English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Sabías

Sabías traducir turco

20,852 traducción paralela
Sabías dónde estaban.
Onunla beraber olduğunu biliyordun.
¿ Cómo sabías eso, Jack?
Nereden bildin Jack?
Ya lo sabías.
- Duymuşsun.
De hecho, probablemente no sabías qué era lo que transportabas.
Hatta muhtemelen ne taşıdığını bile bilmiyordun.
No lo sabías, pero fuiste escuchado durante casi 20 años por el FBI.
Bilmiyordun ama FBI tarafından yaklaşık 20 sene boyunca dinlendin.
¿ Sabías que en Nueva York, una persona no puede caminar los domingos con un cono de helado en su bolsillo, todavía?
New York'ta bir kişinin pazar günleri cebinde dondurma külahı ile yürüyemeyeceğini biliyor muydun?
¿ Sabías que me tienen contando ovejas en un campo fuera de Islamabad?
İslamabad'ın dışındaki bir tarladaki koyunları saydırıyorlar bana, biliyor musun?
- ¿ Cuánto sabías de los ítems que vendías?
- Sattığın parçalarla ilgili ne kadar şey biliyordun?
¿ Sabías acerca de su interés en la Taxidermia?
Taksidermiye olan ilgisini biliyor muydun?
¿ Sabías que los Poodle no cagan, hasta que se les corte el pelo? No sabía eso. ¿ Sabes qué?
Kanişlerin tüy dökmediğini tıraş edilmeleri gerektiğini biliyor muydun?
¿ Sabías que el castigo por la lujuria es ser cubierta con fuego y azufre?
Şehvetin cezası cehennem ateşinde boğulmaktır biliyor musun?
¿ Sabías que ese sillón está hecho de piel humana viviente?
O koltuğun yaşayan insan derisinden yapıldığını biliyor muydun?
Si no lo sabías, ya lo rescaté de ese portal. ¡ Y nunca me lo agradeció!
Eğer farketmediyseniz, onu zaten bir kez geçitten kurtardım, bana hiç teşekkür etmedi!
¿ Sabías que si escuchas un sonido muy agudo en una etapa avanzada del embarazo, puede empezar a brotar leche de sus senos?
Daha sonra hamilelik esnasında yüksek sese maruz kalırsanız göğüslerinden süt fışkıracağını, biliyor muydun?
¿ No lo sabías?
Bunu bilmiyor muydun?
Sabías que estaba embarazada. Aún así me ibas a enseñar.
Hamile olduğumu biliyordun, yine de öğretmeye devam ediyordun.
¿ No sabías nada de esto?
- Bunu bilmiyordun demek.
¿ Sabías que el primer par de anteojos fue inventado en el siglo 13?
İlk gözlüklerin 13. yüzyılda icat edildiğini biliyor muydun? - Bilmiyordum.
¿ Sabías que entre 1524 y 1526 más de 100.000 campesinos alemanes murieron en estos bosques?
Biliyor muydun 1524 ve 1526 yılları arasında bu ormanlarda 100.000 Alman köylüsü öldürüldü?
Mira, no sé cómo lo sabías pero tú lo sabías.
Bak, nasıl bildiğini bilmiyorum ama biliyordun.
¿ Sabías que Harry mató a los tejones?
- Harry'nin porsukları öldürdüğünü biliyor musun?
Sabías lo flojo que era. Sabías que él no podría hacer frente.
- Ne kadar hassas olduğunu, başa çıkamadığını biliyordun.
¿ Sabías que tengo uno?
Kindar yanımla tanıştın mı?
Nunca sabías dónde acabaría a continuación.
Sonra ne yapacağı bilinemezdi.
Claro que no lo sabías.
Elbette bilmiyordun.
Sabías que ese chico era un impostor y aun si no lo sabías, debiste haberlo sabido.
O çocuğun sahtekar olduğunu biliyordun, ve bilmiyorsan bile bilmeliydin.
No tengo ni que levantar un dedo, porque la gente te atacará desde lugares que ni siquiera sabías que existían y voy a disfrutar cada segundo.
Parmak oynatmama bile gerek yok, çünkü varlığını dahi bilmediğin yerlerden... insanlar sana gelecek, ve ben her saniyesinden zevk alacağım.
Quizá, incluso algo más que tu jefe... en ese caso, es imposible pensar que no sabías que conspiraba con Mike Ross para violar la ley.
Eğer öyleyse kanunu çiğnemek için Mike Ross ile işbirliği yaptığını bilmemenize imkan yok.
Querrás decir qué haremos sobre la carta que Mike tiene que demuestra que sabías que era un fraude.
Mike'ın elindeki, onun bir sahtekar olduğunu bildiğini söyleyen mektup... -... demek istedin herhalde.
Tú lo sabías.
Biliyordun.
No lo sabías, ¿ verdad?
Bunu bilmiyordun değil mi?
Y no te atrevas a intentar decirme que no sabías nada sobre Mike Ross, porque ambos sabemos que lo sabías.
Sakın bana şimdi Mike Ross'dan haberim yoktu deme çünkü bildiğini ikimiz de biliyoruz.
Pero no es una locura asumir que cuestionarían si sabías o no de mí sin hablar con Gibbs.
Gibbs'le konuşmadan benden haberin olup olmadığını sorgulamaları çok da çılgınca değil.
¿ Le dijiste a Katrina Bennett que sabías lo de Mike Ross?
Katrina Bennett'e Mike Ross'u bildiğini mi anlattın?
¿ Cómo lo sabías?
Nerede biliyordun?
¿ Estás cuestionando mi información pero no sabías que tu compañera era una espía rusa?
Haberimi sorgulamana rağmen ortağının bir Rus Ajanı olduğunu çakmadın mı?
Sabías que nunca la dejaría.
- Onu asla bırakmayacağımı biliyordun.
¿ Sabías eso? No, no lo sabía.
Hayır bilmiyordum.
¿ Cómo sabías que Jack estaba muerto?
Jack'in öldüğünü nereden biliyorsun?
¿ Sabías todo esto?
Bunu biliyor muydun?
Sabías cómo querías que él te calentase.
Onun seni düzmesini istediğini biliyordun.
Vamos, Joe, ¿ no sabías que querían abarrotar el lugar con tanta gente como fuera posible?
Yapma Joe, orayı alabildiğine insanla doldurmaya çalışacaklarını bilmiyor muydun?
Creí que ya lo sabías.
Çoktan anlamışsındır sanıyordum.
¿ Tú lo sabías?
Bundan haberin var mıydı?
¿ Lo sabías? Sí, sí, lo sé.
- Bundan haberin var mı?
¿ Sabías que ahí sirven café helado con sabor a cereal de fruta?
Orada meyveli gevrek tadında Frappuccino olduğunu biliyor muydun?
¿ Y tú sabías de esto, también?
Ve sen bunu biliyor muydun?
¿ Sabías algo sobre un ataque en suelo estadounidense?
ABD topraklarında olacak bir terör saldırısı söyledi mi?
Mattie intentó prevenirte y no le hiciste caso, porque sabías que si me contabas sobre Constance, yo me iría de aquí con el cráneo.
Mattie seni uyarmaya çalıştı ve dinlemedin. Çünkü bana Constance'tan bahsetseydin kafatasını alıp gideceğimi biliyordun.
- Sabías que estábamos aquí.
En başından beri orada olduğumuzu biliyordun.
¿ Sabías los donuts en el recinto está abierto todo el día de edad?
Merkezdeki çöreklerin bir gün önceden kaldığını biliyor muydun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]