Translate.vc / español → turco / Parte
Parte traducir turco
125,178 traducción paralela
A una parte de él aún debemos importarle.
Bir yanı hala umursuyor olmalı.
Una pequeña parte, seguro, pero no lo bastante para evitar que destruyera esa estación, matara a toda esa gente... y matara a Nyx.
İstasyonu patlatıp insanların ölmesini ve... Nyx'i öldürmesini engelleyemeyecek kadar küçük bir parçası.
Mejor vete a buscar ese tanque de oxígeno en la parte de atrás.
Arkadaki oksijen tüpünü alsan iyi olur.
Entonces una parte de ti sabe que lo que digo es cierto.
O zaman bir parçan söylediklerim doğru diyor.
Confía en mí, niña, esa es la parte fácil.
Güven bana evlat, o işin kolay kısmı.
Esto no es una realidad alternativa. Esto es solo... ninguna parte.
Bu alternatif bir gerçeklik değil burası hiçbir yer.
La Androide ha dicho que la mayor parte de su tecnología está dedicada a las comunicaciones, el entretenimiento y el postureo en las redes sociales.
Android çoğu teknolojik aletlerinin iletişim, eğlence ve sosyal medya tasarımına önem verdiğini söyledi.
Desde luego el archivo está aquí, en alguna parte.
Dosya kesinlikle buralarda bir yerde olmalı.
¿ Podemos pasar a la parte en la que salen de su escondite y nos brincan encima?
Saklandığın yerden çıkıp üzerimize çullanacağın kısmı atlayabilir miyiz?
Cuando caes en un sueño profundo aquí, el subconsciente se carga digitalmente a un centro de datos para evitar que la mente sea estimulada activamente, y para evitar atrofia mental durante largos periodos. Se vuelve a descargar como parte del proceso de revivir.
Derin uykuya daldığın zaman, benliğin, zihnini aktif tutmak ve hafıza kaybını önlemek için tasarlanmış veritabanına dijital olarak yüklenir uyanma sürecinde geri indirilir.
Te guste o no, eres parte de ese espectáculo.
Sev ya da sevme, sen de bu şovun bir parçasısın.
Como dije antes, una conexión es posible teoréticamente, pero esa función no era parte del diseño original de esta nave.
Daha önce başladığım gibi... bağlantı teorik olarak mümkün... ama bunun gibi bir fonksiyon... bu geminin orijinal dizaynının bir parçası değildi.
- Y te llevas tu parte.
- Ve payınızı alırsınız.
Supongo que no era parte del plan.
Onu almak planımızın bir parçası değildi.
¿ Crees que si hubiera sabido que parte del plan era que me capturaran, habría accedido?
Sence ele geçirilmenin planın bir parçası olduğunu bilseydim baştan planı onaylar mıydım?
¿ Y si la neurotoxina ha abierto de algún modo esa parte de mi cerebro?
Ya nörotoksin bir şekilde beynimin bir bölümündeki kilidi açtıysa.
Vamos. No voy a irme a ninguna parte.
Yapma, hiç bir yere gitmiyorum.
Es muy amable de tu parte, pero tuve mis dudas.
Çok naziksin, ama şüphelerim vardı.
La ropa es solo una pequeña parte de las infinitas posibilidades que tengo.
Ne giydiğim, bana açılan sonsuz olasılıklardan sadece biri.
No vas a ir a ninguna parte hasta que aceptes detener esta herejía.
Hiçbir yere gitmiyorsun,... bu sapkınlığı durdurmayı kabul edene kadar.
Meteré una bala en cualquier parte del cuerpo con que la toques.
Onun neresine dokunursan,... orana kurşun sıkacağım.
Ryder convocó al cónclave, y como la "parte agraviada," él será el anfitrión.
Ryder baronlar konseyini topladı ve "mağdur taraf" olarak ev sahipliği yapıyor.
Parte de mi trabajo aquí es asegurarme de que no eres un peligro
Benim buradaki görevlerimden birisi... senin tehlike arz etmediğine emin olmak.
Eso es muy estadounidense por tu parte, Victor.
Çok Amerikanca bir düşünce, Victor.
Fue amable de parte del chico del pollo darnos una llave maestra.
Tavuk çocuğun bize maymuncuk vermesi çok hoş bir hareketi tabii ki.
Ahora tenemos que parecer parte del paisaje.
Şimdilik sahnenin bir parçası gibi görünmemiz gerek.
No vamos a ninguna parte hasta que esa cosa esté muerta.
- O şey ölene kadar bir yere gitmiyoruz.
Todos entienden el asado. A todos les parece que esto es parte de sus vidas.
Barbeküyü herkes anlar, herkes barbekünün hayatının bir parçası olduğunu hisseder.
Sin importar a qué parte del mundo vayas sabes que tienes un hogar.
Dünyada nereye giderseniz gidin bir yuvanız olduğunu bilirsiniz.
Enseñarles a nuestros niños, a nuestros hijos, su historia y parte de nuestra cultura.
Çocuklarımız kendi geçmişlerini öğrenir ve kültürümüzün parçası olurlar.
Muchas cosas logísticas forman parte de un hangi exitoso.
Başarılı bir hangi'in parçası olan pek çok lojistik mesele vardır.
De la fuerza de las olas, y la brusquedad del mar a la calma así es como veo esta parte del hangi.
Dalgaların gücünden, azgın denizden sükûnete... Hangi'nin bu kısmını buna benzetiyorum.
Mi cliente me ha pedido decirles que Spartan-Ives podría pagar una pequeña multa pero que no habrá admisión de culpa de parte del señor Boyd y por supuesto, no habrá rescisión.
- İnanamıyorum. - Kendim öğrenmesem muhtemelen bana söyleyeceğin yoktu. Buna rağmen zamanımı nasıl harcadığımın en ince detaylarını paylaşmamı bekliyorsun.
Y las demandas civiles de Axelrod son parte importante del problema. ¿ A qué te refieres?
Sandicot ilçe borçlarını üstlenme nedeninizin halkın iyiliği olması gibi.
Omitiré la parte en la que digo : "¿ Quién es Foley?" o "¿ qué tiene que ver con esto?".
Tamam, Foley'nin kim olduğunu veya bununla ne ilgisi olduğunu sorma kısmını atlayacağım.
... ya sea que reconozca en mí una parte de él o ve en mí algo que puede serle útil.
Ya onlarda kendilerinden bir parça görüyorlardır ya da kullanabilecekleri bir şey görüyorlardır.
Una oportunidad de ver cada parte de la industria al lado de la mejor mente del sector.
Sektördeki en zeki kişinin yanında oturarak sektörün her kısmını gözlemleme şansı.
No sé si fue parte de tu plan, o un feliz accidente pero Axelrod arrasó la parte del estado donde estoy más bajo en las encuestas.
Bu senin planının bir parçası mıydı yoksa hoş bir tesadüf müydü bilmiyorum ama Axelrod eyaletin anketlerde en zayıf olduğum kısmını kırıp geçti.
Le he estado pagando clases particulares desde los 13 años a cambio de una parte de su cheque, cuando firme el contrato.
13 yaşından beri özel ders alması için para ödüyorum. Karşılığında çocuğun giriş ikramiyesine ortak olacağım.
- Lo que haces aquí solidarizándote con su dolor, forma parte de una tradición honorable.
Burada yaptığın şey, acılarına ortak olman her zaman saygı duyulan bir gelenektir.
Ella es parte de los fundamentos de Axe Capital y de los tuyos.
Axe Capital'ın temeli sayılır o. Senin de.
El viejo carro de acciones fue transferido al constructor del casino, Donald Thayer de parte de Bobby Axelrod.
Bir klasik araba. Bobby Axelrod'dan kumarhaneci Donald Thayer'a devredilmiş.
Pero esa no es la parte importante.
İşin tatsız yanı bu değil ama.
Me golpeaban en cualquier parte que pudiera ocultarse.
Gömleğimin altında kala. her yerim morarmıştı.
Parte de nuestro trabajo es investigar con el personal de la empresa y encontrar a un aliado.
İşimizin bir parçası da şirketin çalışanlarını araştırmak ve şüphelerimizi anlayan bir ortak bulmak.
Y ahora eres parte de ella, ¿ verdad?
Ve sen şimdi onun bir parçasısın değil mi?
¡ Podría estar en cualquier parte!
Herhangi bir yerde olabilir!
- Es parte de la costumbre.
- Geleneklerinin bir parçası.
Todo es parte de un gran plan... uno que ha estado tomando lugar antes de que caminaran los muertos.
Hepsi büyük planın bir parçası... ölüler uyanmadan önceki büyük planın.
- Nastya, ahora eres parte de nuestra familia... y quiero que tengas algo.
Nastya, artık sen bizim ailemizin bir parçasısın ve ben sana birşey vermek istiyorum.
De parte del chef es un Château d'Yquem de 1975.
Var.