Translate.vc / español → turco / Relación
Relación traducir turco
26,692 traducción paralela
¿ En relación con todo esto?
Tüm bunlarla olan bağlantısını biliyor musun?
Investigo si él tiene... una relación financiera con la compañía.
Şirketle hâlâ finansal bir ilişkisi olup olmadığını çözmeye çalışıyorum.
Parece tener una relación bastante íntima con Satanás.
Şeytanla samimi bir ilişkin var gibi görünüyor.
No lo llamaría precisamente una revuelta, pero definitivamente hay murmullo... en gran parte por el caso Borns Tech y tu relación con Lucy.
İsyan halindeler diyemem ama söylenmeye başladılar özellikle de Borns Tech davası ve Lucy ile ilişkin konusunda.
Usted y la señorita Kittridge tuvieron una relación personal.
Bayan Kittridge ile yakın bir ilişkiniz vardı. - Doğru mu?
¿ Cometió fraude Borns Tech en relación a la causa de la muerte de Ryan Larson?
Borns Tech şirketi, Ryan Larson'ın ölüm nedenini gizlemeye çalıştı mı?
Sé que mantiene una relación con la Gran Duquesa.
- Grand Düşes ile aranızdakileri biliyorum.
¿ Entonces está involucrado en una relación amorosa con la Srta. Quinn o no?
Bayan Quinn'le şehvetli bir ilişkiniz var mı yok mu?
Eso es exactamente por lo que Walter piensa que su relación es una distracción.
İşte bu yüzden Walter ilişkinizin dikkat dağıtıcı olduğunu düşünüyor.
¿ Asumo que su relación está resuelta?
İlişki meselenizin çözüldüğünü varsayıyorum öyle mi?
Yo también tengo una relación y un trabajo de tiempo completo.
Benim de ilişkim ve tam zamanlı bir işim var.
Haré lo correcto. La llamaré y le diré que tengo una relación.
Doğru olanı yapıp kızı arayacak ve ilişkim olduğunu söyleyeceğim.
Quiero hablar con usted sobre su relación con Angela Valdes.
Sizinle Angela Valdes'le olan ilişkinizi konuşmak isityordum.
Forjado una relación.
Bir ilişki başlattım.
Lo haces sonar como que no puede estar en una relación, cuando eras, con Irene.
Sanki hiç bir ilişkin olmayacakmış gibi konuşuyorsun. Irene'le vardı ama.
El enfoque es cómo la ayuda de EE.UU. afecta positivamente a la relación entre Oriente Medio y Occidente.
Konu, Amerika'nın Batı ve Orta Doğu arasındaki ilişkiyi pozitif etkileyişi.
No sé como recuperar una relación
İnsan ilişkilerinden ah bi'anlasam...
Aquellos que celebrarían el fin de nuestra relación.
İlişkimizin bitişine sevineceklerin tuzakları.
Solo me pregunto a dónde va esa relación.
Sadece bu ilişkinin nereye gittiğini merak ediyorum.
Esto no es una relación.
Bu bir ilişki değil.
Me extrañaría que no tuvieran relación.
Eğer bu ikisi birbiriyle bağlantılı değilse çok şaşırırım.
- ¿ Tiene relación con Eddie Ramírez?
Eddie Ramirez ile bir bağlantısı var mı?
No encontramos relación entre Marco y la muerte de Eddie. ¿ Algo del FBI?
Yani şimdiye kadar Marco'yu Eddie'nin cinayeti ile ilişkilendirecek hiçbir fiziksel delil yok. Federal tanıdıklarından herhangi bir bilgi geldi mi?
Pues demostraré que ha usado su relación con Roma para encubrir y además comete el pecado de la usura.
Ama şimdi Roma'yla ilişkisinden nasıl kar yaptığını kanıtlayacağım. Tefecelik günahı bir yana bundan kazanmak için Mesih'in kurallarını yozlaştırdı!
La relación de la familia con la Iglesia siempre ha sido estrecha.
Ailem kiliseyle hep çok yakın ilişkiler içindeydi.
No sabía que su relación era tan personal.
Kişisel ilişkilerinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Bueno, entonces él es el otro cincuenta por ciento... que engaña en la relación.
O halde aldatan % 50 kendisi.
Esa podría ser una preocupación en una relación.
Sanıyorum ilişkideki makul ilgiden ötürü olabilir.
En especial si terminaron una relación.
Özellikle de ilişkiden henüz çıkmışsan.
Hablando de terminar una relación cuando Honduras Británica se convirtió en Belice diseñaron una nueva bandera que contenía un árbol y quisiera colgarme de ese árbol.
İlişkileri sonlandırmaktan söz açılmışken İngiliz Honduras'ı Belize olunca üstünde ağaç olan yeni bir bayrak tasarladılar. Kendimi o ağaca asmak istiyorum.
Sabes lo que duele terminar una relación.
Ayrılıkların zor olduğunu ilk elden biliyorsun.
Creo que nuestra relación es más fuerte que nunca.
Şu an ilişkimizin her zamankinden daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
Bueno, estaba en cierta relación.
Belirli bir ilişkiden dolayıydı.
Mi relación con la justicia es un poco complicada.
Güvenlik güçleriyle ilişkim es un poco karmaşık.
Viene de San Diego, la relación es complicada.
San Diego kökenli. İlişki durumu karışık.
Tengo entendido que tiene relación con una detective del Departamento de Policía de L.A., Sheila Muncie.
Duyduğum kadarıyla LAPD dedektifi Sheila Muncie ile bir münasebetiniz varmış.
Pero una relación al fin y al cabo.
Neticede var yani.
Sé que esto debe ser duro, pero primero te hará algunas preguntas fáciles y luego se centrará en tu relación con tu hermano.
Zor olabilir biliyorum ama başta sana kolay sorular soracak sonra kardeşinle olan ilişkine değinecek.
Me ha pedido que me confiese, tío, que me comprometa a terminar la relación.
- Günah çıkarmamı söyledi dostum. İlişkiyi bitirmek için söz vermemi söyledi.
Tu relación con tu hermano.
Kardeşinle olan ilişkin.
De acuerdo, tenemos que averiguar quién es este tipo y qué relación tenía con Launa Cruz.
Tamam, adamın kim olduğunu öğrenmeliyiz. Laura Cruz'la olan bağlantısını da.
Sí, y lo en serio que iba con mi relación con Catherine, el hecho de que le iba a pedir casarse conmigo.
Evet, Catherine'le olan ciddi ilişkimi ve ona evlenme teklif edeceğimi.
No tenemos... muy buena relación en estos momentos.
Şu anda aramızın pek iyi olduğunu söyleyemem.
¿ Está segura de que su relación con Chin Ho Kelly no está nublando su juicio?
Chin Ho Kelly'le olan ilişkin kararlarını etkiliyor olmasın?
una especie de relación.
Bir çeşit ilişkimiz vardı.
Verás, cuando tú y Mitchell empezasteis vuestra relación, solías pedirme que hiciéramos un montón de cosas.
Mitchell'la birlikte olmaya başladığınızda sürekli beni bir şeyler yapmaya çağırırdın.
Es solo que siempre he tenido una relación especial con ella.
Onunla her zaman özel bir ilişkimiz olmuştur, ondan.
¿ Te parece eso una relación sana?
Sağlıklı bir ilişki gibi mi geliyor bu sana?
Hola, tengo una pregunda sobre... la relación de la compañía con...
Merhaba. Ben, George D'Amato'nun oğlu
Servicio de Atención al cliente, relación con clientes y se cruza de brazos y cobra un gordo fajo de dinero.
Sonra arkasına yaslanıp şişkin para tomarlarını götürüyor.
¿ Incluso su relación con Bracken?
Backen ile olan bağlantısını bile mi?