Translate.vc / español → turco / Oir
Oir traducir turco
2,170 traducción paralela
Ninguno de ellos estaba sorprendido o molesto por oir de la muerte de Eddie Green.
Hiç biri Eddie Green'in ölümünü duyduğuna şaşırıp üzülmedi.
Usted no tiene el tiempo para oir la lista entera.
Tüm listeyi dinlemeye zamanınız yoktur.
Bien dicho, Marshall. Necesitaba oir eso.
- iyi dedin, marshall, bunu duymaya ihtiyacım vardı.
Bueno, gracias Eriksen, necesitaba oir eso.
Sağol, eriksen, Bunu duymaya ihtiyacım vardı.
¿ Puedo oir algo de tú música?
Müziğini dinleme şansım var mı?
¿ Quiéres oir algo depresivo?
Depresif bir şeyler dinlemek ister misin?
No quieren oir su basura sobre sus carreras.
Çünkü kariyerinizi dinlemek istemiyorlar.
Quiero oir "Sexy Back" cuando suene mi celular
"Biri aradığında SexyBack çalmalı."
No quiero oir ni una palabra más
- Sakın sesini yükseltme.
- Si, tobo bien... sólo quería oir una voz conocida.
- Evet, her şey yolunda. Sadece tanıdık bir ses duymak istedim.
Si, podríamos oir otra.
Evet, bunu yapabiliriz.
No, no quiero oir tus excusas, Missy. Escucha...
Hayır, bahanelerini dinlemek istemiyorum Missy.
Oir que?
Ne duydum mu?
Si, quiero oir el ladrido de Schatzi
Evet, Schatzi'nin havlamasını duymak istiyorum.
Siento oir eso.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Acabo de oir un rumor, ¿ es cierto?
Bir söylenti duydum.
Estamos cansados de oir cuantas veces los cirujanos tenéis que arreglar nuestros desastres.
Sürekli gelip bizim pisliklerimizi temizlediğinizi söylemenizden sıkılıyoruz.
A veces llamo para oir su voz en el contestador.
Bazen sırf telesekreterdeki sesini dinlemek için arıyorum.
Que bueno oir esto
Bunu duymak güzel.
Siento oir que el hotel estaba mal.
Ne- - peki. Hayır- - Berbattı. Otelin kötü olduğunu duyduğuma üzüldüm...
- Es bueno oir su voz nuevamente.
Sesini yeniden duymak çok güzel.
No puedo esperar.. ... a oir su excusa.
Bahanelerini bekleyemeyiz.
Bueno, no porque lo hayas mencionado, pero me encantaría oir las grabaciones en CD de sus sesiones juntas.
Siz söyleyince aklıma geldi de, seanslarınızda kaydettiğiniz CD kayıtlarını dinlemek isterim.
Lo que sea que él necesite oir.
- Duymak istediğini.
No quiero oir objeciones.
İtirazları duymak istemiyorum.
Si quieres hablar, yo quiero oir soluciones.
Eğer konuşmak istiyorsan, çözümleri duymak istiyorum.
- Kevin va a estar muy feliz de oir eso.
Kevin bunu duyduğuna çok sevinecek.
¿ Quieres oir como me corté la mano?
Elimi nasıl kestim bilmek ister misin?
Me estas diciendo lo que quiero oir?
Bunu sadece ben duymak istediğim için mi söylüyorsun?
Oh, no te culpes. Deberías oir alguna de las cosas Que salen de mi boca cuando estoy cerca de él.
Onun yakınındayken bir de benim ağzımdan çıkanları duysan.
Deberías haber venido Entonces deberías haber respondido al teléfono o al menos haberlo encendido así podrías oir los 50 mensajes que te dejé
Ve sonra telefonuna cevap verebilir ya da en azından açıp bakarak sana bıraktığım elli mesajı dinleyebilirdin.
Hazel, puedo oir tu desesperación desde la otra habitación
Hazel, çaresizliğini öbür odadan duyabiliyorum.
y si tu estás con Ethan no voi a querer oir sobre vuestro primer beso o sobre salir con el, sabes?
Ve eğer sen Ethan'laysan ilk öpüşmeniz hakkında veya buluşmalarınız hakkında bir şey duymak istemiyorum.
Mi padre no querrá ni oir sobre eso.
Babamın bundan haberi olmamalı.
Madre tendría que oir esto.
Ama annem de bunları duymalı.
" Querida Tess, estamos tan contentos de oir tus notícias.
" Sevgili Tess, burada hepimiz duyduğumuz haberlere çok sevindik.
Oir que un hombre iba a ser colgado era difícilmente una causa de celebración.
Bir adamın asılmaya gidecek olmasını kutlamak zor geldi.
No quiero volver a oir hablar de Dylan o Ryan.
Dylan veya Ryan yüzünden yine kavga etmek istemiyorum.
Cuando os creí oir decir que vuestro marido estaba muerto mi corazón se alegro.
Kocanızın öldüğünü söylediğinizi sandığım an içten içe mutluluk duydum.
Escoges oir buena música, pero malos amigos...
Müzik konusunda çok zevklisin ama arkadaşların konusunda çok zevksizsin.
Pero si estás en la jungla, es sabio llamar... a cualquiera, que pueda oir nuestro llamado, averiguar dónde vivimos y venir a tocar la puerta, amigable o no.
Bir ormanda bağırmak akıllıca mı? Dostça veya değil ; herkes, her şey sesimizi duyabilir, nerede olduğumuzu öğrenip kapımıza dayanabilir.
, sabes lo que es aún más divertido que no lo vas a oir venir cuando te golpee
Esas eğlenceyi, ruhun duymandan bununla sana çarptığımda gör sen.
Y en medio de esta tormenta, puedo oir a lo lejos las voces ancestrales que profetizan guerra
Uzaklardan gelen bir ses yankılandı.
Dejenme que les diga, si me ayudan a encontrar a Penny la niña del show de televisión. me encantaría oir más de esos aliens mientras nos ponemos en camino.
Televizyon dizisindeki Penny'i, bulmama yardım ederseniz bu uzaylı fikri hakkında, daha fazlasını duymak isterim. Bakın ne diyeceğim? Tabii yolda giderken.
Ya saben, pueden ir a la carcel y oir a algún tipo decir, " ¿ Sabes qué, amigo?
Yani hapse girersin ve bir adamin soyle dedigini duyarsin :
Deberias oir, estoy dando los secretos.
Carl, buna bir bak, dili sikilmiş orospular hakkında konuşuyorum
Que él os pueda oir. Uno, dos...
Yüksek sesle söyleyin, böylece sizi duyabilir.
Al oir que Kabei se había desmayado, Yama tomó su bicicleta y vino enseguida.
Annemin bayıldığını duyunca, Yama hemen bisikletine binip gelmişti.
- Creeme Shawn, lo que creas haber visto cualquier cosa que hayas creido oir puedo ser explicado por causas naturales. Frank, por favor escuchame.
İnan bana Shawn, gördüğün herşeyi hayal de edebilirsin
No, pero éste es mi lugar, y tengo que venir aquí y oir esto
Bu..
Deja a mi madre fuera de esto. - No puedo y quiero oir lo que tiene que decir.
Anneme bakmalıyım