Translate.vc / español → turco / Orange
Orange traducir turco
655 traducción paralela
¿ A qué te referías con "orange"?
Hey, bitişte, ne demek istedi "Portakal" derken?
Orange " fue sólo algo que dije.
"Portakal" sadece sıradan bir kelime.
¡ No podemos permitir que Orange afecte el arribo de Su Alteza Cornelia!
Şu "Portakal" zımbırtısının, Prenses Cornelia'nın gelişini etkilemesine izin veremeyiz.
Entonces... ¿ Qué es "Orange"?
Peki "Portakal" ne?
Kewell? ! Orange!
Beni gerçekten öldürecek misin Kewell?
- En Orange, Nueva Jersey.
- Orange, New Jersey.
Me refiero a Su Majestad, William lll, William de Orange... quien vino desde Los Paises Bajos junto a la reina Mary... y ha gobernado Inglaterra por mas de dos meses.
Buraya iki veya daha fazla aydır İngiltere'yi yöneten Majesteleri Hollanda Kralı ve Kraliçe Mary'nin eşi... Kral III. William adına geldim.
El Ayuda del Príncipe de Orange.
Orange Prensi'nin temsilcisi.
Señor, en nombre de su Alteza, el Príncipe, tengo el honor de transmitirle el más profundo pésame de la casa de Orange.
Ekselansları Prens adına Orange Hanedanı'nın, yaşadığınız acıyı derinden paylaştığını iletmekten onur duyarım efendim.
¿ "Casa de Orange"? ¿ "Vandermeers originales"?
"Vandermeer Tabloları?"
Le vi darle una paliza a Faraday en Orange la pasada temporada.
Geçen sezonda Faraday'ı nasıl yendiğinizi izledim.
- Estoy aquí. Hola querida, ¿ cómo estás? - Apresúrate, ya han llegado los Orange.
- Acele et, Orange'lar çoktan geldi.
Te presento a la señora Orange.
- Sizi Bayan Orange ile tanıştırayım.
El señor Orange. ¿ Recuerda a Luciana?
Luciana'yı hatırlıyor musun?
Mira lo que te ha traído el señor Orange.
Bay Orange sana ne getirdi!
- ¿ Has saludado a la señora Orange?
- Bayan Orange'a merhaba dedin mi?
- Bien. - Da las gracias al señor Orange.
Bay Orange'a da teşekkür et.
Príncipe de Orange.
Prince of Orange.
Conozco a Freddy Orange, el primero en llegar a Buenos Aires.
Bir "Orange Freddy" hatırlıyorum. Buenos Aires'de birinci gelmişti.
Eso has dicho antes.
Prince of Orange için de aynı şeyi söylemiştin.
Marianne tenía unos ojos bellísimos. Les contó la historia del sobrino de Guillermo de Orange.
Aucassin ve Nicolette'in gözlerine sahip Marianne İngiltere kralı 3.
Tengo Ricard, whisky, ginebra, que puedes tomar con London Orange Dry,
Ricard var, viski cin var, portakal suyuyla karıştırabilirsin.
La Casa de Naranjo La Casa de Naranjo
Orange Hanedanı Orange Hanedanı
La Casa de Naranjo...
Orange Hanedanı...
Mientras la Reina llega a su palacio la idea de que la Casa de Orange ha regresado llena de alegría los corazones de los Holandeses.
Kraliçe Wilhelmina, sarayına vardığında... soylu Hollanda Kraliyeti'nin evine dönmüş olduğu gerçeği... Hollanda halkının kalbini, neşe ve sevinçle dolduruyor...
¿ Prefieres té orange pekoe o lapsang oolong?
Tomurcuk çay mı istersiniz, yoksa mayalı çay mı?
El voto en el condado de Orange parece ser muy alto con la asistencia de más del 50 % de los votantes registrados.
Orange bölgesinde oy vermenin oyların % 50'sinin şu ana değin kullanılmış olmasıyla son derecede yüksek olduğu anlaşılıyor.
... ventaja que se espera en San Diego y en el condado de Orange.
San Diego'da ve Orange bölgesinde beklenen...
¿ Quien quiere una Orange Whip?
Kim Portakal suyu ister?
¿ Orange Whip?
Portakal suyu?
Tres Orange Whips.
Üc portakal suyu.
Asi es como se hace en Orange County
Orange County'de böyle dövüşülür.
El cochinote de naranja paga.
The round orange moon pie with the white hat on... he'll pay for it.
He llenado mis pulmones con tanta nicotina que envenenaría toda la población del condado de Orange.
Ciğerlerimi, şehirdeki herkesi zehirlemeye yetecek kadar nikotinle doldurdum.
Se lo trajo de Vietnam. Por el veneno agent-orange que esparcieron por ahí.
Herhande Vietnam'da etrafa sıktıkları turuncu maddeden kapmış olmalı.
Agente Orange. No.
Agent Orange uyuşturucusu.
Todos Agentes Orange.
Hepsi Agent Orange yüzünden.
El Motel de azahar.
Orange Blossom Moteli.
- Del condado de Orange.
- Orange County.
Numéro deux, pato à I'orange.
İki numara, portakallı ördek.
Desde Orange, California, tenemos a Lucille.
Torrance, California'dan... Lucille ile birlikteyiz.
Avenida Orange Grove Norte, número 1425. ¿ A las 6 : 00?
1425 North Orange Grove Avenue. 6 : 00?
Chicas mueren en un terrible accidente sobre el Orange Bowl el día de Año Nuevo.
Kız, yılbaşı günü Orange Bowl stadı üzerinde zeplin kazasında ölür.
Tenía acusaciones aún pendientes en Orange County.
Orange Bölgesi'nde görüşülmeyi bekleyen suçlamalar vardı.
Nunca se creerá que lo hago en sus barbas entre platos, entre los entrantes y el canard à l'orange, entre el postre y el café.
Burnunun dibinde yaptığımı asla düşünmez. Yemek arasında... hors d'oeuvres ve the canard à l'orange arasında, tatlı ve kahve arasında.
¿ No es esta la calle Orange Grove 125?
125 Orange Grove Street değil mi?
- South Orange.
- Güney Orange.
Si sólo acabo con Orange...
Sadece "Portakal" ı safdışı edebilirsem...
- Encantado.
Bay Orange.
- En la calle Naranjal.
Orange Groove'nin ilerisinde.
Agente Orange.
Agent Orange.