Translate.vc / español → turco / Niñ
Niñ traducir turco
136,308 traducción paralela
Es un elemento crucial y cualquier irregularidad... ¿ Es algo que echar en cara a Huntley?
Bu çok önemli bir madde ve herhangi bir usulsüzlük... varsa Huntley'nin yüzüne vurulmalı.
Era el teléfono de Timothy.
O Timothy'nin telefonuydu.
¿ Alguien ha tenido noticias del marido de Huntley?
Huntley'nin kocasından haber çıktı mı?
Ha ido a ver al marido de Huntley.
Huntley'nin kocasını görmeye gitti.
A partir de ahora, estamos investigando la acusación de Roz Huntley a Michael Farmer.
Şu andan itibaren, Roz Huntley'nin Michael Farmer'ı suçlamasıyla... ilgili davayı araştırıyoruz.
Procedente de la casa de Michael Farmer, también averiguamos que el ADN de la horquilla coincide con Baswinder Kaur y el ADN del colgante coincide con el de Leonie Collersdale.
Michael Farmer'in evinde bulundu, Aynı zamanda, saç tokasındaki DNA Baswinder Kaur'la uyuştu... ve Leonie Collersdale'nin DNA'sını taşıyan bir kolye bulduk.
El seguimiento de anticorrupción prueba que Michael Farmer fue a un hospital en las horas de la desaparición de Leonie Collersdale.
AC-12'nin takibi, Michael Farmer'ın Leonie Collersdale'in... kaybolduğu sırada yatılı hasta olarak hastanede olduğunu kanıtlıyor.
Pero es cosa de anticorrupción.
Ama bu AC-12'nin kararı.
- El informe de la autopsia de Tim Ifield.
- Tim Ifield'nin otopsi raporu.
Se ha encontrado un rastro de ADN ajeno en una parte del tronco de Collersdale.
Leonie Collersdale'nin ceset parçalarında yabancı DNA izi bulundu.
También está el asunto. de quién es la fuente de anticorrupción del caso contra mí.
Ayrıca AC-12'nin bana karşı açtığı... davanın kaynağının kim olduğu sorusu var.
Nunca estuve de acuerdo con la recomendación de anticorrupción de reemplazarte.
AC-12'nin sizi görevden alma önerisinden hiç memnun değildim.
¿ Y si fuera en contra de sus recomendaciones... si te restituyera...?
Eğer AC-12'nin önerilerine aykırı davransaydım... eğer seni eski görevine iade etseydim...?
Busco información de los datos de una prueba del piso de Tim Ifield.
Tim Ifield'nin dairesinden alınmış bir delilin alınış şekli ile ilgili araştırma yapıyorum. Delil no KRG-13.
Me gustaría saber si el Sr. Huntley vio alguna cosa, la noche en cuestión que nos pudiera ayudar en nuestra investigación.
Bay Huntley'nin, söz konusu gecede soruşturmamıza... yardımcı olabilecek bir şey görüp görmediğini bilmek istemiştim.
No había más avistamientos del vehículo de Nick Huntley - en la noche del asesinato de Tim.
Tim'in öldürülme gecesi için Nick Huntley'nin aracının başka görüntüsü yok.
Te lo volveré a preguntar. ¿ Por qué te hicieron preguntas sobre el asesinato de Timothy Ifield?
Sana tekrar soruyorum. Niye sana... Timothy Ifield'nin öldürülmesi ile ilgili sorular soruyorlar?
Con el debido respeto, señor, pero eso fue antes de que supiéramos que Nick Huntley estuvo en el vecindario aquella noche.
Saygısızlık etmek istemem, efendim, fakat o gece, Nick Huntley'nin o mahallede olduğunun bilinmemesinden önceydi.
Pero debe saber de qué va Anticorrupción.
Fakat AC-12'nin ne olduğunu bilmelisin.
Anticorrupción tiene la costumbre de usar el juego sucio.
AC-12'nin el altından taktik kullanma alışkanlığı var.
La prueba que Anticorrupción quiere llevarse de los forenses... La KRG - 13.
AC-12'nin adli tıptan almak istediği bu kanıt... 390 KRG-13.
Señor, el laboratorio ha analizado la muestra original KRG-13.
Efendim, laboratuvar, KRG-13'nin orijinal numunesini analiz etti.
El marido de la inspectora jefe fue liberado sin cargos por Anticorrupción.
DCI Huntley'nin eşi, AC-12 tarafından koşulsuz olarak serbest bırakıldı.
Una prueba forense registrada del examen del piso de Timothy Ifield del 23 de marzo.
23 Mart'ta Timothy'nin Ifield'in evinin incelemesinden elde edilen kanıtlar.
La imagen 22 es una foto de la escena del crimen hecha el 23 de marzo de la salpicadura de sangre detectada en el piso de Timothy Ifield.
Resim 22, 23 Mart günü Timothy Ifield'nin dairesinde çekilmiş bir suç mahalli fotoğrafı. Tespit edilen kan sıçramasını gösteriyor.
Y el ADN de Timothy Ifield se detectó en el cuerpo de Leonie Collersdale.
Ve Leonie Collersdale'nin cesedi üzerinde Timothy Ifield'nın DNA'sı tespit edildi..
Usted, agente Desford, cree que Kevin Gill hizo voluntariamente la declaración que Anticorrupción quería oír, pero me acusa de realizar esta misma observación, cuando todos sabemos que la grabación apoyará mi versión de la conversación.
DC Desford, siz Kevin Gill'in AC-12'nin duymak istediği ifadeyi yaptığına inandığınızı belirttiniz, Ama beni aynı gözlemi yapmakla suçladınız, Hepimiz zabıtların konuşmamın... versiyonunu destekleyeceğini kabul edeceksiniz.
El problema con Anticorrupción es es que nunca admiten cuando están equivocados.
AC-12'nin sorunu, yanlış yaptığınızda... itirafta bulunmamanız.
Y me pregunto lo lejos que pueden llegar en Anticorrupción para probar que tienen razón, incluso si están equivocados.
AC-12'nin yanıldığı zamanlarda, haklı olduklarını kanıtlamayı... ne kadar bir sürede becerdiklerini merak ediyorum?
Es una orden firmada por el Ayudante Jefe Hilton, recusando a Anticorrupción de investigarme a mí y a mi equipo y de los delitos antedichos.
Bu Müdür yardımcısı Hilton tarafından imzalanmış, AC-12'nin beni ve birimimi sorgulayamayacağını... belirten emir.
, mi suposición es que no sabemos ni la mitad de las actividades de Matthew Cottan y la auténtica razón por la que mantienes en secreto la grabación es porque daría munición a los críticos de Anticorrupción.
Matthew Cottan'ın faaliyetlerinin yarısını bilmiyoruz... Ve kayıtların geri kalanını gizli tutmanın gerçek nedeni... AC-12'nin eleştirilmesine malzeme verilecek olması.
Informaré al Jefe de Policia y al Jefe Constable de que Anticorrupción es más perjudicial para el Cuerpo de Policía que a los policías que decís que estáis investigando.
Emniyet Müdürüne, AC-12'nin, Teşkilata, soruşturma yapmak istediği... Polislerden daha çok zarar verdiğini rapor edeceğim.
El agresor del inspector Arnott.
Detektif Arnott'nin saldırganı.
Solo que estos restos no tienen ni por asomo la putrefacción de los de Leonie.
Ancak bu kalıntılar Leonie'nin parçalanma durumuna benzemiyor.
La coartada de Nick Huntley... ¿ la comprobó alguien?
Nick Huntley'nin mazereti - - bunu gerçekten kontrol eden biri var mı?
Sin embargo, no hay grabaciones de los asistentes al cóctel, por tanto no tenemos una corroboración independiente de dónde se encontraba Nick Huntley en aquellos momentos.
Bununla birlikte, içki odasına katılım kayıtları tutulmadı, bu nedenle Nick Huntley'nin orada olduğu... konusunda bağımsız bir onaylama bulunmuyor.
En la escena del crimen, dijiste ¿ que el grado de descomposición era diferente del resto de las partes del cuerpo de Leonie?
Suç mahallinde, çürüme derecesinin Leonie'nin... vücut bölümlerinin geri kalanından farklı olduğunu söylemedin mi?
Señor Lakewell, usted es el abogado de Nick Huntely, ¿ es correcto?
Bay Lakewell, Nick Huntley'nin avukatısınız, bu doğru mu?
Dijo que ya habían terminado.
AC-12'nin işi bitti dediniz.
No sé a dónde van los de Anticorrupción con esto, pero tenía que contároslo a ti y a Roz.
Bununla birlikte AC-12'nin ne istediğini bilmiyorum, fakat Roz ile sizin de bilmenizi istedim.
Pero dice que han recibido nuevas pruebas forenses que demuestran que los restos de Leonie fueron enterrados tras el arresto de Farmer.
Ancak şu anda, Michael Farmer tutuklandıktan sonra Leonie'nin kalıntılarının... gömüldüğünü gösteren yeni adli tıp kanıtlarının bulunduğunu söylüyor.
Según Gates, el cuerpo de Jackie se guardó en una cámara de frío, con restos de ADN incriminatorios.
Gates'e göre, Jackie'nin cesedi, suçlunun... DNA'sı ile soğuk depolarda tutuldu.
En aquel caso fueron los hombres involucrados en la muerte de Jackie.
O eski dava, Jackie Laverty'nin cinayetiyle ilgili olan adamlardı.
Y Tony Gates, el único testigo del homicidio de Jackie Laverty, me dijo que hombres con pasamontañas irrumpieron en la casa de Jackie y lo golpearon con un bate de beisbol.
Ve Jackie Laverty'nin cinayetinin tek tanığı olan Tony Gates, bana kar maskesi giyen erkeklerin Jackie'nin evine girip... onu bir beysbol sopasıyla dövdüklerini söylemişti.
La desaparición de Jackie, era un caso nuestro y aún no se ha resuelto.
Jackie'nin ortadan kaybolması, bizim davamızdı ve çözülmemiş olarak kaldı.
Los analistas forenses confirman que el segundo lote de las partes del cuerpo pertenecientes a Leonie Collersdale muestran deterioro por descongelación similar a lo que pensamos que se hizo también con el cuerpo de Jackie Laverty, y también que el papel de periódico que los envolvía eran de una fecha
Bağımsız adli bilim adamlarımız, Leonie Collersdale'nin.... ikinci vücut parçalarının, Jackie Laverty'nin vücuduna..... yapıldığına inandığımız donma-çözülme hasarına benzer şekilde dondurulduğunu tespit etti. Ayrıca gazetede vücut parçalarının sarıldığı gazete parçalarının,
Sabemos que el Sr. Huntley tiene el mismo abogado que tuvo Michael Farmer, y es posible que el Sr. Huntley conociera el anterior delito sexual de Michael Farmer, por su relación.
Bay Huntley'nin Michael Farmer ile ayni avukatı paylaştığını öğrendik, Ve Bay Huntley, Michael Farmer'ın daha önceki... cinsel suçlarından, bu ilişki sayesinde, haberdar.
Sería la desaparición de Jackie Laverty, señor.
Jackie Laverty'nin ortadan kaybolması efendim.
No eres débil, y sé que Rosie tampoco lo era.
Aciz değilsin sen. Rosie'nin de öyle olmadığı kesindi.
Su viejo amigo Sidney tenía un trabajo aquí :
Eski dostun Sidney'nin burada bir görevi vardı.
Las únicas otras tetas que he visto son las de mi hermano Tommy.
Gözümle gördüğüm diğer tek meme, kardeşim Tommy'nin.