Translate.vc / español → turco / Laptop
Laptop traducir turco
1,145 traducción paralela
He encontrado un remanente de una bala en el asiento, y creo que tengo la laptop de Lancaster.
Koltukta ateşlenmemiş bir mermi buldum. Bir de galiba Lancaster'ın dizüstü bilgisayarı.
Es esa la laptop de Lancaster?
Bu, Lancaster'ın dizüstü bilgisayarı mı?
No estoy haciendo nada. La laptop lo esta haciendo por su cuenta
Ben değil, bilgisayar yapıyor.
Está en su laptop.
Kendi dizüstü bilgisayarında.
Las fotografías, junto con el informe policial de Colleen... nos dio suficiente para obtener la laptop.
Fotolar ve Colleen'in polis raporu bize bilgisayarına el koyma fırsat verdi.
Algo le pasa a su laptop.
Laptopınızda bir sorun var.
Escuchen, la laptop de Douglas tiene algunos problemas ¿ podrían subir a darle una mirada?
Bilmem. Bakın, Douglas'ın bilgisayarında sorunlar var. Bu yüzden yukarı gelip bir bakar mısınız?
La laptop del Sr. Reynholm está rota.
Bay Reynholm'un bilgisayarı bozuldu.
¡ Portátil, portátil, portátil!
Laptop, laptop, laptop!
Necesito mi laptop. - Espera, Dan - - - ¿ Cómo hizo la gente...
Dizüstüme ihtiyacım var.
DVD, portatil... $ 100000 deberias ganar un poco de cintas rojas cualquier cosa para mantener la paz bueno, podria intentarlo pero...
Onlara küçük bir şey al. DVD, laptop.... 100 bin dolarlık at. Ve bu da sana kırmızı kurdele kazandırır.
Todos morirán, en un accidente trágico causado por una batería de Laptop defectuosa.
Hepiniz, laptop bataryasının aşırı ısınması sonucu oluşan trajik bir kaza sonucu can vereceksiniz.
Porquè están rebuscando en mi laptop?
Neden laptopuma bakıyosunuz çocuklar?
- QUIERO PAGARTE TU COMPUTADORA.
Size bu laptop'un parasını ödemek isterim.
Es la pantalla más grande que he visto en una Laptop.
Bu, gördüğüm en büyük dizüstü bilgisayar ekranı.
Si sueltas esa laptop, podrás probar esto.
Bir ara o bilgisayardan başını kaldır da hayatın başka güzelliklerini de keşfet.
Él también tenía una laptop?
Diz üstü bilgisayarı da var mıydı?
¡ Y también puedes quedarte con esta laptop!
Ve bu laptop da artık senin!
Yo hice la edición final con la laptop de Jason.
Nihai montajı Jason'un bilgisayarında ben yaptım.
Por otra parte, el portátil sobre la mesa de ideas para el paquete es perfecto, es moderno
Ambalaj çekimi için masada bir laptop fikri çok modern.
Es hora de visitar a mi paciente al azar del día y luego a ir al baño de la oficina a jugar con mi laptop.
Rastgele bir hastayı ziyaret ediyorum, sonra da ofise gidiyorum ve merhaba şekerleme.
¿ Tu portátil está encendida?
laptop'ın açık mı?
Cuidado con el portátil.
Laptop'uma dikkat et.
Tal vez la tenga en el portátil. - ¿ Qué? - Y siempre lo lleva encima.
- Burada yok yanından hiç ayırmadığı Laptop'unda olabilir.
Nuestra única pista potencial fue subida desde el disco rígido de una laptop recuperada en la escena por Jack Bauer y su equipo.
Elimizdeki tek ipucu, Jack Bauer ve ekibi tarafından olay yerinden kurtarılan bir dizüstü bilgisayarın sabit sürücüsünden çekildi.
El ladrón se llevó cuatro computadoras portátiles discos duros externos y un satélite.
Hırsız 4 tane laptop harici hard disk ve bir kamera almış.
Aquí había una computadora personal.
Burada bir laptop varmış.
Hay una computadora instalada en la cómoda de la planta alta.
Yukarda şifonyerin üstünde bir laptop var.
Bien, ¿ de quién es esta laptop? ¿ Qué?
Pekala, Bu laptop kimin?
¿ De quién es esta laptop? Vamos, gente.
Bu laptop'un sahibi kim?
¿ De quién es esta laptop?
Söyleyin bana. Kimin bu laptop.
Espero que tengas el respaldo de esa laptop tuya del garaje.
Umarım garajdaki senin dizüstünü yedek almışsındır, zamanında.
- Mi laptop.
- Dizüstüm.
- Tu laptop.
- Dizüstün.
El GPS de tu laptop.
Dizüstünün içinde GPS var.
- El rojo es vulgar.
- Kırmızı laptop çok bayağı.
- Hay una computadora portátil y algo que tiene que ver con la decodificación de "Fuente 9".
- Bir laptop ve kaynak 9 adında şifreli bir dosya var.
- ¿ Qué le pasó a tu laptop?
- Bilgisayarına ne oldu?
Arma de mano, identificaciones falsas, laptop.
Silah, sahte kimlik, laptop.
Les di la Laptop de Hawkins.
Hawkins'in laptop'unu verdim.
Le regalé una laptop en su cumpleaños 13.
13. yaş gününde ona dizüstü bilgisayar aldım.
Si Sheldon sale de la cama y comienza a caminar, este aparato lo registrará y enviará una señal a la laptop.
Eğer Sheldon yatağından kalkıp, yürümeye başlarsa bu cihaz bunu algılayacak ve dizüstü bilgisayarına sinyal gönderecek.
¿ Tienes la laptop? Sí, la tengo.
Tamam, çıkalım.
El laptop desapareció.
Bilgisayar gitmiş.
Sabes que es un estudiante pobre como ustedes sin laptop
Erkek karakter tıpkı senin bilgisayarsız halin gibi.
Voy por mi laptop y luego comenzaras a trabajar.
Um, gidip laptopumu alayım, ve sen de işe başla..
Bueno, cualquiera con una laptop que sepa cómo flashear una EPROM puede lograr el control de un auto.
Çip hafızası değiştirmeyi bilen, dizüstü bilgisayarı olan herhangi biri... bir arabaya dilediği her şeyi yaptırabilir.
Oye, mamá, ¿ crees que esta noche podría preguntarle a papá si me compra una nueva laptop?
Anne, bu akşam babama sorabilir misin? Yeni bir dizüstü almayı mı?
Si te compras una laptop, me compraré un teléfono celular.
Sen yeni dizüstü alırsan, ben de cep telefonu alırım.
Mire, todo lo que tengo ahí es una laptop y un disco externo.
cantada sadece bir dizustuyle, harici disk var.
Después de eso todo lo que necesité fue subir remotamente una modificación a mi portatil.
Bütün ihtiyacım Laptop'umdan göndermek için biraz şanslı olmam.