Translate.vc / español → turco / Nafta
Nafta traducir turco
151 traducción paralela
¿ Cuánto hace... un camión de éstos con un tanque de nafta?
Söylesene bu bebekle ne kadar yapabilirsin? Ful depoyla?
No llegaremos. ¡ Hay poca nafta!
Yeterli benzin yok, gidemeyiz.
Discúlpeme, Madre, tenemos poca nafta. Está oscureciendo y el pueblo está todavía lejos...
Kusura bakmayın, yeterli benzinimiz yok ve gece oluyor ve en yakın köy buradan oldukça uzakta.
Kent trató de conseguir algo de nafta hoy.
Kent bugün biraz benzin almaya çalıştı.
Nunca viaja sin su ánfora de nafta.
- O Amphora'sız asla seyehat etmez.
Soy la marquesa de Plessis-Bellière, alguien particularmente interesada en nafta.
- Ben, Plessis Belliere'nin markiziyim - Birisi özel olarak naphtha ile ilgileniyor.
Y sin embargo le mostraré la nafta.
- Fakat ben, sana naphtha'yı göstereceğim.
En un mundo en donde el NAFTA puede invalidar a la Corte Suprema... El oro.
NAFTA'nın Anayasa Mahkemesi'ne hükmettiği bir dünyada, kuzenim Mashkov'un da söylediği gibi, "Tek sığınağımız bu."
O nafta Shrill, con el nuevo aditivo GLC-9424075, después de las 6 : 00 p. m., 9424047.
Ya da yeni katkı maddesi GLC-9424075 içeren Shrill benzini kullanın. Saat 18 : 00'dan sonra, 9424047.
Tomó una botella, la llenó con nafta y fósforo...
Coca-Cola şişesinin içine benzinli çorap doldurmuş... ve laboratuar'dan aşırdığı fosforla iyice sıkıştırmış.
Incluso estás haciendo del ENI una empresa de ciclo completo, que va del pozo de petróleo al surtidor de nafta.
ENI'yi tam kapasiteli bir girişim haline getirdin.
En efecto, la nafta cuesta menos. Los fertilizantes cuestan 20 % menos.
Bu günlerde petrol fiyatları düştü, gübre fiyatları yüzde 20 düştü.
No me diga que su democracia llega al punto de tener Ud. que comprar la nafta personalmente.
Kendi yakıtınızı almakla çok demokratik davranıyorsunuz!
Incluso, aunque su comprovinciano, Don Sturzo, diga que yo hago catedrales a los surtidores de nafta con dinero de mi hotel.
Don Sturzo'nuzun benzin pompalarından katedraller kurduğumu söylemesi umurumda bile değil.
Ahora vas a ir a ponerle nafta al Ford.
Sen dışarı fırla ve Ford'un deposunu doldur.
Con cada ataque de asfixia tuve que darle un pinchazo de nafta... en el último ataque tres pinchazos.
Her boğulma nöbetinde, ona bir doz neft vermek zorunda kaldım. Son nöbette ise üç doz.
Alberto Santos-Dumont, un jóven brasileño en Paris, logró una hazaña mayor... cuando le agregó a la canasta un motor a nafta de dos cilindros.
Paris'te yaşayan genç bir Brezilyalı Alberto Santos-Dumont dahiyane bir fikirle sepete iki silindirli benzinli bir motor takarak büyük bir atılım yaptı.
¿ Está todo empacado en el? Todo empacado y lleno de nafta.
Benzinle tam dolduruldu ve hazır.
Le debe haberle echado nafta encima y le prendió fuego, supongo.
Birisi benzin döküp ateşe vermiş, sanıyorum.
Todos los pakis deberían tener un ladrillo en sus ventanas Y mierda, y meo, y nafta.
Her Pakistanlı o tuğlalardan bir tane yiyecek ve bok ve pislik ve petrol de.
Serás puesto contra un autobús, cubierto en nafta, y te dispararán!
Petrole bulanmış bir şekilde bir otobüsün önüne dizilecek ve vurulacaksınız! - Harika.
Dile adiós al viejo chupa nafta, Russ!
Yaşlı benzin canavarına veda et Russ!
No es este el tanque de nafta?
Benzin deposu burada değil mi?
Planeo pagar un último tanque de nafta y lanzarme con mi auto a toda velocidad a la Presa Hoover.
Son bir depo benzin alıp Hoover Barajından uçuş yapmayı planlıyorum.
Cada vez que cargamos nafta hay que poner a cero el cuenta kilómetros porque no anda el indicador de combustible.
Arabayı her doldurduğumuzda saati kurmamız lazım çünkü benzin göstergesi bozuk.
- ¿ Recuerdan "Por un puñado de dólares"? - Muchachos, no tenemos nafta pero es un lugar increible. .
- "Bir Avuç Doları" hatırlıyor musunuz?
Necesitamos nafta.
Merhaba. Benzine ihtiyacımız var.
- Tienes que echarle nafta al auto?
- Arabanı yağlaman gerek?
¿ Es tu auto? ¿ Este chupa Nafta?
Bu benzin yiyen canavar senin mi?
Has estado aquí sentado todo el día, y ¿ cuántos coches han venido a echar nafta?
Bütün gün orada oturuyordun, benzin almaya gelen kaç araba gördün?
Señor, vamos a cargar nafta. ¿ No?
Efendim, izninizle biraz benzin almamız gerek.
- ¿ Tiene nafta?
Deposu dolu mu? Evet.
- ¿ Qué le hace la nafta a un motor diesel?
Bir dizel makineye benzin konulursa ne yapar?
Especialmente la parte en la que mami tuvo que pagar $ 300 por una nueva bomba de nafta.
Özellikle de annenin yeni yakıp pompası için 300 dolar verdiği kısım.
Estaba protestando contra el TLCAN.
NAFTA'yı protesto ediyordum.
TLCAN.
NAFTA.
Yo voy a buscar nafta.
Ben benzin bulayım.
El nos dará plata para nafta.
Bize benzin parası verecektir.
Nafta y podría chequear sus conexiones biopuerto.
Şey, Gas bio-port prizlerini kontrol edebilirsin.
pero una chica, es como nafta en una barbacoa.
Kızlarda ızgaraya benzin dökmek gibi.
No nafta, no gastos.
Benzin yok, sigorta yok.
NAFTA les dificulta las cosas aún más porque la frontera está desapareciendo.
Ve Serbest Gümrük Antlaşması işinizi daha da zorlaştırıyor.
Tome el bidón de nafta.
Gaz bidonunu al.
¿ Cinzia no tiene un primo que venda nafta?
Arabayı benzinle doldursa daha iyi olmaz mı?
Tenemos como para nafta y comida.
Benzin ve yiyeceğe yetecek kadar paramız var.
El tipo que me carga nafta.
Benzinimi dolduran eleman.
Me encanta el olor a nafta.
Dostum, benzin kokusunu seviyorum.
¿ Nafta?
- O nedir?
- La nafta.
- Ve naphtha!
Nos estamos quedando sin nafta.
Benzin bitti. Orada.
¿ Por qué no me ayudas?
- NAFTA'yı protesto ediyordum.