English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Rogué

Rogué traducir turco

822 traducción paralela
Rogué a Dios para que me sacara de la alcantarilla y me hiciera barrendero. ¿ Lo hizo?
Beni lağımlardan alıp sokak yıkayıcısı yapması için tanrıya dua ettim. Peki yaptı mı?
Les... rogué que se fueran, pero se quedaron.
Evet, yakaladım, yani yalvardım gitmeleri için, ama ne gezer!
Le rogué que me trasladara, pero no lo hizo.
Beni gönder diye yalvardım ama göndermedin.
Aliosha, ¡ te rogué que vinieras conmigo!
Alyosha, benim ile gelmen için sana yalvarmıştım.
- Les rogué que no lo hicieran.
Yapmamaları için yalvardım.
Cuando la encontré a bordo, le rogué que regresara a la costa.
Loxi, kıyıda kalman için yalvarmıştım. Kıyıda kalamazdım.
Una y otra vez, le rogué que hirviera el agua para tomar. Pero no lo hacía.
Ona defalarca içme suyunu kaynatmasını söylememe rağmen bunu yapmamıştı.
Cuando Richard sugirió el divorcio fui a ver a Ruth y le rogué que renunciara a él
Richard boşanmak istediğini söylediğinde Ruth'a gidip Richard'ı bırakması için ona yalvardım.
Le rogué que dijera la verdad, pero insistió en su historia.
Gerçeği söylemesi için ona yalvardım, ama hikayesinde ısrar etti.
Pero no es esa la razón por la que le rogué que viniese esta tarde.
Ama seni buraya çağırmamın asıl sebebi bu değil.
Le rogué a la enfermera que me dejara ponerme un vestido.
Bana bir elbise giydirmesi için hemşireye yalvardım.
Rogué que nos volviéramos a ver.
Seni görmek için dua ettim.
Le rogué que no aterrizara en este planeta.
Bu gezegene inmemeniz için yalvardım.
Nunca rogué en mi vida.
Hayatım boyunca hiç yalvarmadım.
Le rogué y forcejeé.
Yalvardım ve çırpındım.
Cuando pudo haber escapado y le rogué que se fuera... eligió quedarse para salvarnos a nosotros.
Onu gitmesi için zorladığımda gidebilirdi... ama o güvenliğimiz için bizimle kalmayı seçti.
Le rogué que se tome unas vacaciones... y se vaya solo a Honolulú, pero no quiere.
Birkaç hafta izin alıp tek başına Honolulu'ya gitmesi için yalvardım, gitmeyecek.
Te rogué anoche que no hicieras ese tipo de preguntas.
Böyle sorular sormaman için dün gece yalvardım.
Te toqué la cara mientras yacías y rogué a Dios :
Siz yatıyorken, yüzünüze dokundum. Tanrıya "Bu çocuğun ölmesine izin verme." diye dua ettim.
¿ No te rogué yo?
Ben sana yalvarmadım mı?
Les rogué.
Onlara yalvardım.
Le rogué que fuera al médico en Arkham.
Arkham'daki doktora gitmesi için ona yalvardım.
Cuando los muchachos empezaron a cantar, Le rogué a Tommy que me desposara.
Marşlarla savaşa gittikleri yıl. Evlenmemiz için yalvardım.
No era apropiado para una dama, pero le rogué,
Kadınlık gururuna tersti, ama yalvardım.
Exigí y hasta rogué que abandonaran mi planeta.
Yardımına ihtiyacımız var. Size gezegenimden gidin demiştim.
Cuando oí esos ruidos, rogué al Sr. Edwards que suspendiera el ensayo del coro.
O sesleri duyduğum zaman koro şefi Bay Edwards'tan gidip koroyu dağıtmasını istedim.
Le rogué a Diane que fuera a abrir. - ¿ Por qué no fue usted?
Diane'dan kapıya bakmasını istedim.
Antes de volver aquí le rogué a un técnico del pueblo que la reparara.
Tam ayrılmak üzereyken, köydeki tamirciye tamir etmesini söylemiştim.
Rogué que muriera y sonreí un poco cuando sucedió.
Ayrılmaları için dua ettim ayrıldıklarında da gülümsedim.
- ¿ Ah si, te rogué para ir a ver ese torneo de lucha intercolegial?
Demek öyle? Üniversiteler arası güreş turnuvasını izlemek için yalvardım mı sana?
Rogué a Batushka que no empezara esta guerra.
Batuşka'ya bu savaşı başlatmaması için yalvardım.
Le rogué a Dios toda la noche por un día lindo, para poder usar el vestido nuevo.
O yeni elbiseyi giyebileyim diye, havanın güzel olması için bütün akşamı tanrıya dua ederek geçirmiştim.
Te lo rogué.
Senden bunu rica etmiştim.
¿ No te lo rogué?
Öyle değil miydi?
Rogué a Dios y encontré tu rastro, sino podría haber muerto.
Çok şükür izini buldum, yoksa burada bir vahşi gibi ölecektim.
Señor, le rogué a Dios no tenerles que decir esto.
Bunu size söylemek zorunda kalmayayım diye dualar ettim.
Se lo rogué.
Onlara yalvardım.
" Y rogué a Dios que pudiera llegar.
'Başarabilmek için Tanrı'ya dua ediyordum.'
Le rogué hablar con éI a solas.
Kendisiyle biraz yalnız kalmak için yalvardım.
Y pensar que le rogué que se casara conmigo.
Onunla evlenmek için birde yalvardım.
Rogué que la princesa Farah lo encontrara a salvo anoche.
Dün gece Prenses Farah'ın sağ salim sana ulaşabilmesi için dua ettim.
cuando salvó mi barco y salvó mi vida, sentí tanta vergüenza, Padre, que en secreto rogué por el perdón de Dios, e hice el juramento sagrado de intentar compensárselo.
Sonrasında, gemimi ve hayatımı kurtardığında, çok utandım, Peder, Tanrı'ya beni bağışlaması için gizlice yalvardım ve iyiliğini ödemeye çalışmak için kutsal bir yemin ettim.
La historia de "El hombre atrapado" apareció por primera vez bajo el título de "Rogue Male", como serie en la Revista Atlántica Mensual, en la que recibió extensos comentarios. Desde entonces, se ha publicado mundialmente en forma de novela.
"İnsan Avı" ilk olarak, bir dergide "Muzip Adam" başlığıyla yayınlanmıştır.
¿ En el Rogue River?
Rogue River mı?
Creí que me alejaría de un árido rancho en el río Rogue... lejos de mi padre, que sólo tuvo hijos y mala suerte.
Rogue Nehri'nin kıyısındaki o unutulmuş çiftlikten ve... çocuk yapmaktan başka şey bilmeyen bahtsız babamdan kurtulacaktım.
Te rogué que nos fuéramos de la fiesta.
Partiden ayrılmak için daha ne olsun?
Aquí Rogue 2.
Ben, Yaramaz İki.
Base Eco, aquí Rogue 2.
Üs birimine, ben Yaramaz İki.
– Rogue 3.
– Yaramaz 3.
Allá voy, Líder Rogue.
Arkandayım.
Preparado, Rogue 2.
Tamam Yaramaz 2.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]