Translate.vc / español → turco / Pensè
Pensè traducir turco
30 traducción paralela
Siempre pensè que debía darle algo a mi primer norteamericano algo que me gustara mucho.
İlk gördüğüm Amerikalıya... en sevdiğim şeyi vermem gerektiğini düşünmüştüm.
Quizás debí habèrtelo dicho la primera noche, pero pensè : " Sam es soldado.
Belki sana o ilk gece söylemeliydim ama kendi kendime...
Pensè que sería mejor pasar y ver cómo estabas.
- Nasıl olduğuna bir bakayım dedim.
- Padre, yo pensè...
- Baba, bence...
Esta gente es más inteligente de lo que pensè.
Bu adamlar sandığımdan zeki.
Yo no le dì sentido pensè que estaba delirando.
Bana bir şey ifade etmedi. Düşündüm, o sayıklıyor diye düşündüm.
Oh, no... yo no pensè...
Hayır! Ben zaten...
Nunca pensè que lo haríamos. Yo, tampoco.
- Asla başarabileceğimizi düşünmemiştim.
No pensè que se presentaría.
Buraya geleceğini sanmıyordum.
Yo siempre pensè que eran bolas de gas ardiendo a años luz de aquí.
Ben de onların milyonlarca kilometre uzakta yanan gaz topları olduğunu sanıyordum.
Pensè que querrías comer algo mientras trabajas.
Çalışırken atıştırmalık bir şeyler istersin diye düşündüm.
Pensè que a Ios pasajeros siempre Ies servían un buen almuerzo.
Yolculara her zaman güzel bir yemek servis edildiğini sanırdım.
Pensè en cosas muy tristes, como en las películas.
Filmlerdeki gibi aklıma gelen en üzücü şeyleri düşündüm.
Pensè que te habías suicidado.
İntihar ettiğini sanıyordum.
Y recuerdo que pensè, aun siendo un crío :
Küçük bir çocuk olmama rağmen şöyle düşündüm :
Pensè que la idea era ir juntos a Washington, no que termináramos.
Fikrinin ayrılmak değil de beraber Washington'a gitmek olduğunu düşünmüştüm.
Pensè que cuando ganáramos, Las luces del escenario van a darme aún más brillo.
baloyu kazandığımızda, sahne ışıklarının onları gerçekten göstereceğini sanıyorum.
Pensè que lo hice, pero no lo hice.
Verdiğimi sandım, ama vermedim.
Pensè en dejarlo desde mucho antes de que ella creciera.
Anlamadan çok önce vazgeçmeyi düşünmüştüm.
Pensè que la cebolla estaba muy bien picada.
Bence soğanlar çok iyi doğranmıştı.
Yo pensè en tì. Sè lo que significa.
Bence konu sendin Bunun ne anlama geldiğini biliyorum.
Pensè que no necesitábamos toda esa mierderìa.
Bütün o saçmalıklara gerek olmadığını düşündüm.
- Pensamos que éramos ombres muertos. - Pensè que nos matarían.
sansimiz olmadigini, bizi öldüreceklerini sanmistik.
"Asi que pensè, " ese es el tipo de organización en la que quiero estar involucrado "
"Ben de bunları duyunca içinde bulunmak istediğim organizasyon işte budur!" demiştim.
Estamos esperando un arrière-pensè... -... para esta persecución.
- Bu işkence için farklı bir öneri arıyoruz.
Pensè que ya no querrías hablar mas de eso.
Artık konuşmak istemiyorsun diye düşünmüştüm.
Pensè que ellos debían haber ganado.
Ama harika olduklarını düşündüm.
Hola, Liz, pensè que tu deberías...
Bence kazanmaları gerekirdi.
Pensè que èl no encontraría una nueva pareja... y ahora todo ha dado un giro maravilloso.
- Ama şimdi her şey mükemmel!