English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Levante

Levante traducir turco

3,798 traducción paralela
Pediría a todo el mundo que levante su cóctel, pero no puedo.
Herkesten kokteyllerin kaldırmasını istiyorum ama ben kaldıramıyorum.
Tendremos que dejar que Jamie levante algunas cosas pero eso no significa que no puedas jugar con Thomas.
İzin verelim de Jamie biraz etrafı toplasın. Ama bu, Thomas'la oynayamayacağın anlamına gelmez tabii.
¿ Qué va a hacer exactamente la enfermera de noche cuando Mason se despierte gritando a las cuatro de la mañana y Erica se levante para verlo, pero se caiga en el vestíbulo?
Mason sabah saat 4'te çığlık atarak uyanınca bu bakıcı tam olarak ne yapacak? Erica ona bakmaya giderken, ayağı kayıp düşerse ne yapacak?
Preguntas casuales, ya sabes, nada que levante sospechas.
Anlarsın, şüphe çekmeyecek sıradan sualler.
Por favor, levante la mano derecha de la cama si reconoce alguna de las siguientes afirmaciones como verdadera.
Birazdan diyeceklerim doğruysa lütfen sağ elinizi kaldırın.
Por favor, levante la mano dere- -
Birazdan diyeceklerim- -
Está bien. Quien crea que Tessa debería continuar alimentando su alma con sangre de idioma, que levante la mano.
Tessa'nın ruhunu lisan kanıyla beslemeye devam etmesi gerektiğini düşünenler elini kaldırsın.
¿ Que se levante el acusado y enfrente al banco?
Sanık ayağa kalkıp kürsüye doğru dönebilir mi?
Mataré a todo aquel que levante la mano.
Elini kaldıranı öldürürüm.
Dale un minuto a este hombre para que levante su espíritu.
Azıcık dinlenmem için zaman var.
"Cuando se levante, sólo tosa... y traerán el agua para lavarse la cara".
Sabah kalktığında öksürmen yeter. Hemen yüzünü yıkamak için su getirirler.
Enterré la ropa y los zapatos y levante esta piedra al menos
giysilerini ve ayakkabılarını bu dikili taşın altına gömdüm.
Tenemos un muchacho muerto en nuestra bañera. ¿ y ustedes están preocupados por ver si echan un polvo usando los sitios de levante gay?
Küvetimizde ölü bir adam var ve siz oturmuş gay sitelerinden nasıl adam düşürürüm onu mu düşünüyorsunuz?
Sabes que estoy en lo cierto, ¿ y quieres que levante el pie del acelerador justo cuando ya le tengo? Y una mierda.
Haklı olduğumu biliyorsun ve onu yakalayınca da bırakmamı mı istiyorsun?
Levante la mano derecha y repita después de mí.
Sağ elinizi kaldırın ve dediklerimi tekrar edin.
Sólo levante su teléfono.
Sadece telefona cevap ver yeter.
Levante.
Gidelim.
Levante las manos, donde pueda verlas.
Ellerini görebileceğim bir yere koy.
Levante su mano derecha.
Sağ elinizi kaldırın.
Levante la mano derecha.
Sağ elinizi kaldırın.
El encantamiento solo permite que Thor lo levante.
Büyü, sadece Thor'un onu kullanmasına izin verir.
Y para más información, que levante la mano,
Ayrıca, soruya el kaldırın.
¿ Quieres que me levante y mire?
Kalkıp bakayım mı şimdi?
Haré que te llame cuando se levante.
- Uyandığında seni aramasını sağlarım.
Siéntese y levante los pies si puede.
Yapabilirseniz oturun ve ayaklarınızı uzatın.
Que todo el mundo se levante y se disperse.
Herkes kalkıp etrafa yayılsın bakalım.
Se le debió de caer del bolsillo, así que lo levanté.
Onu düşünürmüşsünüzdür diye düşündüm. Ve atım cebime.
Sí, y luego yo... levanté esa falda.
Evet, sonra ben eteğini kaldırdım.
Créeme, Harvey, no me levanté a las 5 a.m. por mi salud.
İnan bana Harvey, sabahın beşinde sağlığım için kalkmadım.
Te envío un mensaje cuando me levante.
- Kalktığım zaman sana mesaj atarım.
# Entre mártires y puros siempre estaré # # Levanté mi corazón # # Con la luz de la fe #
# Kalbim, ben adalet ve imanın ışığında durulandım... # #... ve kaybolduğum zamanlarda sabrım beni doğruluğa getirdi. #
No, me levanté a por algo de agua, y os vi desde la ventana.
Hayır, su içmek için uyandım, pencereden sizi gördüm.
Me levanté y miré por la ventana.
Kalktım ve pencereden dışarı baktım.
Sra. Peters, no hay necesidad de que levante la voz.
- Bayan Peters sesinizi yükseltmenize gerek yok.
Me levanté el trasero.
Popomu kaldırttım.
Me levanté y me acerqué a la ventana.
Kalkıp pencereye gittim.
Cuando me levanté, ya faltaban diez minutos.
Sonunda kalktığım zaman 10 dakikam kaldığını gördüm.
Yo he pasado por esto, pero siempre me levanté.
Ben de böyle durumlara düştüm ama her seferinde ayıldım.
- ¡ Nunca levanté la mano!
- O adama bir şey yapmadım ki!
Yo levanté esa tienda con mucho esfuerzo.
O dükkanı bin bir zorluklarla kurmuştum.
Luego me levanté y a practicar kung fu
Sonra kalkıp biraz pratik yaptım.
Me levanté a las 2 : 00 de la mañana para mirar las encuestas de la primera contienda del senado republicano en Utah.
Gece 2'de kalktım ve Cumhuriyetçi Senato'nun Utah'taki seçim anketinin sonuçlarını aldım.
Entonces me levanté, y todo regresó de repente...
Aah, uyandığımda..
Me levanté de un boleto de una vez debido a que la policía reconoció mi mole.
Bir seferinde cezadan kurtuldum çünkü polis benimden tanıdı.
Yo simplemente me levanté y salí en el medio de una entrevista.
Görüşmenin ortasında kalktım ve çıktım.
Sólo levante su pierna como hacen los perros.
Yengeç deneyin.
Levanté la cámara hacia mi cara e intentó mover su cabeza. Sus ojos me gritaban que no le fotografiase. Así que bajé la cámara y fui a otro sitio.
Makinemi yüzüme doğru kaldırdım ve bu asker kafasını kaldırmaya çalıştı fakat gözleri "Beni çekme" der gibi bağırıyordu bu yüzden kameramı aldım ve başka yere doğru gittim.
¡ Levante sus manos y baje aquí!
Ellerini kaldır ve bu tarafa gel!
Afortunadamente, me levanté temprano.
Neyseki erken kalktım.
Me levanté temprano, 5 : 00 am.
Erken kalktım. 5.00'te.
Me levanté de la silla.
Sandalyemden kalktım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]