Translate.vc / español → turco / Saliva
Saliva traducir turco
1,189 traducción paralela
Y puedes tragar tu saliva.
Aslında kendi tükürüğünü yutarsın.
No hay saliva.
Ortada salya falan yok.
Sabe, una pizca de esto mezclado con la saliva de una virgen... hace algo de lo que no sé nada.
Biliyor musun, bu ikisini bakire tükürüğüyle karıştırırsan hakkında hiçbir şey bilmediğim bir şey oluyor.
No gastes saliva.
Nefesini boşa harcama.
No puedo decir Boca-Húmeda mientras me trago la saliva de Kenny, es imposible.
Aynı anda "uçuk dudak" diyip Kenny'nin tükürüğünü yutamıyorum anne! Bu mümkün değil!
Hoy en día ya no gasto saliva.
Şimdi ise tükürüğümü boşa harcamıyorum.
Pues es mi saliva.
Onlar gibiyim.
Saliva de llama y fuego, coro impío
Ateş püskürtün şeytani korolar.
Estoy esperando el nuevo drama de Spelling a las 2 : 00 y realmente, no quiero tener olor a tu saliva.
2.00'deki yeni imla oyununu bekliyorum... ve ben gerçekten- - tükürüğün gibi kokmak istemiyorum.
Una sustancia llamada "saliva" gotea fuera de su boca.
Ağzından "salya" adında bir sıvı sızıyor.
Te sale saliva por todas partes.
Tükürüklerin her yere saçılır.
Con un poco de saliva, funciona bien.
tükürükle birlikte işe yarar.
Me ha llenado la cara de saliva.
Yüzümde salyasını bıraktı.
Saliva congelada, el frío invade el cuerpo de Said, muerto, asesinado.
Salyası dondu, vücudunu soğuk kapladı. Said'in bedeni öldü, öldürüldü, suikaste maruz kaldı.
Debe ser saliva seca.
- Kurumuş salya olmalı.
La saliva de cuando uno duerme.
Uykudan.
Tuve que sostenerla de manera que lo que espero fuera saliva no me cayera en los zapatos.
Salyaları ayakkabılarıma akmasın diye onu kendimden uzakta tutmaya çalıştım.
Solo es Lik-M-Aid, hace que mi saliva sepa a fruta fresca.
Sadece toz şeker. Tükürüğümün meyva gibi tatmasını sağlıyor.
Tienen un matasellos, tienen una firma, tienen papel tienen ADN en la saliva en el sobre... -... y en las estampillas.
Damga, imza, kağıt, zarf ve puldaki tükürükten DNA.
Ya he escuchado todos los discursos, así que ahorre saliva.
Tüm konuşmaları dinledim, nefesini tüketme.
Oh, Dios mío. No sabia que su saliva era tan dulce.
Tanrım, tükürüğü bile tatlı.
No hallaron huellas digitales ni el ADN de su saliva.
Parmak izi yok. Tükürükte DNA malzemesi de bulunmadı.
Siempre se las arregla para convertir la ensalada de pollo en saliva de pollo.
Tavuklu salatayı tavuk bulamacına dönüştürmekte üstüne yok galiba.
Gasta saliva inútilmente, profesor.
Nefesini boşa harcıyorsun.
¡ Usa saliva y pegamento!
Kahretsin, biraz yaratıcı olsana.
No desperdicies saliva, Bam-bam.
Aile denilen bir şey var. Kapa çeneni Bam-Bam.
Imaginé que si un tipo está viendo un trasero desnudo, y ve los pechos y las piernas, empezará a producir saliva.
Şunu anladım ki çıplak vücutlara bakan bir adamın ağzı memeleri ve bacakları gördüğünde sulanıyor.
Si cuando produce saliva da vuelta la página y se encuentra con una foto de nuestras galletas de pistacho, quizá piense se babea por eso.
Ağzı sulanıp da sayfayı çevirdiğinde ne görür, söyle bakalım,... tabi ki bizim fıstık kremalı kurabiyelerimizi. Böylece adam salyalarının sebebini kurabiye zannediyor.
Sin presión. Vamos pasamos tiempo juntos, los cuatro nos conocemos un poco, hablamos quizá... intercambiamos saliva.
Dolaşırız, dördümüz... birbirimizi daha iyi tanırız, konuşuruz, belki de...
Así que en la cama guardaba mi saliva...
Ben de yatağa yatar ve bu plan üzerinde düşünürdüm.
Me despierto en las mañanas cubierto de saliva de perro.
- Sabah köpek salyasıyla uyanıyorum. Çocukları okula götürüyorum.
Parece que hablo como si tuviera la boca llena de saliva.
Ve ağzım doluyken konuşuyorum.
Traga tu saliva.
Nefes alın. Tükürüğünüzü yutun.
El pastor Wredmann saliva en los sermones.
Rahip Wredmann törenler sırasında salya akıtıyor.
No hay agua, así que usa la saliva para tragártela.
Su olmadığı için tükürüğünle yutacaksın
No itercambiaré saliva o fluidos corporales con ninguno.
İkinizle de, tükürük ya da vücut salgısı değişimi yapacak değilim.
OK, vamos a sentarlo. Para quienquiera que esté escuchando, lo tenemos Vamos a tomar una muestra de saliva
Oturtun şunu, örnek alalım.
Un poco de saliva ;
Bir tükürük örneği ;
No hay sangre, ni saliva.
Kan ya da tükürük yok.
Te escupiria, pero no quiero desperdiciar buena saliva.
Sana tükürürdüm ama bu salya kaybı olurdu.
Mi madre dice que si hace el pino y traga saliva se pasa el hipo.
Annem kafa üstü durur yutkunursan hıçkırığın geçtiğini söylerdi.
Me bañó con saliva.
Her tarafım tükürük oldu.
Antes que mi saliva.
Tükürüğümü geçmişim.
Avena, saliva ¡ semen!
Tükürük. Meni!
Cuando me vio, pasó saliva y su collar explotó por la presión.
Beni görünce yutkundu ve basınçtan kolyesi koptu.
Mojó el papel con saliva.
Kağıdını tükürükle ıslatmış.
Tal vez quieran un poco de mi sangre, saliva o cabello.
Belki biraz kanımı veya tükürüğümü isterler, değil mi?
Hay que ver si hay saliva y dos tipos de ADN.
Tükürük örneği alalım. Belki iki DNA çıkar.
Pueden clonarla de la saliva.
Tükrüklerinden onu kopyalayabilirler.
- Saliva en sus partes.
Penisinin ucunda tükürük var.
Y la saliva.
Müvekkilinin ağzından örnek aldığımız anda DNA testi kanıtımız olur. Ayrıca, tükürük.