Translate.vc / español → turco / Serena
Serena traducir turco
3,114 traducción paralela
Serena... me lo dijo, pero escucha, lo que importa es que si Blair está feliz, quizá deberías dejar que lo sea.
Ah... Serena... bana söyledi, fakat dinle, asıl nokta eğer Blair mutluysa, belki de onun mutlu olmasına izin vermelisin.
Serena no quería hacer ningún daño.
Serena zarar vermek istemedi.
¿ Lo sabe Serena?
Serena biliyor mu?
Serena.
Serena.
¿ Qué haría Serena Van Der Woodsen?
Bu durumda Serena Van Der Woodsen ne yapardı?
Serena me dijo que tuvieron una noche genial de chicas.
Serena'nın dediğine göre kızlar gecesi harika geçmiş.
Si te parece bien, tía Lily, me gustaría quedarme en la antigua habitación de Serena, ponerme al día con la familia, recuperar el tiempo perdido.
Hatta çok... iyiydi eğer senin için sakıncası olmazsa Lily teyze Serena'nın eski odasında kalmak istiyorum ailemle laflarız, kaybettiğim zamanı telafi ederim.
Ha sido muy buena hija desde que su mamá tiene arresto domiciliario.
Miss Serena, Miss Lily'e ev hapsi cezası verildiğinden beri çok iyi bir kız oldu.
Lo siento, Serena, pero es Blair.
Üzgünüm Serena, ama Blair bu.
Blair y... - ¿ Serena?
Blair ve- - Serena!
- Bonjour, Serena.
Merhaba, Serena.
Mira, Serena. No puedes decirle nada a nadie.
Bak Serena, kimseye bir şey söyleyemezsin.
Para empezar, Serena estará en esta fiesta.
Yeni başlayanlar için, Serena bu partide olacak.
Debemos decirle a Serena del plan.
Plandan Serena'ya bahsetmemiz gerekecek.
¿ Tú y yo fingiendo un beso? ¿ Quieres tener esa conversación con Serena?
Senle ben numaradan öpüşeceğiz- - gerçekten Serena'yla bu konuşmayı yapmak istiyor musun?
¿ Si Serena le dice a Chuck, que hasta ahora se ha mantenido callado sobre nuestro tropezón y decide hablar por este reciente insulto?
Ya Serena Chuck'a söylerse, Chuck da şuana kadar gayri meşru ilişkimiz hakkında sessiz kalmasına rağmen, bu son hakaretin sonucunda açıkça konuşmaya karar verirse?
- Bubbles Mackintosh, organizadora quiso besar a Serena en la fiesta del año pasado.
Bubbles McIntosh, eş başkan, geçen yılın Pembe Partisi'nde, Serena'yı kadınlar tuvaletinde öpmeye çalışmıştı.
- Enfrente de mi papá, Lily, Serena...
Babamın, Lily'nin, Serena'nın önünde mi?
Quizá Serena sabe quién es el novio secreto de Blair.
Belki Serena, Blair'in gizli erkek arkadaşı kim biliyordur.
Solo te lo permito por Serena.
Seni sadece Serena'dan dolayı koruyorum.
Perdón, pero es Dan Humphrey, ex novio de Serena. O sea intocable para ti.
Pardon, bu Dan Humphrey, Serena'nın eski erkek arkadaşı, ki bu onu senin için yasak bölge yapıyor.
Debemos encontrar a Serena y explicarle esto.
Şimdi Serena'yı bulmalı ve bunu açıklamalıyız.
Serena, espera, puedo explicarte.
Serena, bekle. Açıklayabilirim.
Serena, ese video no fue real.
Serena, o video gerçek değildi.
Tampoco Serena.
Serena da düşünemedi.
Pero Serena me dijo que tenías un amorío con él.
Ama Serena senin onunla ilişkin olduğunu söyledi.
Habla Serena van der Woodsen de París el verano pasado.
Ben Serena Van Der Woodsen. Geçen yaz Paris'de tanışmıştık
Sé que le dijiste a Serena del beso con Blair.
Blair ile öpüşmemi Serena'ya senin anlattığını biliyorum.
Pensé que algo debía estar muy mal si besabas a Blair Waldorf. Como no me hablabas, creí que escucharías a Serena.
Blair Waldorf'u öptüysen, bir şeyler gerçekten yanlış gitmiştir diye düşündüm, ve benimle konuşmadığından, belki Serena'yı dinlersin diye düşündüm.
Serena, ese video no era real.
Serena, o video gerçek değildi.
- Hola, Serena.
Merhaba, Serena.
- Serena, es tu mejor amiga.
Serena, o senin en yakın arkadaşın.
La ex mejor amiga de Dan que le dijo del beso de Blair a Serena.
Dan'in bundan önceki Ö.K'si. * Blair'le öpüştüğünü Serena'ya gammazlayan Ö.K.
No puedo dejar a Dan en las manos de Serena o, aún peor, las de Blair.
Dan'i, Serena'nın kucağına bırakamam ya da daha da kötüsü, Blair Waldorf'un kucağına.
Apenas pasaste lo raro con Blair. Sin hablar de que Serena se haya enojado como se enojó por el beso.
Blair'le yaşadığın tuhaflığı zar zor atlattın Serena'nın öpücük konusunda yaşadığı kızgınlığı saymıyorum bile.
Tú, Serena y Eric son los únicos que conozco aquí. Siento haber sido tan pesada.
Sen, Serena ve Eric burada tanıdığım tek insanlarsınız yeni eğer üzerine çok geldiysem özür dilerim.
Escuché tu conversación con Serena y quiero que elijas la felicidad en tu vida.
Serena'yla olan konuşmana kulak misafiri oldum. Hayatında mutluluğu seçmeni istiyorum.
¿ Era sobre Serena?
O Serena hakkında mıydı?
Serena, ¿ ha recibido Lily esos vestidos que he mandado?
Serena, Lily ona gönderdiğim elbiseleri aldı mı?
Tienes muchos vestidos, Serena.
Gerçekten bir sürü elbisen var Serena.
Hola, Serena y... ¿ Vanessa?
Serena ve... Vanessa?
Llámame Serena.
Bana Serena de.
La prima de Serena.
Serena'nın kuzeni.
- Llámame Serena.
Bana Serena de. Ne?
Y entonces ella dijo : "Llámame Serena".
Sonra "Bana Serena de" dedi.
Vi a Blair hablando con la chica del vestido de Serena, pero se fue.
Yarım saat önce, Blair'i Serena'nın elbisesini giyen o kızla konuşurken gördüm ve sonra hemen tüydü.
Hola, Eric. ¿ Hallaron Serena y Vanessa a Charlie?
Selam Eric Serena ile Vanessa Charlie'yi bulabildiler mi?
Estará bien. Si ves a Serena, dile que me llame para reportarse, ¿ de acuerdo?
Eğer Serena'yı görürsen beni bir arasın, tamam mı?
¿ Es algo que aprendiste de Serena?
Bu, Serena'dan öğrendiğin bir şey mi?
- Serena.
Serena.
- ¿ Y Serena?
Serena nerede?