Translate.vc / español → turco / Lía
Lía traducir turco
77 traducción paralela
El gris que se coge entre los dedos y se lía.
Kaliteli Eski Fransız Tütünü
¿ Por qué se lía una chica así con un tipo como Wheeler?
Wheeler gibi bir adamla birlikte olan bir kadın ne ister bilemiyorum.
Cuando una lía el petate, ¿ sabe una que se ha muerto?
Taşın üstüne yattığın zaman, ölmüş olduğunu bilir misin?
Vive aquí y se lía un poco con unos y con otros.
Burada kalıyor. Biraz onunla bununla düşüp kalkıyor.
Está casada pero se lía con el mejor amigo de su marido.
Evli ama kocasının en iyi dostuyla ilişkiye giriyor.
Lía todo.
Herşeyin dengesini bozdu.
Todas las tardes, después de volver del campo... se lía a deshacer y amontonar cosas.
Her akşam, tarladan döndükten sonra... bir şeyleri yıkıp yapmaya başladı.
Me lía para que me contradiga.
Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun.
Este Tomé lo lía todo.
Tome herşeyi yüzüne gözüne bulaştırıyor.
- Siddarth se lía con las modelos.
Siddarth modellerle mi birlikte.
Y si me lía para volver, quitadme la idea.
Her ne söyleyecekse, yanımda şahitler olmasını istiyorum.
Oye, Ally. No eres la primera que se lía con un casado.
Biliyorsun, Ally, evli bir erkekle ilişki yaşayan ilk kadın sen değilsin.
Lía el petate y lárgate.
Eşyanı topla ve buradan defol.
Arden Lía, manada Drago-Kasov.
Arden Lya, Drago-Kasov Pride.
Sí, sólo mira con quién se lía.
Tabi sadece kimle çıktığına bak yeter.
# Porque uno cuando se lía... le engaña la madrugada. #
# Çünkü içlerinden biri üzülse, şafak verir onu ele, #
Así que si la masajista es fea te la lía.
Eğer masajcı çirkinse berbat olmuşsun demektir.
Me recuerda un libro que me lía mi padre.
Eskiden babamın bana okuduğu bir kitabı hatırladım.
- Por favor, él se lía con todas.
- Lütfen, herkesle yaptı.
Él lo lía todo y yo me llevo...
Ortalığı berbat eden o ve siz beni suçluyorsunuz..
Bravo, Shakespeare. ¿ Por qué no te pones Ofelia Lía?
Ophelia Up'a ne dersin?
Lo recibí de Lía, su madre, antes de casarnos.
Nişanlandığımız zaman annesi Lieah'a vermiştim.
Se lía con una cualquiera,... se pasa de la raya,... y acaba aquí a la espera de que llamemos a la puerta.
Yaşlı bir fahişeyle ilşkiye girmiş. Karı da bunu köşeye sıkıştırmış. Sonuçta buraya düşmüş ve kapısını tıkırdatmamızı bekliyor.
La vida te lía.
Dünyada sorunlar çok fazla.
Siempre se lía con esos perdedores que no merecen ni 2 minutos de su tiempo y no son lo suficientemente buenos para ella.
Sürekli, iki dakikasını bile ayırmaya değmeyecek olan böyle ezikleri buluyor, ve hiç biri de ona uygun olmuyor.
Este lugar es para mi dama especial, Lía.
Burası özel sevgilim Lia'ya ayrıldı.
¡ Ay, Lía!
Lia! Lia!
A veces se lía.
Arada bir berbat ediyor işte.
Si un inmigrante la lía, ¿ todos los inmigrantes son culpables?
Bir göçmen yolunu kaybettiyse tüm göçmenler suçlu mu demektir?
De todo... eso que me lía y que... me cansa.
Ne olduysa Beni ne bağIıyorsa Ne geçiyorsa
Usted tenía un lío con la esposa de la víctima, así como también se lía con su secretaria de vez en cuando... llevando anillo de casado.
Kurbanın karısıyla ilişkiniz vardı arada bir sekreterle takılıyorsun ve yüzüğün var.
¿ Por qué será que aquí siempre se lía la gente a puñetazos?
Burada neden hep birileri yumruk yiyor gibi bir hal var?
Es tan divertido cómo la gente se lía en el set de una película.
Film setlerinde beraberliklerin başlaması hep eğlenceli gelmiştir bana.
O dice que no tiene dinero, se dan de hostias, se lía la de Dios y su mujer, definitivamente, lo hecha de su casa o se acerca al imbécil de su jefe, que vengo a ser yo, y le pide que pague.
Ya param yok deyip tutuklanacak, dayak yiyecek eve perperişan gidip karısı tarafından kapının önüne konacak ya da enayi patronuna dönüp, ki bu ben oluyorum ondan borcunu ödemesini isteyecek.
Gracias, Lía, pero es la ciudad del momento.
Teşekkürler.. şehirden sıkılmıştık değil mi?
En realidad, yo no conocía mucho a su hermana, pero Lía la quería mucho y ha insistido en que les entregara esto.
Kardeşinizi pek tanımazdım ama Lia onu çok severdi. Bunu size vermemi istedi.
¿ Lía?
Lia kim?
Perdone... pero a Lía le gustaría saber si Sara dejó alguna nota.
Üzgünüm, ama Lia, Sara'nın bir not bırakıp bırakmadığını bilmek istiyor.
El padre de Lía.
Lia'nın babası!
¿ Qué te he dicho de espiar, Lía?
İnsanlara gizlice yaklaşma demiştim sana!
- Soy Lía.
- Lia.
- Lía Blasco.
- Lia Blasco.
- Los monstruos no existen. ¡ Lía, basta!
- Canavar diye bir şey yok. Yeter!
- ¡ Lía, basta ya!
- Lia, yeter bu kadar!
- Lía.
- Lia.
Lía, por favor.
Lia, lütfen.
Lía.
Lia. Lia.
Una niña... Ha venido una niña. Lía.
Lia adında bir kız beni görmeye geldi.
Y después se lía.
Önce burnunu sokar, sonra da susar.
Así que la gemela mala se lía con el prometido de la gemela buena,
Kötü olan, iyi olanının nişanlısını çalıyor, tamam mı?
Lía.
Lia.