Translate.vc / español → turco / Rió
Rió traducir turco
667 traducción paralela
¡ El genio entre mis dientes rió!
Yüzümde onun, Gülümseyen ruhu ışıldardı.
La juventud rió, lloró y vivió su hora despreocupada, mientras el mundo se cubría de una nube que se esparcía hasta que su sombra cayó en cierto modo sobre cada ser humano.
Böylece gençlik güldü, ağladı ve umursamaz şekilde yaşadı... Bu arada dünyanın üzerinde bir kara bulut, bir şekilde.. ... yaşayan herkesin üzerine gölgesi düşecek hale gelene dek büyüdü.
- Se rió, dijo que era inviable.
- Gülmüş ve kullanışlı olmadığını söylemniştin.
♫ Se rió de nuevo y dijo que no.
"Bir daha dudak büktü hayır derken"
A horcajadas en la rama, él rió y empujó al hombre negro.
Bacaklarını ayırarak gülümsedi ve kara adamı ileriye itti.
Se rió de mí.
Bana güldü.
¿ Se rió mucho?
Güldün mü?
Tendría que haber oído cómo rió.
Nasıl güldüğünü görecektin.
Él se rió y dijo, " Te lo diré de todas formas.
Sadece güldü ve dedi ki : "Yine de sana söyleyeceğim."
Pero se rió de nuevo y acercó más su silla.
Fakat tekrar güldü ve sandalyesini daha yakına getirdi.
Mi mujer se rió de un modo peculiar.
Karım tuhaf tuhaf gülmeye başladı.
Veo un rió Un puente y una mujer caminando.
Bir nehir görüyorum... bir köprü... yürüyen bir kadın görüyorum.
Deberías estar camino del rió
Nehre giderek bu işi kendi yolunla halledebilirsin bu sefer.
Larry Stevens. Reportero del "Evening News" en un heroico gesto. Se lanzo al rió para salvarla.
Larry Stevens, "Akşam Haberleri" muhabiri nehre atlayarak kahramanca bir kurtarma girişiminde bulundu.
¿ Y si pudiera me iría al rió y saltaría?
Çıkabilsem bile nehre gitmem. Gitsem bile nehre atlamam.
¿ Como va a saber ella lo del rió El puente y la suicida?
Bir kadının köprüden nehre atlayıp intihar edeceğini nereden bilebilir?
Rió?
Nehir mi?
¡ Una mujer acaba de tirarse al rió La he visto!
Bir kadın nehre atladı! Onu gördüm!
- Siguen dragando el rió
- Hâlâ nehrin dibini tarıyorlar.
Larry Stevens. Prestigioso reportero. En una heroica hazaña se lanzo al rió
Larry Stevens, "Akşam Haberleri" muhabiri nehre atlayarak kahramanca bir kurtarma girişiminde bulundu.
Se rió de mí.
Sonra güldü.
¿ Usted se rió, Sr. Coombe?
Siz mi güldünüz Bay Coombe?
- Y se rió cuando lo dijo.
Bunu söylediğinde kendimi tutamayıp güldüm.
Cuando mi padre y mi hermana yacían muertos entre cenizas por culpa de Sansón, se rió de mis lágrimas.
Babam ve ablamın cesetleri Samson yüzünden evimizin külleri arasında yatarken o benim göz yaşlarıma güldü!
Él solamente se rió.
Sadece güldü.
y se rió burlonamente de mi marido que estaba atado.
ve bağlanmış kocamla alay ederek güldü.
Se rió. Dijo que yo era anticuada
Güldü ve modern bir kıza göre eski modayım dedi.
Se rió de ellos.
Yüzlerine güldü.
Para eso, debéis pasar el alma por la lejía de la penitencia, enjabonarla con la contrición, sacudirla como sacudís la ropa sobre los cantos del rió, enjuagarla con la oración, tenderla al sol de nuestro Señor Jesucristo,
Bunun için de ruhunuzun da aynı dere kenarında ağartılan.. .. çamaşırlar gibi pişmanlıklarla ağartılması gerekir. Bu arada giysilerinizi temizledikten sonra,
Carl-Adam... Carl-Adam, ése animal, se rió y dijo :
Carl-Adam, yani o öküz, gülerek demişti ki :
Cuando él me miró y se rió.
Mick bana bakıp güldüğünde.
Petra fue tan buena... "Mejor suerte la próxima vez", dijo, y se rió.
Petra çok kibardı. "Bir dahaki sefere bol şans!" dedi, ve güldü.
Y se rió como suele hacerlo.
Ve her yaptığı gibi güldü.
Echó la cabeza para atrás, se rió y dijo :
Başını geriye çekip gülümsedi ve dedi ki...
La gente se rió de mí, pero no sabían Io que yo sabía.
İnsanlar güldü ama benim bildiklerimi bilmiyorlardı.
Yo te puedo asegurar que aquel día nadie se rió.
Fransız olduğunu belirten bir belgen yok.
Por la forma en que Kalulu rió, debe ser algo muy gracioso.
Kalulu'nun gülüşü, komik bir şey olmalı.
Pero no se rió.
Ama hep birinci plandaydı.
Pero la hermana Falconer no se rió.
Ama Hemşire Falconer gülmedi.
Te vio salir y después se rió.
Çıktığını görmüş, sonra da güldü.
procedente de Dublin, que ha sido la primera mujer en recorrer a nado el rió Mississippi.
Dublinli ufak, 55 kiloluk kızıl saçlı, kendisi Mississippi'yi uzunlamasına geçen ilk bayan.
Papá le dijo que yo también era bailarina. Ella se rió y dijo :
Babam benim de dansçı olduğumu söyledi o da gülerek dedi ki :
¿ Ni siquiera se rió o algo así al escucharlo?
Yani bunca saçmalığa rağmen hiç dalga bile geçmedi mi?
Puedo cruzar el rió 5 veces.
Bu nehri beş defa gider gelirim.
Como un río rápido y espantoso... a través de la puerta pálida... una multitud salió para siempre y se rió... pero no volvió a sonreír.
O anda, korkunç hızla akan bir nehir gibi, Çılgın kalabalık, solgun kapıdan dışarıya, ebediyen çıktı, Ve kahkahalar vardı - Ama artık gülümsemiyordu.
Él se rió y yo también.
Güldü. Ben de güldüm.
Se rió de mí y me dijo que su cama no era para mí.
Bana güldü ve beni artık yatağına alamayacağını söyledi.
¡ Una, incluso se me rió a la cara!
Hatta biri suratıma bile gülmüştü.
Petófi se levantó, se rió y dijo :
Petofi Sándor ayağa kalkar ve gülerek şöyle der :
¿ Se rió Bubber?
Bubber güldü mü?
No se rió.
Hayır, gülmedi.