English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Saudí

Saudí traducir turco

207 traducción paralela
Después de que la compró, un representante de la familia real Saudí le ofreció el doble.
Aldıktan sonra Suudi krayilet ailesini temsil eden bir tüccar... ödediğinin iki katını teklif etti.
Después de que la compró, un representante de la familia real Saudí le ofreció el doble.
Bunu satarsan Beşinci caddede güzel bir çatı katı alabilirsin.
Un regalo del Rey Fahd de Arabia Saudí.
Bunu! Suudi Arabistan kralı Fahd'dan bir hediyedir.
Está en Arabia Saudí.
Suudi Arabistan'da.
Fue instalada por la CIA en colaboración con la Inteligencia Británica y la Inteligencia Saudí, y fue autorizada específicamente por William Casey, de acuerdo a'La Historia de Casey y la CIA'de Bob Woodward
Bomba, Suud ve İngiliz istihbaratı desteğiyle CIA tarafından patlatıldı. ve Bob Woodward'ın
Eso es lo que la familia Saudí y sus asociados le dieron a la familia Bush, sus amigos y sus negocios en las ultimas 3 décadas.
Çünkü Suudi Kraliyet Ailesi ve ortakları son otuz yıl içide Bush Ailesi ve dostları için bu kadar yatırım yaptılar.
Ignorados por la administración de Bush más de 500 familiares de víctimas del 11 / 9 iniciaron demandas contra la familia Saudí y otras.
Bush Yönetimi'nin aldırmadığı 11 Eylül'de hayatını kaybeden 500'den fazla kurbanın yakını Suudi Kraliyet Ailesi ve diğerlerine dava açtılar.
Los abogados que el ministro de defensa Saudí contrató para luchar contra las familias del 11 / 9.
Suudi Savunma Bakanı onlarla savaşmak için kimi tuttu?
Citigroup, Citibank, el accionista mayoritario es un Saudí. AOL
En büyük hissedar bir Suudi.
Resulta que el príncipe Saudí Bandar tal vez es el embajador mejor protegido en los Estados Unidos.
Suudi Prens Bandar, belki de ABD'de en iyi korunan elçidir.
Considerando como él, su familia y la elite Saudí son dueñas del 7 % de América, no parece una mala idea.
Suudiler'in, Amerika'nın % 7'sine sahip oldukları düşünülürse bu pek de kötü bir fikir sayılmaz.
Aunque Bin Laden era Saudí y que dinero Saudí había fundado Al Qaeda y 15 de los 19 implicados eran Saudies aquí se encontraba el embajador Saudí cenando con el Presidente el 13 de septiembre.
Bin Ladin Suudi'ydi. El Kaide, Suudi parasıyla kurulmuştu. 19 hava korsanının 15 tanesi de Suudi'ydi.
Temen a lo que pueda pasar en el Golfo, al último intento de Al Qaeda de controlar Arabia Saudí.
Körfez korkusu, ayrıca El Kaide'nin Suudi Arabistan'da yönetimi ele geçirme çalışmaları.
- Quiere volver a Arabia Saudí.
- Suudi Arabistan'a dönmek istiyor.
Nuestra misión es proteger las torres petrolíferas... de nuestros buenos amigos de Arabia Saudí... hasta nueva orden.
Şu anki görevimiz, Suudi Krallığındaki dostlarımızın petrol sahalarını gelecek bir emre kadar korumak.
Eres un marine en Arabia Saudí.
Suudi Arabistan'da bir Deniz Piyadesisiniz.
Te dije que ir a la playa disfrazado de estudiante saudí era una idea ridícula!
Plaja Suudi değişim öğrencisi olarak gitmek çok kötü bir fikirdi.
# Aquí en Arabia Saudí... #
# Burada Suudi Arabistan'da #
Cantar en público es ilegal en Arabia Saudí.
Halk içinde şarkı söylemek Suudi Arabistan'da yasaktır.
¡ Los Smiths se quedan en Arabia Saudí para siempre!
Smithler sonsuza dek Suudi Arabistan'da kalıyor!
- Arabia Saudí es un país con Ley Seca.
- Suudi Arabistan'da alkol yok.
¡ Los Smiths se quedan en Arabia Saudí para siempre!
Smithler sonsuza kadar Suudi Arabistan'da kalacak.
Francine, ahora vivimos en Arabia Saudí, y en Arabia Saudí Papi toma las decisiones, Mami prepara un sandwich.
- Ne? Francine, artık Suudi Arabistan'da yaşıyoruz. Burada, baba kararları alır, anne sandviç yapar.
Tu familia puede haberse mudado a Arabia Saudí pero yo soy el verdadero pez fuera del agua.
Sizin aile Suudi Arabistan'a taşınmış olabilir ama asıl kötü durumda olan benim.
Y digo que Arabia Saudí es el mejor país del mundo.
Ve diyorum ki, Suudi Arabistan dünyadaki en harika ülkedir!
Así que, esto es lo que no me gusta de Arabia Saudí.
Bak, Suudi Arabistan'ın nelerini sevmiyorum.
# Aléjate lo que puedas... # #... de Arabia Saudí. #
# Uzak durun # # Suudi Arabistan'dan #
Gente de Arabia Saudí, he estado en el desierto y he hablado con Dios.
Suudi Arabistan'ın insanları vahşi doğaya girip Tanrı ile konuştum.
Y lo que ocurrió en Arabia Saudí se queda en Arabia Saudí.
Bir de Arabistan'da olan Arabistan'da kalır.
Resulta ser el lema de la policía religiosa de Arabia Saudí.
Suudi Arabistan din polisinin yeni sloganı.
También encontraron a Abdulaziz Alomari, Ingeniero saudí de Telecos, que perdió su pasaporte cuando estudiaba en Denver.
"[Waleed] - -Amerika'da, Dayton Beach'te uçuş okulundaydı. - -ama Eylül 2000'de, Suudi Arabistan'da pilotluk yapmak için Amerika'dan ayrıldı." * BBC * Aynı zamanda onlar, "Saudi Telecoms" ta bir mühendis olan, Abdulaziz Alomari'nin peşine düştüler ki ; Alomari, Denver'da okurken pasaportunu kaybetmişti.
Mohand Alshehri está vivo y vive en Arabia Saudí.
"Bugün baba ve oğluyla şahsen konuştum." * Gaafar Allagany, Suudi Arabistan Elçiliği * Mohand Alshehri, Suudi Arabistan'da yaşıyor. "- -Mohand Alshehri, ölmedi ve [9 / 11]'le alakası yok." * American Free Press *
Salem Alhazmi trabaja en una fábrica química a Yanbu, Arabia Saudí.
Salem Al-Hazmi, Suudi Arabistan'da, Yanbu'daki bir kimya fabrikasında çalışıyor. "Salem Al-Hazmi, hayatta ve 77 sefer sayılı uçakta ölmedi." * The Guardin *
Un ciudadano saudí con un doctorado en Física Nuclear.
Suudi Arabistanlı. Nükleer Fizik alanında ihtisası var.
UN COLECCIONISTA SAUDÍ OFRECIÓ A TERI HORTON 9.000.000 $ POR EL CUADRO... RECHAZÓ LA OFERTA
Suudi Arabistan'lı bir sanat eseri koleksiyoncusu, Teri Horton'a tablo karşılığında 9 milyon dolar teklif etti.
Por entonces era EEUU y no Arabia Saudí lideraba la producción mundial de petróleo. De hecho, gran parte de nuestra fuerza militar e industrial se debe a la industria petrolera de aquella época.
Dünya'nın lider petrol üreticisi Suudi Arabistan değil, Amerika'ydı, ayrıca askeri ve endüstriyel gücümüzün büyük kısmı dev petrol endüstrimizden kaynaklanmıştır.
Dos años más tarde Venezuela dobló de repente sus reservas. Y eso provocó que los otros países y finalmente Arabia Saudí anunciaran enormes incrementos repentinos de reservas simplemente para proteger sus cuotas de producción.
İki yıl sonra Venezüella rezervlerini bir gecede ikiye katladı ve bu durum diğer ülkelerin, en sonunda da Suudi Arabistan'ın üretim kotasını korumak için bir gecede müthiş artışlar duyurmasına sebep oldu.
Hay otras voces importantes dentro de Arabia Saudí que están enviando un mensaje claro : " ¡ Eh!
Suudi Arabistan'dan çıkan güçlü seslere kulak verecek olursak, verdikleri açık mesaj şudur :
La base de la política exterior de EEUU desde 1945 hasta hoy día fue esencialmente un intercambio entre crudo barato y seguro en dirección a EEUU a cambio de protección para los entes gobernantes en Arabia Saudí.
Amerika'nın 1945'ten günümüze kadar uyguladığı dış politikanın temelini ; güvenli, ucuz, değerli petrolün alınması ve karşılığında da Suudi Arabistan'da hüküm süren düzenin korunması oluşturmaktadır.
Ha habido una gran caída en el estándar de vida saudí.
Sıradan bir Suudi'nin yaşam standartlarında muazzam bir düşüş söz konusudur.
Arabia Saudí tiene una población muy joven. Hay mucha gente tratando de acceder al mercado laboral pero no existen esos trabajos y acaban sintiéndose alienados de la sociedad.
Suudi Arabistan büyük bir genç nüfusa sahiptir, iş arayan birçok insan kendisine uygun bir iş bulamamakta ve kendisini toplumun bir hissedarı olarak değil, yabancı gibi hissetmektedir.
Muchos de los que causan problemas en Irak, como atrocidades terroristas son en realidad de procedencia saudí.
Hiç şüphesiz, Irak'ta sorun çıkaran ve infaz gerçekleştirenlerden bazıları Suudi Arabistanlıdır.
La estabilidad de Arabia Saudí como país resulta cuestionable.
Suudi Arabistan'ın istikrarı uzun vadede tartışmaya açıktır.
¿ Cómo explicarás esto al gobierno saudí?
Bunu Suudi hükümetine nasıl açıklayacaksın?
.. según la ley saudí. Si la viuda perdona al asesino de su marido.
Saudi kanunlarına göre, eğer dul kadın kocasının katilini affederse...
Tengo una chicha que fue ofrecida Una cifra considerable por un asombrosamente millonario Saudí.
Zengin bir Suudi'nin bu civarlarda bir fiyat önerdiği bir kızım var.
El 6 va a enviar a Neil Sternin, ha llevado esto en Arabia Saudí.
MI6, Neil Sternin'i gönderiyor, Suudilerle işi o idare ediyor.
Reuniones con el Foreign Office y el PM, visitas a dos centrales nucleares, cenas oficiales todas las noches, más una recepción en el Saudí Trade Center el viernes por la noche.
Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan'la toplantılar,... iki nükleer fabrikayı ziyaret, her akşam resmi yemekler,... ayrıca Cuma akşamı Suudi Ticaret Merkezi'nde bir resepsiyona ev sahipliği yapacaklar.
El 6 va a enviar a Neil Sternin, ha llevado esto en Arabia Saudí.
MI6, Neil Sternum'u gönderiyor, Suudilerle işi o idare ediyor.
¿ Qué otro país querría destruir nuestro acuerdo con Arabia Saudí con tanto empeño?
Başka bir ülke Suudi Arabistan'la olan anlaşmamızın mahvolmasını bu kadar umutsuzca istiyor olabilir mi?
Si lo hace, Arabia Saudí se hundirá en el caos - y ya podemos despedirnos del acuerdo nuclear.
Bunu yaparsa Suudi Arabistan kaosa boğulacaktır ve biz de nükleer anlaşmamıza hoşça kal diyebiliriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]