Translate.vc / español → turco / Pública
Pública traducir turco
5,491 traducción paralela
Hiciste una acusación pública muy seria.
İnsanların içinde çok ciddi bir iddiada bulundun.
La opinión pública está en mi contra y debo ir a la corte la semana que viene.
Kamuoyu bana karşı ve önümüzdeki hafta ilk duruşmaya çıkıyorum.
Pero imagine la reacción pública si un detective de alto rango, fuera el asesino de niñas.
Ama yüksek itibarlı bir dedektifin genç çocukların katili olduğunu öğrendiklerinde halkın tepkisini düşünebiliyor musun?
Él ha replanteado una posición muy pública, así que tiene bastante que perder :
Kamuda iyi bir pozisyonu olan,... kaybedeceği şeyleri olan birisi.
Te abrazaría pero hueles como una biblioteca pública.
Sana sarılırdım ama halk kütüphanesi gibi kokuyorsun.
Lo que dices es correcto pero esa información, de hacerse pública solo llevará la guerra a Scipio, y los bancos caerán.
Söylediklerin doğru, ama eğer bu bilgileri kamuya açıklarsan, Scipio'ya bankayı yıkacak bir savaş getirmiş olursun. Böyle olmasını kimse istemez.
Si esto se conoce, la confianza pública en la guerra los Jedi y la República, desaparecería.
Eğer bu öğrenilirse, halkın, savaşa, Jedi'lara ve Cumhuriyete olan inancı yok olur.
No lo sé, Tori, toda esta cosa pública...
Bilmiyorum Tori. Kimliğimi açıklama konusu...
La evidencia que GreenWar logró hacer pública y difundir en todo el planeta permitió el desmantelamiento de la Confederación y la condena de sus principales ejecutivos por crímenes de guerra.
Soykırımın kanıtlarının yeşil savaş tarafından toplanması ve Dünyaya duyurulması konfederasyonun sonu oldu. Üst Düzey yöneticiler işledikleri savaş suçu nedeni ile hüküm giydiler.
Sin desnudez pública.
- Ortalıkta çıplak dolaşmak yok.
Pues durante su testimonio Parrish amenazó con matarle en audiencia pública.
Halka açık dava esnasında Parrish adamı öldürmekle tehdit etmiş.
Otra humillación pública que soportar para el hombre que amo, una prueba más de que es un cornudo y su mujer una libertina.
Sevdiğim adamdan başka bir aşağılama daha, karısını aldattığına dair başka kanıtlar da var ve karısı da bir ahlaksız derler.
No es de materia pública.
Yayınlanmaya yönelik bir şey değildi.
Ya te lo dije, el sistema de educación pública está estropeado en esta ciudad.
Sana söylemiştim, kamu okul sistemi bu kasabada kırıldı.
Carla Concannon y yo pasamos una tarde jugueteando en la piscina pública.
Öğleden sonra Carla Concannon'la birlikte umumi havuzda cilveleşiyorduk.
La Radio Pública de Pawnee recibe un patrocinio adicional de la Fundación Edgar C. y Janis R. Lumway y de la Fundación de Fundaciones Richard y Lois Wallenberg dedicada a la idea de que todos los seres humanos merecen la oportunidad de conocer las fundaciones.
Pawnee Halk Radyosu için ek destekler Edgar C. ve Janis R. Lumway Vakfından ve Richard ve Lois Wallenberg Vakfı vakfından geliyor... Düşünceye adanmış tüm insanların bu vakıfları duyması için bir şans.
¡ Es profesor en una universidad pública y gerontólogo! Claro que lo sé.
- Devlet üniversitesinde ihtiyarlık sorunları uzmanı.
- Me he enterado de la aflicción de las pobres almas cuyas vidas han quedado arruinadas cuando vos cercasteis tierra pública para hacer vuestros ladrillos.
- Tuğlalarınızı yapmak için ortak araziyi kapattığınızda hayatları mahvolan zavallıların sıkıntılarını duydum.
Hackeé una señal WiFi pública, acoplando multitud de fuentes de procesamiento invisibles. ¿ Eres Felicity Smoak?
Ben de bir defa yapmıştım. Kitle kaynaklı gizli erişimle kamuya ait bir Wi-Fi bağlantısını hacklemiştim. Sen Felicity Smoak'sun.
Lo reconozcas o no, es tu nombre el que está en el edificio, y sin importar cuántas reuniones te pierdas, sigues siendo la cara pública de esta empresa.
Hatırlasan da hatırlamasan da binanın dışında adın yazıyor ve kaç toplantı kaçırırsan kaçır, bu şirketin yüzü hâlâ sensin.
Soy Nelson Dibeck de la Oficina de Integridad Pública.
Kamu Bütünlüğü Dairesinden Nelson Dubeck.
Nelson Dubeck, de la Oficina de Integridad Pública.
Nelson Dubeck, Kamu Bütünlüğü Biriminden.
Un hombre de la Oficina de Integridad Pública acaba de dejar mi oficina.
Kamu Bütünlüğü Biriminden bir adam az önce ofisimden ayrıldı.
Lo guisaron lentamente en la escuela pública.
Bırakalım küçük devlet okulunda ne hali varsa görsün.
Y ellos quieren hacer una declaración pública.
Ayrıca herkesin izleyeceği bir konuşma yapmak istiyor.
La única manera de que el pueblo exija un cambio fundamental es si creamos una indignación pública, generar conmoción para que se sientan vulnerables y expuestos.
Darius : Tek yol, eğer köklü bir değişiklik yaparsak insanların tepkisini çekerek bir şok oluştururuz, bu da insanların çıplak ve savunmasız hissetmesine neden olur.
Aclarado esto, la Oficina de Integridad Pública está investigando las cuestiones relativas a una urna falsa.
Kamu Bütünlüğü Dairesinin dolu bir oy sandığı ile ilgili konuları araştırdığını düşünürsek.
La gente me paga para que cambie la opinión pública.
İnsanlar bana kamunun fikrini değiştirmem için para ödüyor.
Trabajadora pública.
Kamu görevlisi.
Oh, Dios, tenemos que hacer pública esta cosa, ¿ vale?
Tanrım, bunu insanların yanında da yapabiliyor olmamız gerekir tamam mı?
Mira, por mucho que odie usar a Charlotte, tenía que crear una ruptura pública con los Grayson, y necesitaba que creyeran que habían ganado.
Bu işte Charlotte'u kullanmak istemezdim ama... Grayson'lardan aleni bir şekilde ayrılmam gerekliydi. Kazandıklarını sansınlar istedim.
Fue a la mayor fiesta pública al aire libre... del Estado de Nevada... regresó por su propia voluntad... y, por decir más, apareció en el tribunal... tan pronto se le fue requerido.
Nevada eyalitinde açıkhavada düzenlenen ve tüm halka açık bir partiye gitti sadece. Kendi isteğiyle geri döndü, ve tam zamanında mahkemede yerini aldı.
No te ofendas, pero va a ser básicamente una ejecución pública.
Alınma ama bu halka açık infazdan başka bir şey değil.
Al menos no pasó de una manera pública y brutalmente vergonzosa.
En azından halkın içinde, vahşice utandırıcı bir yönden olmadı.
Soy Agente de la Oficina de Integridad Pública.
Ben Kamu Bütünlüğü Dairesinin bir ajanıyım.
Oficina de Integridad Pública.
Kamu Bütünlüğü Dairesi.
Fui citado por Nelson Dubeck, la Oficina de Integridad Pública, y lo está usando para presionarme para llegar a Peter Florrick.
Kamu Bütünlüği Dairesinden Nelson Dubeck tarafından tebliğ edildim, Peter Florrick'e ulaşmak için bana baskı yapıyor.
Trabaja en la Oficina de Integridad Pública.
Kamu Bütünlüğü Dairesinde çalışıyor.
Pero usted es Nelson Dubeck de la Oficina de Integridad Pública.
Ama siz Kamu Bütünlüğü Dairesinden Nelson Dubeck'siniz.
Tengo un pase de contratación para la administración pública.
Elimde siviller için başvuru formu var.
Tuve que hacer una ruptura pública ante los Grayson.
Grayson'lardan ayrılışım alenen olsun istedim.
Me gustaría pensar que estarías molestando a tu primera ex mujer sobre su reciente revelación pública.
İlk eski karının aleni ifşaatına kızmaya başlasan daha iyi olur.
Si lo que dices es realmente cierto, usted podría tener sólo hecho una declaración pública.
Söylediklerin gerçekten doğruysa bir basın açıklaması yapabilirsin.
Si quieres influir en la opinión pública, a difundir la verdad.
Kamuoyunu inandırmak istiyorsan gerçeği söylemelisin.
Es un tormento de humillación pública.
Halka açık bir işkence ritüeli.
Así que estamos pidiendo la ayuda publica para atrapar a este peligroso fugitivo y devolverle la pequeña a su familia.
Halkımızdan bu çok tehlikeli kaçağı yakalamak ve küçük kızı ailesine teslim etmek için yardım istiyoruz.
Sí, claro, porque era brillante, pero esta casa sólo publica los libros que intuyen como más vendidos.
Evet, çünkü müthişti ama bu yayın evi daha çok dokunaklı kitaplar yayımlıyor.
Ahora eres una figura pública.
Sen bir halk figürüsün.
Mañana será su primera aparición pública.
Yarın ilk kez halkın önüne çıkacaksın.
Pública.
Hayır, hayır, hayır.
Bueno, tengo una maestría en orinación publica de Devry
Üniversitede halka açık yerlerde işeme mastırı yapmıştım.