Translate.vc / español → turco / Nobby
Nobby traducir turco
115 traducción paralela
Si buscan a Will... lo encontraran en la pensión Nobby's, en Gilchester... a 30 millas de aquí.
Eğer yaşlı Will'i bulmak istiyorsanız, porselen tamircisini bu gece Nobby'nin konaklama evinde arayın Şey, ne kadar uzakta orası?
Buenas noches, Nobby.
- İyi akşamlar, Nobby
No soy Nobby.
Nobby değilim.
- Nobby, ¿ qué ocurre?
- Nobby, hayrola?
- Nobby, Tooks y Cochran.
Nobby, Toots ve Cochrane.
- Nobby. Cuidado con la gotera, señor.
Murdoch'a göz kulak olacak birileri var mı?
Me cuidó Jack Jones desde que Nobby Curtis terminó de enseñarme...
Nobby Curtis, Bellamy işinde beni dolandırdığından beri...
Está totalmente loco, Nobby.
Dön bakalım evlat.
Hemos estado juntos desde que nos alistamos, señor.
İlk katıldığımızda hep beraberdik. Nobby ve ben.
¡ Eh, Nobby! Nobby. - Quiero mandar esta carta.
Nobby, bu mektubu göndermeme yardım et
Tu te encargas del correo.
Bu senin görevin değil mi, Nobby?
Se las compro a un tal Nobby Burton, que suele traerlas en una maleta.
Onları ortalıkta çantasıyla dolaşan Nobby Burton'dan kurtardım.
¡ Pero si es Nobby! ¡ Nobby!
Uyuşturucu mu?
¿ Quién es Nobby?
Uyuşturucu değil mi?
Nobby... Nobby es legendario.
Hayır baba, keşke gönderseler.
Adiós, amigo de Nobby. Adiós.
"Erotik Yemek Kitabı."
¡ Nobby es paciente mío!
Günün ilk müşterisi içeride.
Espera un segundo. Surinder, ¿ qué haces aquí? Intento encontrar a Nobby.
Tamam, ona numaramı ver ama adımı söyleme!
Ya lo tengo. Nobby, ¡ como médico tuyo te ordeno que pares!
Dr. Pilfrey, Paul hakkında istediğinizi düşünün, ama o eşini takip eden kıskanç ve... özgüvensiz bir eş değildir.
Para de tener sexo, Nobby, para ahora mismo.
Pilfrey! Pilfrey, seni öldüreceğim, yemin ederim!
Hay una presa, Nobby, hay una maldita presa. Paul, ¿ qué haces aquí? Intento impedir que tengáis sexo.
Pardon ama bu herif ameliyata girip hasta iyileştiriyor olmalıydı İtalyan restoranlarında... eşime yemek ısmalıyor değil!
¿ Te has tomado las pastillas, Nobby? ¿ Qué pastillas? La viagra, no te tomes la viagra.
Ducane Pharmaceuticals'a geçiş yapmamı konuşuyorduk, dreptomycil üzerinde çalışmak için.
Nobby, no tengas sexo. Y que se calme ya todo el mundo a pesar de la maldita presa. Paul, suelta esa amarra.
Ayrıca Paul, burada olay çıkarmak yerine... zahmet edip muayene çizelgesine baksaydın... bugün boş olduğumu görürdün!
Nobby está bien, Paul, o eso creemos.
- Ve onun babası.
Y conocías tan bien a Nobby.
Her bir kız için birer yumruk!
¿ Conoces a los amigos de Nobby?
Tabii.
¿ Qué les has dicho? Sólo que quería que nos reuniéramos todos y... hablásemos sobre Nobby.
Doktor Pilfrey'in mucize ilacı dreptomycil ABD'de yasaklanmış.
En muchos aspectos no conocía bien a Nobby, pero sí que le conocí de una manera muy... intensa.
Yan etkilerden şikayetçiydi, semptomlar gösteriyordu. Yan etkiler semptomlar mıydı?
Cuando Nobby me fue arrebatado estábamos de hecho en mitad de...
Ağrıyor, acıyor der. Surinder ikimiz de biliyoruz ki, çok azı gerçektir.
Así que... creo que deberíamos ir todos a algún lugar más íntimo y hablar sobre Nobby y brindar por su recuerdo.
Doktor den Haag beni de aradı. İlacı Almanya'da farelerde denemişler. Dakikalar içinde ölmüşler.
Bueno, está ese amigo de Nobby, Buster,
Nobby'nin bir arkadaşı, Buster,
Y ese colega de Clive con el ostentoso peluquín le dijo al amigo de Nobby...
Ve Clive'ın şu halısı olan dostu, Nobby'nin arkadaşına dedi ki...
Ya sabes, "Feliz nabby blah".
Bilirsin, "Felis nobby blah."
Nobby, creo que puede ayudar.
Nobby, sen yaparsın. - Yapar bence de.
Si el esta bien, ¿ Por qué Nobby ahora?
- Sen yap. - Nobby nerden çıktı?
debe estar quitando las ganas a Nobby.
Beni rahatsız ediyor. Nobby'i de ediyordur.
Hey, Cissy, ¿ crees que podría sustituir a Nobby para un corto en la hierba?
Hey, Cissy, uzamış otlar arasında Nobby'nin yerini alıp kısa bir iş becerebilir miyim?
- Buenos días, Nobby.
- Günaydın, Nobby.
Oh, por cierto, Nobby, si tienes la oportunidad, Me vendría bien otro de los habituales.
Aklıma gelmişken, Nobby fırsatın olursa, her zamankinden bir tane daha kullanabilirim.
¿ Dónde lo quieres, Nobby?
- Nereye bırakalım, Nobby?
- Voy, señor.
- Nobby. - Çok iyi efendim.
- Ah, Nobby.
- Ha Nobby.
¿ Que quién es Nobby?
Uyuşturucu gönderiyorlar!
Ahora ve ahí dentro llama a Estelle y te prometo que me ocuparé del informe de Nobby por ti.
Tamam, görüşürüz. Unutma, yemeği ben yapıyorum.
¿ Cómo está mi amigo Nobby? Él...
"Toffee Tanga" yaparken seni burada istemiyorum.
Lo que me gustaría hacer es reunir a algunos de sus amigos y ya sabes... hablar de lo que Nobby significaba para nosotros.
Başa çıkabileceğin tek kadın, bisiklet pompasıyla şişirdiğin kadın. Selam baba. Selam, Lucy.
Podríamos... podríamos juntar a todo el mundo en un pub y... hablar sobre Nobby.
Bay Proek, birkaç adım atar mısınız?
¡ Nobby ha muerto!
"Mağrur Muz" demek.
Nobby ha muerto esta tarde.
Surinder?
Nobby ha muerto de un ataque al corazón a las 15 : 15 de la tarde.
Daha yeni duydum.
No, no, no, no, parad, no... veréis, es que es mi aniversario de bodas y... mi mujer, mi mujer... no congeniaba mucho con Nobby, para ser sincero.
Esnek derken? İkinizle de çıkmaktan bahsediyor. Tabii!