English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Pat

Pat traducir turco

5,191 traducción paralela
¿ Qué es todo este alboroto?
Bu gürültü patırtı da ne?
Hola, Pat.
Selam, Pat.
Por supuesto, Pat y yo siempre creimos que tú e Issie serían los primeros.
Pet ve ben her zaman önce sen ve Issie'nin yapacağınızı düşünürdük.
Pat dice que tengo una patológica obsesión con el aire caliente.
Pat, sıcak havaya hastalıklı bir takıntım olduğunu söylüyor.
No podría soportarlo si Pat y Ellie lo encontraran.
Ellie ve Pat'in onu görmelerine dayanamam.
Si Pat y Ellie descubren todo esto, las va a destruir.
Pat ve Elie bu konuyu öğrenirlerse, yıkılırlar.
¿ Pat?
Pat?
Pat, soy yo.
Pat, benim.
Pat.
Pat.
La manzana no cae lejos del árbol.
Tıpatıp aynısınız.
Soy Pat Harvey.
Ben Pet Harvey.
Porque lo dejo todo así de rápido, tío.
Gauloise'i pat diye bırakabilirim çünkü.
En la cara.
Pat! Surata.
Vaya, vaya, Sra. Shay.
Güm pat pat, Bayan Shay.
Sr. Presidente. Perdone que sea franco.
Pat diye konuya gireceğim için bağışlayın.
Aunque a veces los he deseado por su risa... y el golpeteo de sus pequeños pies.
Her ne kadar burada çocuk kahkahası istiyor olsam bile... Ayrıca o küçük ayaklarının çıkarttığı patırtıları.
- ¿ Qué es este alboroto?
- Bu gürültü patırtı da ne?
Y deberías haberlo visto, a esta figura de desfile... con su danés fracturado.
Çat pat Dancasıyla konuşmasını görmeniz lâzımdı.
Cayendo como moscas. ¿ Por qué todos esos jóvenes corrieron hacia la muerte?
Patır patır ölmek? O kadar genç adam niye ölüme koşarak gidiyor?
¿ Y luego le pegarás?
- Ondan sonra pat her şey tamam mı?
El alboroto que causó nunca ha disminuido.
Yarattığı gürültü patırtı ise hiç dinmedi. Neden ki?
Cuando se trata de las instrucciones genéticas para la mayoría de las funciones básicas de la vida... digamos, metabolizar azúcares... nosotros y otras especies somos casi idénticos.
Şeker sindirmek gibi yaşamın en temel işlevleri için gereken genetik talimatlara gelecek olursak bizler diğer türlerle neredeyse tıpatıp benzeriz.
Que vamos a rápidamente y no tan tranquilamente desmontarlo para él
Biz de hızla ve biraz gürültü patırtıyla bunu elinden alacağız.
Piensa a quién dejas entrar, Pat, este lugar se ha venido abajo.
Kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat et Pat.
Es una coincidencia, que se parezca a ti.
Ama tesadüfe bak ki tıpatıp sana benziyordu.
No quiero colarme en su fiesta.
Davetine pat diye katılmak istemem.
Sí, pero algunos colegas prefieren Pawtucket Pat.
Evet ama bazıları Pawtucket Pat'i tercih eder.
Pat Riley acaba de entrar en este tugurio, joder.
Pat Riley gibi olmuşsun.
Ahora nos vemos iguales. Ahora ella no sabrá quién es quién.
Artık tıpatıp aynı olduk.
Pat y yo hablamos acerca de presentar una demanda.
Pat ile dava açmak hakkında konuştuk.
Cuatro veces culpable y traté de ver lo que estaba diciendo Pat.
4 kez suçlu bulundum ve ben, Pat ne diyecek diye bakıyordum.
Ya, ¿ pero has recibido un e-mail así de Ia nada?
Pat diye mi? - Gibi.
Somos exactamente lo mismo. Exactamente.
Biz aslında tıpatıp aynıyız.
- Si oye alboroto, llama al 999.
Bir patırtı falan duyarsan, doğrudan acili ara.
Justo cuando creo que ya ha pillado el mensaje, allí está otra vez.
Tam diyorum bu sefer aldı mesajı, pat yine çıkıyor.
No quiero problemas y sobre todo no quiero jaleos de noche.
Özellikle, bu gece gürültü patırtı yapmamalıyız.
He tratado de darle a Pokey una réplica perfecta de su hábitat natural.
Pokey'e doğal yaşam alanının tıpatıp benzerini vermeye çalıştım.
Es como si se hubiera hecho una copia al carbón.
Sanki tıpatıp aynısı yapılmış gibi.
Además, toda esta disposición de aquí si la miras desde arriba se asemeja exactamente a un mapa de Dota.
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor.
Sí, no quiero presionarlos... pero las instalaciones del I.N.S. son las mejores del mundo.
Evet, bunu size pat diye söylemeyi istemiyordum ama N.I.H. tesisleri... -... dünyanın en iyisidir.
Oye, Pat. ¿ Vienes?
Hey, Pat. Geliyor musun?
Buena oportunidad, Pat. ¿ Puedes verlo?
İşte gerçek fırsat Pat. Görmüyor musun?
Mi pastún es muy limitado, pero esto es un libro de contabilidad.
Çat pat Afgancam var ama bu kesinlikle hesap defteri.
¿ Tenéis algún plan o vamos a ir por libre?
Plan var mı yoksa pat küt girecek miyiz?
El dueño de la casa oyó entrar a la víctima, fue a esconderse en el sótano.
Görünüşe göre oyununda seviye atlamış. Ev sahibi kurbanın içeri girdiğini duymuş ve saklanmak için bodruma inmiş ve... pat.
Nadie ira al establecimiento hasta que este altercado haya terminado.
Bu patırdı sona ermeden kimse bu mülke girmeyecek.
¿ Eso es de Pat Benatar? No exactamente.
Carmen ile konuşma zamanımız geldi. Pat Banatar mı o? Pek sayılmaz.
Juegos violentos.
Gürültü patırtı ondandır diyordum.
Soy Pat Harvy.
Ben Pet Harvey.
Están cayendo como moscas.
Hepsi patır patır ölüyor.
¿ El comisario Pat?
Şerif Pat mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]