Translate.vc / español → turco / Kryptón
Kryptón traducir turco
154 traducción paralela
Y aun así la Tierra está amenazada por la misma suerte que Kryptón.
Ama Dünya da Kripton ile aynı kaderi paylaşacak.
Tendría qué ser un germen de los que hay en Kryptón.
Kripton'da da bir çeşit mikrop olmalı.
¿ De dónde sacará un virus de Kryptón?
Ama Kripton'dan bir virüsü nasıl elde edeceksin?
Pero, en Kryptón esta cosa debe haber sido devastadora.
Ama Kripton'da bu şey başa gelebilecek en gaddar şey olmalı.
Ni que viajes del sol rojo de Kryptón al sol amarillo de La Tierra.
Kripton'a gitsen de Güneş'e gitsen de bu değişmez.
Es el lugar donde enviaban a los criminales de Kryptón.
Krypton'da, suçluları buraya kapatıyorlarmış.
Bienvenido a Kryptón.
Krypton'a hoş geldin.
Y cuando las defensas sean reducidas a una fuerza de choque ¿ quién salvará a Kryptón de sus enemigos?
Savunma, küçük bir görev gücü haline geldiğinde Krypton'u düşmanlarından kim koruyacak?
Kryptón necesita un líder que devuelva su antigua grandeza, y yo soy ese líder.
Krypton'un onu tekrar büyük yapacak güçlü bir lidere ihtiyacı var. Ve o lider benim.
- ¿ Por qué no estamos en Kryptón?
- Neden Krypton'da değiliz?
Kryptón fue destruido hace mucho tiempo.
Krypton uzun zaman önce yok oldu.
La Malamanía ha afectado también al magnate de Metrópolis Lex Luthor que tiene algo que decir sobre la ex convicta de Kryptón.
Mala çılgınlığı Metropolisli iş adamı Lex Luthor'u bile etkiledi. Bakın Kryptonlu eski mahkum hakkında neler diyor.
También lo éramos en Kryptón hace siglos.
Ama yüzyıllar önce Krypton da böyleydi.
Es una lástima tener que matar a otro sobreviviente de Kryptón.
Krypton'dan kurtulan birini öldürmek çok yazık.
Los dos renegados de Kryptón atacaron a las Naciones Unidas esta mañana invadiendo luego al consejo de seguridad.
İki Kryptonlu kaçak bu sabah Birleşmiş Milletler'e saldırdılar. Sonra da Güvenlik Konseyi'ne zorla girdiler.
Naciste en un mundo a punto de desaparecer llamado Kryptón.
Yok olmak üzere olan Krypton adında bir gezegende doğdun.
- Se parece al planeta Kryptón.
- Kripton gezegenine benziyor.
Hoy Draaga conocerá a su peor enemigo, el hombre de Kryptón.
Bugün Draaga en güçlü rakibi ile karşılaşacak. Kripton'dan gelen adam.
Tú eres el último hijo de Kryptón.
Sen Kripton'un son evladısın.
Yo soy de Kryptón y la nave también. ¿ Qué es lo que puede matarme?
Ben Kriptonlu'yum, bu gemi de, ve beni öldürebilen tek şey nedir?
Estos muros dicen que la gente de Kryptón ha estado aquí antes.
Bu mağara duvarları Krypton'dan insanların burada olduğunu söyledi.
Dice : " Éste es Kal-el de Kryptón.
Diyor ki : " Bu, Kripton'dan Kal-El.
Kryptón.
Kripton.
¿ Es donde está Kryptón?
Kripton orada mı?
No, es donde estaba Kryptón.
Hayır, Kripton eskiden orada duruyormuş.
Creo que hay una fuerte posibilidad de que Cyrus sea de Kryptón.
Cyrus'un da Kripton'dan olma ihtimali çok yüksek.
- ¿ Dijo que era de Kryptón?
- Kripton'dan geldiğini mi söyledi?
O tal vez la gente de Kryptón no tiene las mismas habilidades.
Veya belki de Kriptonlular aynı güçlere sahip değil.
Las coordenadas que Cyrus me dio son del mismo sistema solar de Kryptón.
Cyrus'un bana verdiği koordinatlar Kripton'un olduğu aynı güneş sistemi için.
Kara, no sé dónde oíste hablar de Kryptón pero un astrónomo me dijo que el planeta fue destruido.
Kara, Kripton'u nerden duyduğunu bilemem ama bir astronomist gezegenin yok edildiğini söyledi.
- Él murió en Kryptón.
- O Kriptonda öldü.
¿ Que una chica de Kryptón vaporizó a un agente federal?
Kriptonlu bir kız bir federal ajanı mı buharlaştırdı diyeceğiz?
Y no es de Kryptón.
O Kripton'dan değil.
Soy Kal-El de Kryptón.
Ben Kriptonlu Kal-EI.
Soy de un planeta llamado Kryptón.
Ben Kripton adında bir gezegenden geliyorum.
Y Jor-El quiere que sea una especie de guerrero de Kryptón pero yo sólo quiero ser Clark Kent.
Ve Jor-El benim bir çeşit Kripton'lu savaşçı olmamı istiyor ama ben sadece Clark Kent olmak istiyorum.
Aún debía enseñarme tanto acerca de Kryptón y Jor-El.
Kripton ve Jor-El hakkında ondan öğreneceğim daha çok şey vardı.
tristemente, ése era su herencia en Kryptón, también.
Üzücü ki, Kriptonda için olan mirası da buydu.
Creí que yo era el último hijo de Kryptón, pero ustedes continúan apareciendo de la nada.
Kripton'un son oğlu benim sanıyordum, ama... Siz insanlar hep bir yerlerden fırlıyorsunuz.
- Eres del planeta Kryptón.
Sen Kripton gezegeninden tek sağ kalan kişisin.
A diferencia de nuestras formas de construcción terrestres la tecnología de Kryptón se basaba en manipular los cristales.
Bak şimdi, bizim dünyadaki kaba inşaat tekniklerinin aksine Süpermen'in gezegeni Kripton'da kristallerin büyümesini kontrol eden bir teknoloji kullanılıyordu.
- A Kryptón.
- Kripton'a.
La tecnología de Kryptón se basaba en manipular los cristales.
Süpermen'in ana dünyası Kripton'daki teknoloji kristallerin büyümesine etki üzerine kuruluydu.
Soy de un planeta llamado Kryptón.
Ben kripton isimli bir gezegenden geliyorum.
Sí, tengo planes este fin de semana, así que si puedes proteger a Smallville de la ira del más mortal villano de Kryptón, sería genial.
Hafta sonuna planlarım var. Eğer Smallville'i Kripton'lu ölümsüz hainden koruyabilirsek iyi olur.
Zod poseerá forma humana y destruirá la Tierra tal como lo hizo con Kryptón.
Zod insan şekline sahip olacak, Kripton'u yok ettiği gibi Dünya'yı da yok edecek.
No te dejaré destruir este planeta como lo hiciste con Kryptón.
Bu gezegeni de Kripton gibi yok etmene izin vermem.
Que juzguen a Ursa cuyas perversiones y cuyo odio a la humanidad han llegado a amenazar incluso a los niños del planeta Kryptón.
Ursa adlı bu kadın sapkınlıkları ve insanoğluna duyduğu nedensiz nefretle Kripton gezegenindeki çocukları bile tehlikeye atmıştır.
En Kryptón, estos villanos eran incontrolables.
Kripton'da, bu suçlular kontrol edilemezdi.
Soy de Kryptón.
Ben Kripton'danım.
EN EL extinto PLANETA KRYPTÓN UN sabio científico COLOCÓ A SU PEQUEÑO hijo EN UNA NAVE Y LO envió hacia LA tierra.
YOK OLMAYA MAHKUM KRİPTON GEZEGENİNDE BİLGE BİR BİLİM ADAMI OĞLUNU BİR UZAY ARACINA YERLEŞTİRDİ VE DÜNYAYA FIRLATTI.