Translate.vc / español → turco / Rayón
Rayón traducir turco
106 traducción paralela
Tener que buscar a un pandillero por hacerle un rayón a un viejo.
Adamı iğne ucu kadar kesti diye serseri bir çocuğu arıyorum.
Creamos fibras artificiales con cadenas más largas, como el rayón y el nailon.
Son zamanlarda uzun zincirler ile yapay lifler yapmayı öğrendik. Suni ipek ve naylon mesela.
Tú nunca podrías distinguir la seda del rayón.
Sen ipekle ile naylon arasındaki farkı bile söyleyemezsin.
Seda, rayón, pensé que hablabas de camisones.
İpek ve naylon deyince gecelik olduğunu düşündüm.
De verdad no es un rayón muy grande.
Aslında pek de çizik değil.
Cuando yo era una niña me dijeron que era una verdadera estrella una estrella fugaz una estrella regocijante, porque tenía un gran tutú de rayón.
Daha küçük bir çocukken benim gerçek bir yıldız kayan bir yıldız ve kötü niyetli bir yıldız olduğumu çünkü suni ipekten bir balerin kıyafetim olduğunu söylerlerdi.
Cualquier rayón cambiaría la trayectoria de los dados.
Herhangi bir çizik zarın kaderini değiştirebilir.
¡ Noventa por ciento de rayón!
Yüzde 90 suni ipek.
Fue sólo un rayón.
Bir kaç saniyeye silinir.
Vamos, sheriff, eso fue un rayón, claro como el agua.
Yapma Şerif, top deliğe girdi işte.
- ¿ Ves cómo el rayón calcetín...
- İpek yününün...
Ésta es una fibra de acetato y rayón corriente y moliente.
Bu bildiğimiz suni ipek ve asidik elyaf.
No le puedes exigir demasiado al rayón. Eres un cerdo de matanza.
İpeklerini istediğin kadar giyebilirsin.
Y nunca un rayón!
ve bir tarafını dahi çizmedim..
- No quiero ver ni un rayón -
- Ve üzerinde de bir çizik dahi istemiyorum.
Apuesto a que tiene nailon o rayón, alguna fibra sintética.
Her şeyine bahse girerim, burada naylon veya rayon lifleri vardır, herhangi bir tür sentetik.
Hay un débil rayón, hecho seguramente con una uña, siguiendo una ruta.
Hafif bir çizik var, bir rotayı izlemek için tırnakla yapılmış gibi.
Hubiera valido la pena el rayón si lo agarro. Cabrón.
Yapsın, ama ama yaparken onu yakalayayım.
Cuán pequeño? Un rayón? Un golpe?
Bir daha sarhoş olup arabama bir çizik daha atarsan, kovulursun.
Le hice un rayón de un metro al auto de mi padre.
Babamın T-Bird'ünün kenarını güzelce bir çizdim.
Mira este rayón.
Ne kadar derin... Bak arabama ne yaptı!
Mira lo que le hizo a mi auto. Mamá, solo es un rayón.
Anne, sadece bir çizik.
¿ Tienes idea de lo que costará arreglar ese rayón?
"Sadece bir çiziği" gidermek kaça patlıyor biliyor musun?
¿ Mama? Es solo un rayón.
Sadece arabada bir cizik.
Forman, es un pequeño rayón y Red nunca lo va a ver.
Forman, dostum bu küçük ufacık bir çizik. Red bunu hayatta farketmez.
¡ No puedo creer que Red me quitara el coche sólo por un estúpido pequeño rayón!
Red'in küçücük aptal bir çizik yüzünden arabamı aldığına inanamıyorum.
El rayón.
Çiziğe.
¿ Cuál rayón?
Ne çiziği?
El rayón que Eric le hizo al coche.
Eric'in arabaya yaptığı çizik.
Ese rayón lo hace realmente feo, incluso hace que no quieras subirte.
Bu çizik bayağı kötü, neredeyse arabayı kullanmak istemezsin.
¡ El auto tiene un rayón de 20 cm, Francis!
Arabada 8 inçlik bir çizik var, Francis!
Uno arriesga el pellejo sobre Francfort y Düren... aterriza un B-1 7 de emergencia en Inglaterra sin hacerle ni un rayón... y ahora nos tratan como sirvientas.
Frankfurt ve Deuren üzerinde kıçını tehlikeye at.. B-17'yi İngiltere'ye tek bir çizik almadan acil iniş yap, Şimdi de hizmetçi gibi davransınlar.
Mira este rayón.
Şu çiziğe bak!
¡ Maldiga! Esto siempre pasa a mí, si yo llevo una blusa de rayón y ningún SOSTÉN bajo él.
Ne zaman dekoltemin altına sütyen giymesem böyle oluyor.
¡ Oh! ¿ Es rayón de baja viscosidad?
Bu düşük vizkoziteli suni ipek mi?
Es imposible usar un doblez bordado en la parte superior en un rayón de baja viscosidad. Hecharía a perder la tela.
Düşük vizkoziteli suni ipeğe yarı ilmikli dikiş kullanılmaz.
Lo condenaron por golpear a un hombre de 75 años, y luego cortarle la cara sólo porque le causó un rayón en el auto.
75 yaşında birisini dövmekten dolayı hüküm giydiniz, sonra yüzünü doğradınız, sırf arabasıyla arabanızı çizdiği için.
¿ Esto qué es, rayón?
Nedir bu suni ipek mi?
Rayón con flores rojas.
Kırmızı çiçekli.
- ¡ Mire este rayón!
- Şu çiziğe bak!
- Un rayón, en el panel lateral.
Arabanın yanında feci bir çizik var.
Qué importa otro rayón.
Aksilikler üst üste geliyor.
¡ Rayón!
- Çizildi!
¡ Rayón!
Çizildi!
TELÉFONO - Hola. - Ni un solo rayón más a mi auto, o te degollaré.
- Arabama bir çizik daha gelmesin yoksa o gırtlağını yararım.
¿ Y cómo sabías que ya le hice algún rayón?
Ayrıca altımdaki bebekte çizik olduğunu nereden biliyorsun?
Ya ni siquiera pueden hacer rayón así.
Artık böyle suni ipek yapmıyorlar.
Ya le diste un rayón a mi Piano.
Piyanomu çizdin zaten...
¿ Solo un rayón?
Sadece cizik mi?
mentiste sobre el barril de cerveza, el rayón en el Vista Cruiser, mentiste cuando dijiste que no ibas a sacar el auto fuera de la ciudad!
Arabayla şehir dışına gitmediğini söylediğinde, yalan söyledin.
Es 50 % de algodón y 50 % rayón y 100 % fantástica. Espero que esté exagerando con ese trasero.
Umarım o kalçayla şaka yapıyordur.