nací en Korea, por eso significa mucho para mi.
Kore'de doğdum, bu yüzden bana çok şey ifade ediyor.
Nació en China, Pero se mudó a Korea del Norte.
Çin'de doğmuştu, ama Kuzey Kore'de büyümüştü.
Su padre entró al consulado de Korea del Sur en Estanbul.
Baban İstanbul'daki Güney Kore Konsolosluğu'na girdi.
Le entregó la toxina a Korea del Sur?
Zehiri Güney Kore'ye mi verdi?
{ \ cH00FFFF } AD 1375 { \ cH00FFFF } 457 años tras la formación de Korea
MS 1375-Kral Woo'nun ilk yılı, Koryu hanedanlığı. Bu sırada Çin'de
{ \ cH00FFFF } protectores de los enviados de Korea
Ben General Choi Jung, Koryu elçilerinin muhafızı.
{ \ cH00FFFF } Somos de Korea nos encontramos en el exilio
Koryu'luyuz. Ming İmparatoru Chu Yuan-chang tarafından sürgüne mahkum edildik.
{ \ cH00FFFF } No tenemos nada en contra de Korea
Koryulularla bir sorunumuz yok.
{ \ cH00FFFF } Dejemos el destino de Korea en sus propias manos.
Sizi kaderinizle başbaşa bırakıyoruz.
{ \ cH00FFFF } Hagamos lo que Ming ha ordenado. { \ cH00FFFF } De todas maneras ya no somos enviados de Korea
Ming'in emirlerine uymalıyız, bizler mahkum değil ülkemizin elçileriyiz.
{ \ cH00FFFF } ¡ a Korea!
Koryu'ya geri dönüyoruz.
{ \ cH00FFFF } ¿ Sois de Korea?
Siz Koryu'dan mısınız?
¿ eres de Korea?
Rahip, sen de mi Koryulu'sun?
{ \ cH00FFFF } ¿ No decía que nos dirigíamos a Korea señor? .
Koryu'ya döneceğimizi söylememiş miydiniz efendim?
{ \ cH00FFFF } Soy el General CHOI Jung { \ cH00FFFF } protector de los enviados de Korea
Ben General Choi Jung, Nanjing'e gönderilen Koryu elçilerinin muhafızı.
{ \ cH00FFFF } Quien ha sido esclavo lo será siempre { \ cH00FFFF } ¡ Es la ley de Korea!
Köle doğan köle ölür. Bu Koryu'nun kanunudur.
{ \ cH00FFFF } Caminaremos juntos { \ cH00FFFF } hasta Korea
Koryu'ya birlikte döneceğiz.
. Hemos de volver a Korea
Bu kadar uzaklaşmışken, olmaz!
{ \ cH00FFFF } La princesa dice que si { \ cH00FFFF } la escoltamos allí junto a su gente { \ cH00FFFF } que nos llevará de vuelta a Korea
Eğer Prensese ve yanındakilere koruma sağlarsak... oraya vardığımızda bizi Koryu'ya götürecek bir tekne ayarlayacak.
{ \ cH00FFFF } Nadie regresará a Korea si no hay barco estaremos a salvo
Tekne olmadan Koryu'ya ulaşamayız. Ve Ming askerlerinin yanında güvende oluruz.
{ \ cH00FFFF } No es la princesa de Korea
O Koryu Prensesi değil.
Korea ha sido { \ cH00FFFF } vasalla del Gran Imperio WON
Dinleyin! Koryu, yıllar boyunca Büyük Won İmparatoruna bağlı kaldı.
{ \ cH00FFFF } Todo el mundo sabe que las tropas de Korea { \ cH00FFFF } destacan en las técnicas de defensa para el castillo
Herkes, Koryuluların kale savunmasında neden eşsiz olduklarını bilir.
{ \ cH00FFFF } fui el único que nos hizo alcanzar Korea
Koryu'ya dönmemiz gerektiğini söyleyen bendim.
Bazooka miniatura, fabricado en Korea.
Anti-personel bazuka, Kore yapımı.
Yang Dal-Soo dejo la Isla Geoje el año que termino la guerra de Korea.
Yang Dal-Soo Kore Savaşının bittiği yıl Geoje Ada'sını terk etti.
La guerra trajo grandes números de POWs Geojes de Korea del norte.
Savaş çok sayıda Kuzey Koreli savaş esirini Geoje adasına getirdi.
Maeda Shintaro estaba visitando Korea en ese tiempo por negocios.
Maeda Shintaro o anda, iş maksadıyla Kore'yi ziyaret ediyordu.
Pregunte solamente por el hombre quien vino de Korea.
Yalnızca Koreden gelen adamı çağır.
Sabia que Yang Dal-Soo tenia tratos con Han Dong-Ju, quien visitaba Korea por negocios.
İş icabı koreyi ziyareti sırasında... Yang Dal-Soo'nun Han Dong-Ju'yu tehdit ettiğini biliyordum.
Él era de Koryo ( antigua Korea ),
O Koryo ( eski Kore )'dandı, bir Koryolu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]