Translate.vc / español → turco / Salvo
Salvo traducir turco
27,816 traducción paralela
A salvo en el barco, se marchan con una experiencia inolvidable de lo dura que es la vida en una isla en el fin del mundo.
Güvenle teknede olan ekip, unutamayacakları bir tecrübe ile adadan ayrılıyor. Dünyanın kenarındaki bir adadaki hayatın ne kadar zor olduğunu gösteren bir tecrübe.
Bueno, debería estar a salvo con él hasta que los médicos de Kirk confirmen que no es su hija, pero no tenemos mucho tiempo.
Kirk'ün doktoru, onun kızı olmadığını söyleyene kadar Liz güvende olacaktır. Ama fazla vaktimiz yok.
Si sospecha que he sobrevivido, no habrá lugar en el que pueda estar a salvo.
Yaşadığıma dair küçücük bir şüphesi olsaydı iğne deliğine de girsem beni bulurdu.
Prometo que estará a salvo.
Söz veriyorum, ona zarar gelmeyecek.
Llévala a algún lugar remoto. A salvo.
Uzak bir yere götürün ve güvenli bir şekilde salıverin.
A salvo, Odette.
Güvenli dedim, Odette.
Hubieran estado a salvo en el Barranco de Finn.
Finn Nehri'nde güvende olacaklardı.
Vuelve a salvo.
Sapasağlam dön.
Está a salvo en el coche, déjenla ahí hasta que encuentren la forma de resolver esto.
bir yolunu bulana kadar orada bırakın.
No lo hagan. Mantenlos a salvo.
- Herkes sana emanet, tamam mı?
Nunca estaréis a salvo.
Asla güvende olmayacaksınız.
Están acabados, ganaremos Estás a salvo y eres mía.
Kaybettiler, kazandık, güvendesin ve benimsin
- Estás a salvo conmigo.
- Benimle güvendesin
Hice cosas horribles, pero estamos a salvo y usted está aquí.
Çok kötü şeyler yaptım, Ama güvendeyiz ve sen de geldin
Digo, tú estrellaste nuestro barco contra un iceberg, y luego yo entré en pánico y empecé a echar pasajeros por la borda, pero tú saltaste hacia tu lanchita y nos regresaste a salvo.
Gemimizi, bir buz dağına çarptın ve sonra ben panikleyip yolcuları gemiden tahliye etmeye başladım, ama sen bir küçük römorka atlayıp bizi yolumuza döndürdün. Düüt düüt!
- Los marines están a salvo.
- Askerler de güvende.
Nunca sucedió, salvo en tu recuerdo, ¿ no?
Anıların dışında bir yerde gerçekleşmedi değil mi?
Estaríamos perfectamente a salvo.
Son derece güvende olurduk.
Salvo que acabo de encontrar tu cuenta bancaria en el extranjero a la que estás transfiriendo en vano... y que acaba de ser intervenida por el FBI, así que no vas a conseguir ni un céntimo de esta venta.
Yalnız senin yabancı ülkedeki, paraları transfer ettiğin hesabını buldum. Ve FBI tarafından el koyuldu. Bu satıştan 1 kuruş bile alamayacaksın.
Fue declarada desaparecida a las seis de la mañana siguiente, lo cual quiere decir que está a salvo las próximas 36 horas.
Sonraki sabah 6'da kayıp bildirilmiş. Yani önümüzdeki 36 saat boyunca güvende.
- Además, le pondremos otro a Julie hasta que sepamos que está a salvo.
- Tamam. - Bir tanesini de Julie'nin peşine koyacağız. Güvende olduğunu bilene kadar.
Es como... cuando eclosioné Sea-Monkeys, salvo que esto viene de mi ADN, así que es como...
Ama bu benim DNA'mdan, o yüzden bu şey gibi...
Para estar a salvo a estas velocidades, Aaron tiene que girar la cabeza regularmente para revisar su ala delta, y eso está haciendo inservibles las capturas.
Bu hızlarda güvende olmak için Aaron paraşütünü düzenli olarak kontrol etmeli bu da görüntüleri kullanılmaz hale getiriyor.
Esta hembra indri ha peleado para mantener este claro en particular a salvo para ella y su familia.
Bu dişi indri, ormanın bu bölgesini kendisi ve ailesi için güvenli kılmak adına mücadele etti.
No llevará ninguna protección salvo una fina pared de hierba, y confiar en esconderse tan bien como la fauna local.
İnce bir çimen duvarından başka hiçbir koruması yok ve yerel vahşi yaşama iyi uyum sağladığını umut etmesi gerek.
Desde que dio a luz hace dos meses, ha mantenido a su descendencia caliente y a salvo dentro de una chimenea.
İki ay önce doğum yaptığından beri yavrularını bir bacanın içinde sıcak ve güvende tutuyor.
Incluso si alguna tortuga escapa, todavía no están a salvo.
Bir yavru kurtulsa bile hâlâ tehlike altında.
A salvo.
Güvende.
Estoy tan contenta de que estés a salvo. Sabes, estoy un poco confundida de porqué estamos todos aquí.
Siz dostlarımı birbirinize hediye verip sevginizi gösterirken izlemek.
Tienes que asegurarte que mi hijo llegue a casa a salvo.
Oğlumun eve sağ salim gitmesini sağla.
Es el único modo que se me ocurre de que estéis a salvo.
Sizi güvende tutmamın tek yolu bu.
Estaremos todos juntos, todos a salvo.
Hep birlikte olacağız. Güvende olacağız.
Estarás a salvo ahí, lejos de la peste.
Orada güvende olursun, vebadan uzakta.
Saco a los malos de las calles, mantengo a salvo a la gente.
Kötü adamları uzaklaştırdım, insanları güvende tutarım.
Creí estar a salvo aquí.
Burada güvendeyim sanmıştım.
Estás a salvo.
Güvendesin.
¿ Estás seguro de que estamos a salvo aquí?
Burada güvende olduğumuzdan emin misin?
salvo que te retractes.
Tabii geri çekilmezsen.
Y la regla uno es temer, salvo si hay goblins, que huelen el miedo.
Birinci kural da hep korkmak tabii Goblin varsa başka, çünkü kokusunu alıyorlar.
Y tengo examen en un rato, salvo que me coman los goblins.
Tabii bu gece Goblinler beni yemezse.
Estamos a salvo.
Pekâlâ koca adam.
Pero te aseguro que está a salvo.
Ama güvende olduğunu garanti edebilirim.
Mercadotrol está a salvo.
Trol Meydanı bir kez daha güvende.
Aquí estamos a salvo. Angor Rot no nos atacará de día.
En azından Angor Rot bize güpegündüz saldırmayacağı için okulda güvende hissedebiliriz.
Nunca estás a salvo.
Senin için hiçbir yer güvenli değil.
Dije que estarías a salvo, no cómodo.
Ben de seni güvende tutacağımı söyledim, rahat tutacağımı değil.
Pero debes estar a salvo.
Ama senin güvende olduğunu bilene kadar yapamam.
¡ Mercadotrol está a salvo otra vez!
Trol Meydanı bir kez daha korundu!
Estamos a salvo aquí.
Burada güvendeyiz işte.
Si estuvieran a salvo, ya habrían dejado un mensaje.
Güvendelerse mesaj bırakmış olmalılar.
Estás a salvo.
Sorun yok.