Translate.vc / español → turco / Modele
Modele traducir turco
227 traducción paralela
El Maestro Rembrandt nunca necesita modelos. Sí que los necesita.
Rembrandt gibi bir üstadın hiçbir zaman modele ihtiyacı olmaz beyler.
De este modelo, nos sobran muchos pedidos.
Bu modele çok sipariş var.
No es que sea un buen artista... pero tengo la ventaja de contar con un extraordinario modelo... que puede inspirarme parar pintar... con la cara y las formas de Pandora Reynolds... la diosa secreta que todos los hombres desean.
Ahım şahım bir ressam olduğumdan değil, olağanüstü bir modele sahip olma avantajına sahip olduğumdan diyorum. Ki bu bana Pandora Reynolds'ın yüzünü ve figürünü resmetmek için ilham verebilir ; Tüm erkeklerin yürekten arzuladığı Gizemli Tanrıça'yı.
No trate una obra de arte como a un coche que cambia por uno nuevo cada año.
Bir sanat eserine, otomobiline yaptığın gibi onu her yıl yeni bir modele çevirir gibi davranma.
Es una dibujo al pastel... y el modelo...
Pastel ile yapıldı... Modele gelince...
Los poetas. como los pintores, necesitamos modelos.
Şairlerin de modele ihtiyacı vardır!
- Sí, no estaba a mi alcance.
- Evet, modele verecek param yoktu.
Culminación de un conflicto sexual interno de origen habitualmente antiguo, basado en una constitución sexual caótica.
içsel cinsi çatışmanın zirvesinde olduğunu gösteriyor... genel olarak sabit... ve belirli kaotik cinsel modele dayanıyor.
- Sí. ¿ Y éste?
Şu modele ne dersin?
Tengo predilección por este modelo, Sr. Spock, algo que, por desgracia, no es capaz de apreciar.
Bu modele düşkünüm, Mr. Spock, tabi sen bunu takdir edemezsin.
Lo intentaré, pero solo es posible adaptarlo a un patrón mental.
Bunu deneyeceğim. Aynı anda birden fazla modele uyması mümkün değil.
Venga a ver el último modelo.
Gelin ve en son modele bakın.
Pero el ingeniero lo diseñó mal, con esas orejas puntiagudas y ese pelo raro, todo derecho como una regla.
Ama bunu mühendis iyi çizememiş, modele bak kulaklar böyle sivri. Saçlar bir acayip, dümdüz anladın mı?
Escucha, en realidad... Necesito una modelo. Me preguntaba si querrías hacerlo.
Aslına bakarsan benim de modele ihtiyacım vardı.
Necesito un modelo para la pintura.
Bir tablo için modele ihtiyacım var.
Cariño, deberías mirar este modelo.
Hayatım, şu modele bak.
Atento a la 7 6 y a Walt Whitman.
76 modele ve Walt Whitman'a bak.
Estoy orgulloso de este modelo. ¡ Un aplauso!
Bakın! Bu modele bayılıyorum.
Estoy conmovido. ¡ Miren qué modelo!
Duygulandım. Şu modele bakın!
¿ Qué le parece algo como un hombre... que le daría todo lo que posee?
Bir erkeğin kendisini her şeyiyle size feda edebileceği bir modele ne dersiniz?
Tan sólo decida el modelo, aquí tiene
Sadece modele karar verin. İşte.
En cualquier evaluación significativa de Lal, necesitaría un modelo con el que poder compararla.
Ve Lal'i anlamlı bir şekilde değerlendirmek için, kıyaslama yapacak bir modele ihtiyacınız olacak.
Tomen, por ejemplo, este modelo.
Örneğin şu modele bir bakalım.
El estudio que he realizado sugiere que en la luna Beta aumentará la temperatura, cambiarán las mareas y, en general, se producirá un efecto invernadero.
Yaptığım modele göre Beta, nihayetinde sıcaklık artışı, düzensiz gelgit dalgaları, ve genel olarak da küresel ısınma başlangıcını yaşayacak.
Hay modelos varones también.
Erkek modele de gerek oluyor.
No lo sé, todos tienen eso en común, excepto ésta...
Bilmiyorum. Hepsi modele uyuyor... Sienna dışında.
Un período de paradigmas o modelos distintos.
"farklı bir paradigma ya da modele ait bir döneme."
Cuando Dios quedaba satisfecho de su Creación Insuflaba vida al modelo de arcilla firmando con su Nombre.
Eğer tanrı yarattığını onaylasaydı Kendi ismini taşıyan kilden bir modele Hayat verirdi.
Cuando Dios quedaba satisfecho de su Creación insuflaba vida al modelo de arcilla firmando con su Nombre.
Eğer tanrı yarattığını onaylasaydı Kendi ismini taşıyan kilden bir modele hayat verirdi.
Cuando Dios quedó satisfecho de su Creación dio vida al modelo de arcilla firmando con su Nombre.
Eğer tanrı yarattığını onaylasaydı kendi ismini taşıyan | kilden bir modele hayat verirdi.
Cuando Dios aprobó su Creación dio vida al modelo de arcilla pintada... firmado con su Nombre.
Eğer tanrı yarattığını onaylasaydı Kendi ismini taşıyan kilden bir modele hayat verirdi.
Le hice un pequeño mono, para que la divierta y la bese, y él enloquece de celos.
Modele onu öpen ve okşayan bir maymun yaptım, böylece ressam kıskançlıktan hasta olsun diye.
¿ Prefiere que modele?
Nasıl volta atayım?
No podría mirar una revista y concentrarme.
Ben bir dergiye bakarken, bir modele kilitlenip kalamam.
Lo que necesitas, amigo, es subir de nivel.
Senin ihtiyacın olan bir üst modele geçmek.
SI tenemos suerte... en una semana tendremos un modelo que funcione.
Bir hafta içinde çalışabilir bir modele sahip olabiliriz.
¿ Necesitan todo tipo de modelos?
Gerçekten her boyda modele ihtiyacınız var mı?
Mira, encajas perfectamente en el esquema.
Bak dostum modele tam olarak uyuyorsun. 30'larındasın.
Se bueno si esta transferencia de pintura tiene solo una propiedad especial.
Lütfen bu boya kalıntısı özel bir modele ait olsun.
Se llama "CMRJ".
Bu modele "Abas" diyorum.
Me gusta llamar a este modelo, el Sr. Pacman.
Bu modele Ms. Pacman demek istiyorum.
Cansada de una vida aburrida la hace dejar su vieja actitud, entonces ella toma lo que tiene y empieza a construir la versión 2.0.
Bazı ayak takımı eski modele vurmaktan sıkıldı, böylelikle 2. versiyon olarak etrafa satmaya başladılar.
Es un artista que parece un modelo.
- Ne? Donny G bir sanatçı, ve bir süper modele benziyor.
Crearemos una fuente de salida, fragmentaremos el servidor, configuramos y el contexto holográfico aparece instantáneamente... Un código hipnotizador.
Fişi temel olarak alırsak, servera bağlayıp, hızlandırıp, bir kere modele bağlayıp, hologramın içindekiler... hipnotize eden bir kod...
Necesitas más Margaret Astor, y menos Marimacho Malaleche.
Biraz daha kibar bir modele ihtiyacın var. Daha az sürtük gibi duran bir şey. Hadi ama.
Fue una sobredimensión del modelo, la que resultó en una demanda limitada del consumidor lo que causó el fracaso.
Ancak söz konusu ticaret modelinin başarısı tartışılmaz.... aşırı yaygınlaşmasına karşın modele kısıtlı talep olmasıdır.
Cuando lo modelé en Bolonia, me dijo que le pusiera una espada en la mano.
Bolonya'da heykelinizi yaparken elinize kılıç yapmamı kendiniz istediniz.
Ésa es la máscara que yo modelé al principio.
Onu ben kendim yapmıştım. Sonra da boyadım.
Bueno, yo lo modelé a partir de glóbulos blancos.
Pekala, Beyaz kan hücrelerine bakarak modelledim.
Oh no, no la modelé. Rory salió así
- Hayır, o kendisi öyle oldu.
Pero, legalmente, estamos obligados a cumplir sus deseos.
Annenizin tabutunu üst modele çıkartmayı ben de isterdim... ama kanunen isteklerini yerine getirmek zorundayız.