English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Oficina

Oficina traducir turco

43,664 traducción paralela
Sí. La oficina central anunció que fue transferido allí.
Genel merkezden arayıp seni oraya transfer etmem söylendi.
Creo que debería ir a la oficina central.
- Genel merkeze gidip görüşmen gerekiyor.
Notifique a la oficina central primero.
Önce genel merkeze bildirin.
Volveré a la oficina.
- Artık gitmem lazım.
Es una orden de la oficina central.
Bunlar merkezden gelen emirler.
¡ Si no me crees, llama a la maldita oficina central!
Bana inanmıyorsan o lanet amirlerine sor!
Y no dudes en pasar por mi oficina si necesitas hablar alguna vez.
Konuşmak istersen istediğin zaman ofisime gelebilirsin.
Él prácticamente vive en su oficina.
- Neredeyse ofisinde yaşadığını biliyorsun.
Y mientras hablamos, tus amigos están en mi oficina.
Şu an sevimli arkadaşlarının ofisime girdiklerini bile biliyorum.
Tendrás a Draal, pero yo tengo un antramonstrum en mi oficina.
Sen bodrumunda Draal'ı tutarken ben ofisimde bir Antramonstrum tutuyorum.
Tu oficina postal es mejor que los ratones.
Sizin postaneniz bizim kurye fare Trollerimizden daha verimli.
Está en el Libro de Ga-huel, en mi oficina.
Ga-huel'in Kitabı'nda, ofisimde.
- ¡ A la oficina de Strickler!
- Çabuk, bizi Strickler'ın ofisine sok!
En la oficina me obligaron a unirme a la liga nocturna de boliche.
Ofisten bovling aksam ligine katilmami istiyorlar.
OFICINA COLONIAL JOHN CLAYTON
Sömürge Bakanlığı John Clayton
DEPARTAMENTO DE DEFENSA OFICINA CENTRAL SECCIÓN 9
SAVUNMA BÖLÜMÜ, MERKEZ BÖLÜM, BÖLÜM 9
TORRES HANKA - OFICINA CENTRAL DE HANKA ROBOTICS
HANKA ROBOTİK MERKEZ OFİSİ
Seguridad Hanka a oficina central.
Merkeze Hanka güvenliği.
Esa fue mi invitación a la Oficina Oval.
Oval Ofis'e davetim buydu.
Roger me consiguió un trabajo en su oficina en Ford Motor Company.
Roger, Ford şirketinde çalışırken ofisinde bana bir iş ayarlamıştı.
Hay una oficina de seguridad en el pasillo del restaurante.
Restoran'ın az ilerisinde bir güvenlik ofisi var.
Si trabajas en una oficina y te quedas dormido en tu escritorio, no pasa nada.
Ofiste çalışırken masada uyursanız bu pek sorun olmaz.
¿ Sacaste a Brody de la playa para entrar en la oficina del forense?
Mitch, bugün erken saatlerde Brody'i de alıp tıbbi inceleme ofisine girdin mi?
Entendemos que la oficina de guerra cerrará nuestro zoológico.
Anlıyoruz, Savunma Bakanlığı hayvanat bahçemizi kapatacak.
Queríamos su zoológico, pero la oficina se opuso.
Önce hayvanat bahçesini düşündük ama Savunma Bakanlığı'yla uğraşacaktık.
Soy el director de la Oficina de Trabajo.
Getto İşçi Bürosu başkanıyım.
Las paredes del gueto fueron construidas junto al edificio de la oficina.
Getto duvarları bizim İşçi Bürosu binamıza komşu.
Dr. Zabinski, bienvenido a la Oficina de Trabajo.
Dr. Zabinski, işçi ofisine hoş geldiniz.
¿ Quiere que vaya a la Oficina de Trabajo?
İlla işçi bürosuna mı gideyim?
Jim, supe que te darían un trabajo de oficina.
Jim, duyduğuma göre masa başı iş istiyormuşsun.
No puede ver así mi oficina.
Büromu bu hâlde görmemesi gerek.
Pensaba, que con cifras tan altas tal vez podría dejar las calles y trabajar en la oficina.
Düşünüyordum da, bu kadar yüksek satışlarla belki yer değiştirip masa başı işine geçmem iyi olur.
Creo que fui a la oficina.
Sanırım ofise döndüm.
Usted tiene que entender que el negocio de la administración del dinero se opera desde una pequeña oficina.
Para yönetimi işini anlamalısın Küçük bir ofisten çalışıyordu.
- Sí, la oficina está en un piso separado.
- Evet, ofis ayrı bir katta. - 17. kat.
Es por eso que tiene la oficina de Londres.
Bu yüzden Londra ofisi var.
Estoy solo en la oficina un par de días a la semana.
Haftada sadece birkaç gün ofisteyim.
¿ cómo se puede trabajar en la misma oficina que su padre durante 20 años y no sospechar nada.
Babanla aynı yerde nasıl çalışabilirsin 20 yıldır ve hiçbir şeyden şüphelenmeyin.
Uh, yo estaba en mi oficina y recibí una llamada telefónica.
Ah, ofisimdeydim Ve telefon aldım.
Frank, mi hermano, estaba en la oficina...
Frank, kardeşim, ofiste...
¿ Sabía por qué el FBI estaba en la oficina de Peter Madoff?
FBI'nın neden Peter Madoff'un ofisinde olduğunu biliyor muydunuz?
Cuando esas torres fueron golpeados, todo el mundo en toda la oficina entera se reunieron alrededor del televisor.
Bu kuleler vurulduğunda, Tüm ofisdeki herkes TV etrafında toplandı.
Asegúrate de que los libros muestren que la oficina de Londres está despejando los oficios para que nadie arriba, en la creación de mercado esté involucrado.
Kitapların gösterildiğinden emin olun Londra ofisinin esnaf temizlediğini Dolayısıyla piyasa yapımında üst kattaki hiç kimse işin içine girmez.
Es decir, yo tengo... a toda mi oficina aquí preguntándose qué está pasando.
Demek istediğim... Bütün ofisim burada Neler olup bittiğini merak ediyor.
Nunca tengo abogados en la oficina cuando estoy hablando a los reguladores por dos razones.
Ofiste hiç avukatım olmadı Iki nedenden dolayı düzenleyicilerle konuşurken.
Si necesita algo, estaré en mi oficina.
Herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa, ofisimde olacağım.
He oído que eres el que empujó esas existencias en esa oficina de mierda que tenían en el centro.
Hustled olan sensin Şehir merkezinde yaşadığınız o boktan bürodaki şu kuruşluk hisse senetleri.
Tengo que estar en la oficina a primera hora de la mañana.
Sabah ilk iş olarak ofisde olmalıyım.
- Voy a esa oficina diariamente.
- Her gün o lanet ofise gidiyorum.
Usted está apenas en la oficina.
Artık pek ofiste değilsin.
Estoy pensando en tomar el espacio de oficina en otro lugar.
Başka bir yere ofis açmayı düşünüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]