English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Párking

Párking traducir turco

618 traducción paralela
Vaya, vaya. Un párking de barcos.
Gemiler için bir park yeri!
Quiere tirar la iglesia y construir un parking en su lugar.
Kiliseyi yıkıp yerine otopark yapmak istiyor.
Se lo estaba buscando, pero la próxima vez, pégale en el parking.
Bence bunu hak etmişti ama bir dahaki sefere kavganı dışarıda yapar mısın lütfen?
Parking, programas, anuncios, banderines y gestión de vestuarios.
Otopark, programlar, reklamlar, flamalar ve paralı tuvaletler.
Carson le gritó mucho al chico del parking del hotel.
Otelin parkıyla ilgilenen kişiyi Carson, maden ocağına koyduracakmış.
Cuéntale a Harlod el chico malo del parking que he traido a su ave de vuelta.
Harold'e söyle, park yerindeki kötü adam kuşunu geri getirdi.
Y también tenemos un cómodo parking.
Aynı zamanda parkı da var.
PARKING NCP
NCP ARABA PARKI
Más médicos esperan en la primera planta del parking.
İlk garaj katında daha fazla doktor bulabilirsiniz.
parking TERCERA PLANTA
ÜÇÜNCÜ KAT PARK YERİ
Escucha gira la esquina, estaciona en ese parking.
Köşeyi dönünce park yeri var.
Parking B-1. Señor Bauchard, preguntan por usted abajo.
Alt kattan isteniyorsunuz.
Ginny, deja el coche en el parking.
Ginny, arabanı parka çek tamam mı?
En lugar de la choza de Le Glaude... un gran parking...
Glaude'un kulübesi otopark olacak.
Los de huellas revisarán el coche robado en un parking de Santa Mónica.
Parmak izi ekibimiz, arabayı inceliyor. Araba, Santa Monica'da bir otoparktan çalınmış.
Elegir un lugar apartado como... el aeropuerto Parking C, tercer piso.
Şöyle ıssız bir yerler bul... havalimanı otoparkı C bölümü, üçüncü kat olur mesela.
Ese amigo de usted está ahí afuera en el parking.
Arkadaşın otoparkta.
- Parking Lot. ¿ Lo captas?
- Otopark. Çaktın mı? Biraz...
- En el parking.
- Park yerinde.
Oye, esto no es un "parking", ¿ sabes?
- Burası park alanı değil.
Robo de vehículo. Roger Lattimore reportó este vehículo robado... esta mañana del parking del hotel Flamingo.
Roger Lattimore, Royal Flamingo otoparkından bu otomobilin çalındığını bildirmişti.
'" Parqueo seguro'"
'" Security Parking'"
Ella se metió en el parking.
Otoparka çekmişti.
Talan junglas para criar hamburguesas, convierten el mundo en un parking.
Hamburger yapabilmek için, ormanları yok ediyorlar, tüm dünyayı otopark haline getiriyorlar.
Me metí en un parking Y olvidé dónde aparqué.
Otoparka par etmiştim ve nereye park ettiğimi unuttum.
¿ Le validar esto para mí, señor? Mi parking ticket?
Benim için bunu doğrular mısınız, efendim?
¿ Antes eras valet parking?
Hiç otoparkta çalıştın mı?
¿ Podría el dueño del coche con matrícula 1AG401 retirar su vehículo del parking? Su coche es viejo y está sucio.
1 AG401 numaralı araç sahibi lütfen aracınızı otoparktan çekin.
No sigo a los clientes hasta el parking.
Müşterileri otoparka kadar takip etmem. Tamam mı?
PARKING para REGISTRO DE HUÉSPEDES
MİSAFİR KAYIT PARK YERİ
Pueden utilizar el parking, los padres no se oponen.
Bu park yerini kullanabilirsiniz, ebeveynler karşı çıkmazlar.
! Y se fue! Al parking!
Dışarı, ağaçlı yola çıktı!
Sigue en el parking.
Uzatma devreleri otoparkta.
Cuatro dólares por una hora de parking es un robo.
Otoparkın ilk saati için 4 Dolar bir suçtur.
Las patatas, el parking... los ingredientes de la pizza.
Patatesler, parketmek... pizza üzerindeki şeyler.
Nunca había visto a un profesor correr hacia el parking con mayor rapidez y entusiasmo que sus alumnos.
Park yerine öğrencilerinden önce ve daha büyük bir hevesle fırlayıp koşan bir öğretmeni hiç görmemiştim.
Nos vemos en el parking del Radisson en 30 minutos y acabamos con esto.
Parayla birlikte Dayton Radisson Park alanının üst katına gelmeni istiyorum. 30 dakika sonra.
Siguió a Huey en un parking.
Park alanında Huey ile karşılaştık.
"Cambista... "... convertiré esta guarida terrenal en un parking. "
"Bankacı burayı bir park alanına çevireceğim"
Y quedó un parking?
Bir park alanı mı?
Este pueblo en realidad no necesita un parking, pero es mas cosmopolita.
Bu şehrin aslında park alanına ihtiyacı yok ama karışık bir yer.
- Como el espacio para parking ángel.
Yani park yeri meleği gibi.
- Aparco en el parking de residentes.
- Hekimlerin yerine park ederim.
Ellos estan persiguiendo a mi Maris, por unas tontas multas de parking.
Aptalca park cezaları yüzünden polis Maris'ime eziyet ediyor.
Toma tu pase de parking.
İşte otopark biletin.
Aquel parking...
Şu park alanı...
- ¿ Está en la calle? - No, en el parking.
Hayır, otoparkta.
Lo tenemos que dejar en el parking 35 entre 5, van 7!
Otoparkta bırakmalıyız. Otuz beşte beş yedi kere var.
No hables con el encargado del parking.
Otopark görevlisine gitme.
¡ No es una zona de parking!
Burası park yeri değil!
¡ Esta no es zona de parking!
Burası park yeri değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]