English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Ow

Ow traducir turco

1,441 traducción paralela
¿ Qué es lo que le hacen?
Ohh! Ow! - Ona ne yapıyorsunuz?
Estoy segura de que "ay" significa que no, no me siento mejor para nada.
Hayır, "ow" daha iyi hissediyor, aslında, ben değilim anlamına eminim.
Ow... - Bueno, por qué no... - Gracias.
- Verin.
- La van a despedir.
- Korkmalısın. - Ow, bayan! Kovulacaksınız!
'Ow! Por qué está chupandome eso?
Neden emiyor ki?
'Por ahi Jeff compro mucho alcohol para que Sohpie este tan ebria que no le importe nada. 'Ow!
Belki de Jeff sürüyle içki almıştır ve Sophie de sarhoş olmuştur, karşı çıkamaz.
¡ Ow! ¡ Cabrones!
Pislikler!
¡ Ow! ¡ Mierda!
Lanet olsun!
Señor, por favor, no se resista.
Ow! - Efendim, lütfen direnmeyin.
¡ Cristo!
Ow! Tanrım!
¡ Ow!
Ahh!
Buena ésa.
Bu iyisiydi. Ow.
- Nena nada.
Ow!
¡ Ow!
Ayy!
- Ow!
- Off!
Me muero de hambre.
Çok acıktım. Ow.
Ow!
Ov!
¡ Ow, mi pierna!
Ah, bacağım!
¡ Oh!
Ow!
Eres un minúsculo muñequito! Ow! Hey!
Kukla adamcık olmuşsun!
No sabía que seguías comiéndote a la gente. - ¡ Ow!
İnsanları yediğini bilmiyordum.
Ow! vale, la azul no.
Tamam, mavi değil.
Ow. ¡ Ow! Mira, es una barba de verdad, ¡ ya te lo dije!
Bak, o sakal gerçek, sana söylemiştim!
uno tiene 15 años, Christopher Ow ens, tiene licencia de aprendiz.
İçlerinden biri 15 yaşında. Adı Christopher Owens. Öğrenci ehliyetini yeni almış.
Encontraron el arma en el auto de Chris Ow en, además de cartones de huevo, pintura en aerosol y una cámara de video.
Silah Chris Owens'ın arabasında bulundu. Birkaç karton yumurta, sprey boya ve bir dijital videoyla birlikte.
el Eileen. El dueño se llama Ow en Harrell.
Sahibinin adı Owen Harrell.
Ow en, si muere otro más por su silencio, tendrá problemas.
Owen, sessiz kaldığın için birileri ölecek olursa ilk senin başın yanacak.
Y Ow en, el dueño, vuelve a perder.
Adamlara piyango vurmuş. Tekne sahibi Owen gene kaybetti.
Sí, es fruta... ow
evet bir meyvedir. ah!
Llámame cuando... - Ow!
Kapatmalıyım.
¡ Ow! ¡ Cielos! ¡ Qué...
Tanrım, bu da ne?
- Ow! - Vamos aflojándote.
- Kaslarını biraz gevşetelim.
Ow. Está apretandola.
Çok fazla sıkıyor.
No tiene que estar perfecta. Ow!
Mükemmel olmasına gerek yok.
Ow! Ya deténte!
Kes şunu!
¿ Qué demonios crees que estás haciendo?
- Ow! Bun düşünüyorsun Cohen!
¡ Ow, por poco!
Tam zamanında!
Ow!
Ow!
Lo sé, lo sé.
- Ow! - Biliyorum, biliyor.
Recuerdas cuando jugabamos lucha y tu me apretabas y yo decia, "ow! Ow! Ow!"?
oyun oynarken kavga ettiğimiz zamanları biliyorsun, sen bileğimi tutardın ve ben aov, ov, ov yapardım, aslında bu hiç acıtmıyordu.
- Ow, ow, estás sobre mi pelo.
- Saçımı çekiyorsun
¡ Ow!
OO!
Ow, me aruñaste!
Ov, tırmaladın beni!
Ow!
Ovv!
¡ Rápido!
Ow!
Imbécil.
Ow. Aptal şey!
- ¡ Ow!
- Aaa!
Eso duele.
Ow, ow.
- El reloj del estudio se paro y... ¡ ow!
Stüdyodaki saat durmuş.
Ow. ¿ Estás bien?
İyi misin?
¡ Hey! ¡ Ow! Juegas duro.
Sert oynuyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]