Translate.vc / español → turco / Salvé
Salvé traducir turco
4,756 traducción paralela
Tienes razón, yo te salvé.
Haklısın, seni kurtardım.
Sabes Sam, te salvé el pellejo allí.
Sam orada seni kurtardım.
Y salvé tu pellejo en la iglesia... y en el hospital.
Seni kilisede ve hastanede de kurtardım.
Salvé tu vida.
Biraz önce hayatını kurtardım.
Intentaste hacerme sentir culpable, salvé tu vida, estamos a mano.
Sen beni suçlu hissettirmeye çalıştın. Ben senin hayatını kurtardım, ödeştik.
Te salvé el pellejo, perra.
Senin kıçını kurtardım, sürtük.
- Estar semi-inconscientes... hizo que no los mataran. Básicamente, les salvé la vida.
- Geldiklerinde yarı baygın olmanız sizi öldürmekten vazgeçmelerini sağladı Aslında hayatınızı kurtarmış sayılırım.
Yo salvé tu vida.
Ben kurtardım seni.
Y si pudieses mencionarle a la tía Winifred la parte de que te salvé la vida...
Tabii şu hayat kurtarma olayını Winifred teyzeye de anlatırsanız...
Te salvé.
Seni kurtardım. Kurtardım seni.
Yo salvé a Tyreese.
Tyreese'i ben kurtardım.
Salvé la vida del niño. ¿ Eso no lo dijo?
Oğlanın hayatını kurtardım. O kısmı atlamış mı?
Él me salvó la vida y yo salvé la suya.
Benim hayatımı kurtardı. Ben de onunkini kurtardım.
- Te salvé el trasero.
- Kıçını kurtardım.
Te salvé una vez, Sara.
Seni bir keresinde kurtarmıştım Sara.
Mira, hoy salvé tu vida.
Bugün hayatını kurtardım.
Lo salvé.
Kurtardim.
Te salvé la vida cuando te dispararon, ¿ no es así?
Vurulduğunda hayatını kurtardım. Değil mi?
Él pensó que le salvé la vida, pero en realidad, estaba salvando la mía.
O, benim onun hayatını kurtardığımı düşünüyor ama gerçekte ben kendi hayatımı kurtardım.
Salvé la vida de Julia por ti, y ahora ha puesto en peligro el secreto del cyper.
Julia'ya senin için yardım ettim, şimdi cyperin sırrı tehlikede.
Alex es el bebé que salvé hace todos estos años.
Yıllar önce kurtardığım bebek Alex'ti.
Yo las salvé.
Onları kurtardım.
Cuando pienses en mi recordarás cómo te salvé
Beni düşündüğünde seni nasıl bağışladığımı hatırlayacaksın.
Salvé tu vida.
Az önce hayatını kurtardım.
Salvé al vecindario.
Mahalleyi kurtardım.
La salvé, Lowan, de... cosas como tú.
Onu kurtardım Lowan. Senin gibilerden.
¡ Te salvé!
Seni kurtardım!
Lo salvé.
Durumu kurtardım.
Salvé a tu madre. ¿ Ahora olvidaste los términos?
Anneni kurtardım senin. Şartları unuttun mu şimdi?
Empezó a rezar para que Dios lo salve.
Tanrı'ya onu kurtarması için yalvarmaya başlamış.
Dios salve al Rey George.
Tanrı, Kral George'u korusun.
Salve tu vida justo como salvaste la mía.
Az önce senin, benim hayatımı kurtardığın gibi ben de seninkini kurtardım.
Craig hace el salve.
Craig topu kurtarıyor.
Por favor, salve a mi bebé.
Lütfen bebeğimi kurtarın.
Salve su vida al virar.
Ta ki önüme bir köpek fırlayıp, ben de onun hayatını kurtarmak için yoldan çıkana kadar.
Yo te salvé algunos salmones.
Belki de.
La próxima vez no quiero depender de que una droga milagrosa me salve.
Bir dahaki sefere beni kurtaracak büyülü ilaca güvenmek istemiyorum.
¿ No vas a decirme que salve el mundo - en vez de a la chica?
Bana kızı kırtarmak yerine dünyayı kurtarmamı söylemeyeceksin değil mi?
Dios te salve María, llena eres de gracia, el Señor es contigo.
Selam sana, Tanrı'nın en sevgili kulu Meryem, Rab seninledir.
A menos que salve al mundo.
Tabi dünyayı kurtarmadıkça.
no te vayas ¡ oye, oye ya puedes agradecerme salve tu vida mi vida estaba bien antes de que tu llegaras sigue ignorando lo que no te gusta sabes que es tu vida?
Burada kal! Hey. Bana teşekkür edebilirsin.
Ahora ella está muerta, y no tienes a nadie más que te salve el culo.
Şimdi öldü diye, vicdanını rahatlatmaya buraya geldin.
Salve, nobilis, et pretiose...
Salve, nobilis, et pretiose...
Deja que te salve la vida y después puedes volver a odiarme.
İzin ver hayatını kurtarayım sonra benden nefret etmeye devam edebilirsin.
- ¡ Dios salve al Rey!
- Tanrı Kralı korusun!
- ¡ Dios salve al Rey!
- Tanrı Kralı korusun.
¡ Dios salve Inglaterra!
Tanrı İngiltere'yi korusun!
O puedes volver a quedarte mirando la puerta... esperando que un hombre te salve.
Ya da seni kurtaracak adamı bekleyerek kapıya gözünü dikmeye devam edebilirsin.
¿ Quieres que este "inmaduro" te salve el pellejo?
Bu kocaman aptalın seni kurtarmasını mı istiyorsun?
Todo es tan jodidamente raro ahora que no me veo capaz de tomar la decisión correcta que salve mi vida, y ella me centra, ¿ sabes?
Şu anda her şey şirazesinden çıkmış durumda. Hayatımı düzene koyup onun dikkatini üzerimde toplamak için doğru hamleleri yaptığımdan çok emin değilim, anladın mı?
De acuerdo, caballeros, que cada uno se salve solo.
Beyler, savulun.