Translate.vc / español → turco / Lado
Lado traducir turco
81,845 traducción paralela
Espero que dejen sus diferencias a un lado y se concentren en recuperar a Anna y a su hijo.
Farklılıklarınızı bir kenara bırakmanızı ve A. Copeland'i geri getirmeye odaklanmanızı istiyorum
Desde entonces, se pasó al lado oscuro.
O zamandan beri, karanlığa gömüldü.
Dumont, va para tu lado.
Dumont, sana doğru gönderiyorum.
Miró hacia otro lado en los últimos tres dígitos, pero si evaluamos todas las posibles combinaciones, eliminamos ciertas clasificaciones, nos lleva a una escuela primaria, un spa coreano o una finca... a 100 kilómetros de Londres,
Son 3 tuşa bakışını kaçırdı, ama tüm olası kombinasyonları bulur bazı sınıflandırmalarla elersek, Bir ilkokul, bir Kore spa merkezi, ya da Londra'nın kmlerce dışında Julian Lambert'a ait bir arazi buluruz.
Estamos del mismo lado, amigos,
Aynı taraftayız gençler.
Juro que olvidarías que estamos casados si no te levantaras a mi lado cada día.
Her sabah yanımda uyanmasan, yeminle evli olduğumuzu da unuturdun sen.
Alguien cerró el enlace en su lado.
Biri fişlerini çekti.
La junta ya estaba de su lado.
Yönetim kurulu zaten onun yanındaydı.
Los inocuos tiburones pasaban a mi lado como si llevaran candados en la boca.
Zararsız köpekbalıkları sanki ağızlarında asma kilit varmış gibi süzülüp gittiler.
Bueno, mira el lado positivo... Cuando haya terminado contigo, ya nadie dirá,
Bilirsin, işin iyi tarafından bakmak lazım senle işim bittiğinde, hiç kimse
Se ha puesto del lado del viejo y de tu hijo.
Yaşlı adamla oğlunun tarafını seçti.
Estaba buscando a la chica de al lado.
Yanındaki kızı arıyordu.
Él no. Tal vez llegó al otro lado del río y alguien le disparó allí. ¿ Quién sabe?
Belki nehrin diğer tarafına çıktı ve birisi onu vurdu.
Betty y yo hemos sido vecinos de al lado desde que teníamos cuatro años.
Betty ve ben 4 yaşından beri kapı komşusuyuz.
En realidad, llegamos al otro lado completamente secos.
Gerçekte ise, karşı kıyıya kupkuru çıktık.
Nos despedimos en el lado de Greendale del río Sweetwater.
Sweetwater Nehrinin Greendale tarafında vedalaştık.
Pero será mejor que estés dispuesta a pasarte al lado oscuro.
Ama yıldızların olmadığı zifiri bir karanlığa girmeye hazır ol.
Al lado del nombre de Jason.
Jason'ın adının yanında.
¿ Quieres que me pase al lado oscuro, Veronica?
Hiç yıldızın olmadı zifiri karanlığa mı gireceksin, Veronica?
Mire, quiero apoyarle, pero, como padre, me resulta muy difícil ver cómo mi hijo persigue un sueño que puede que nunca alcance, cuando las verdaderas oportunidades de su vida pasan por su lado.
Bakın, destek olmak istiyorum, ancak ebeveyn olarak, çocuğunuzun hiç olmayacak bir hayalin peşinden koşmasını izlemek gerçekten zor. Hele ki gerçek fırsatlar yanından geçip gider iken.
Y mientras tanto, la chica de al lado, nuestra amigable vecina rubia típica de Hitchcock, Betty Cooper, estaba luchando contra la idea de que su mejor amigo, Archie Andrews, estuviera envuelto en un romance prohibido.
Bu arada, cana yakın mahallemizdeki, kapı komşumuz Hitchcock'lı sarışın, Betty Cooper, en yakın arkadaşı Archie Andrews'in yasak bir ilişki içine girdiği bilgisiyle boğuşuyordu.
Puede que los Serpientes de Southside sean del lado malo del pueblo, pero fui al instituto con algunos de ellos.
Southside Serpents yanlış tarafta olabilir. ama onlardan bazıları liseden arkadaşımdır.
Vivo al lado, Fred.
Yanda yaşıyorum ben, Fred.
Al otro lado.
Diğer taraf.
Nos íbamos a reunir al otro lado del río Sweetwater.
Sweetwater Nehri'nin diğer tarafında buluşacaktık.
Quédate en ese lado.
O tarafta kal.
No quiere vivir en otro lado que le haga recordarla.
Eşini hatırlatacak bir yerde yaşamayı istemedi.
Hablemos en otro lado.
Konuşacak bir yere gitmeliyiz.
Ustedes no se van a ningún lado.
Gitmiyorsunuz.
¿ Tienes que ir a otro lado?
Gitmen gereken bir yer var mı?
¿ Por qué no dejamos eso a un lado? ¿ De acuerdo, sheriff?
Bunu neden daha sonra tartışmıyoruz Şerif?
¡ No me voy a sentar en ningún lado!
Hiçbir yere oturmuyorum!
Pero ella está en el otro lado.
Ama diğer tarafta olacak.
Mi problema es que cuesta dinero mantener el césped y el jardín, todo para nada cuando el patio de al lado parece un criadero de garrapatas.
Derdim, yan bahçe balta girmemiş orman gibi gözükürken kendi bahçemin bakımı için harcadığım paranın boşa gidiyor olması.
Sin mencionar que vivo al lado.
Komşun olmamdan söz etmiyorum bile.
Sí, esa loca de al lado me llamó y me dijo que si no corto el césped hoy...
Deli komşun beni arayıp senin çimlerini bugün biçmezsem...
Yo, obviamente, quiero estar del lado de los ganadores.
Ben tabii ki kazanan tarafta olmak isterim.
- Lo mismo de mi lado.
- Son seferimdeki gibi.
Muy bien, universo, espero que estés de mi lado.
Pekala evren,... umarım benden yanasındır.
A ningún lado.
Hiçbir yere.
¿ Nos puede ayudar en lo que significa "a ningún lado", por favor, Michael?
"Hiçbir yere" derken neyi kastettiğini söyler misin, lütfen Michael?
Las dos estamos de mismo lado.
İkimiz de aynı taraftayız.
Estamos en el lado oscuro. Sin visibilidad.
Görüş alanının dışında, karanlık olan taraftayız.
Charlie quedó atrapado a este lado del muro.
Charlie duvarın bu tarafında kaldı.
En el callejón, al lado de la 28.
Ara sokakta, 28'inci sokağın yanındaki,
En el callejón al lado de la 28.
Ara sokakta, 28'inci sokağın yanındaki.
Y hay un vaso de agua al lado de la jarra.
Ben de bir şişe var. Votka isterseniz.
¿ Por qué no ingresan por el lado sur del pueblo?
- ben de yerini işaretlerim.
Sus objetos personales están al lado.
Onun eşyaları orada.
Deja de lado todos los apegos terrenales.
Dünyevi bağların hepsini bırak gitsin.
Encontró a Barry muerto a su lado.
.. yanında Barry'nin cesedini buldu.