Translate.vc / español → turco / Sorenson
Sorenson traducir turco
110 traducción paralela
- Me recuerdas a Lisa Sorenson.
- Bana Lisa Sorenson'ı anımsattın.
Sorenson ha colocado la segunda baliza.
Evet Sorenson ikinci işareti koymuş.
- Está en el cuadrante de Sorenson.
- Hayır. Bu Sorenso'nun kazığı.
Natalie Sorensen... pero tengo una razón por la cual deseo hablar contigo.
Tully Sorenson. Biliyorum bu kulağa delice gibi... geliyor. Ama seninle konuşmak istemem için bir nedenim var.
soy Tally Sarenson.
Adım Tully Sorenson.
Soy el Sr. Sorenson y éste es el Sr. Diggs.
Bay Sorenson ve Bay Diggs.
¿ Dónde está Sorenson?
Sorenson nerede?
Comenzamos a beber y a hablar demasiado... y antes de darnos cuenta, se involucró este tipo llamado Sorenson.
İçmeye başlamıştık, ve çenemiz açılmıştı ve fark etmeden önce Sorenson denilen adam olaya müdahil oldu.
Lo mataron Sorenson y Diggs.
Sorenson ve Diggs tarafından öldürüldü.
Diggs y Sorenson deben haber estado vigilados por el gobierno... porque cuando aterrizamos habían muchísimos policías esperándonos.
Diggs ve Sorenson hükümet tarafından gözleniyor olmalıydı çünkü indiğimizde etrafımızı polisler sarmıştı.
Sorenson comenzó a disparar.
Sorenson ateş etmeye başladı.
Jamie y yo tratamos de desarmar a Sorenson... antes de que matara a otra persona.
Ben ve Jamie Sorenson'u bir başkasını öldürmeden önce haklayabileceğimizi fark ettik.
Estuve tres meses en una cárcel de Mexicali... antes de que finalmente el FBI me ofreciera inmunidad... por declarar en contra de Diggs y Sorenson.
Ben bir Meksika hapishanesinde 3 ay kaldım FBI bana Diggs ve Sorenson aleyhinde şahitlik etmemi önerene kadar.
A Sorenson finalmente lo dejaron salir de la cárcel.
Sonunda Sorenson'u kafesinden çıkardılar.
Correcto. ¡ Sorenson!
- Şu iki adamla yaşayanı. - Evet.
- El Dr. Sorenson dice que los gestos...
- Dr Sorenson diyor ki jestler...
Pero el senador Sorenson es un hombre honorable.
- Yapamam. Ama Senatör Sorenson onurlu bir adamdır.
¿ El senador Sorenson quiere vernos?
- Senatör Sorenson bizi mi görmek istedi?
Le pediré a Sorenson que trate de convencer a Reston.
Sorenson'u Reston'a güvenmesi için ikna edeceğim.
El camarógrafo naval, Sam Sorenson.
Donanma kameramanı Sam Sorenson.
- ¿ Y usted es?
- Robert Sorenson.
- Robert Sorenson, el defensor.
Onun avukatıyım.
Sorenson va a intentar insinuar que no estaba solo dando un paseo.
Sorenson bunun yalnızca güzel bir yürüyüşten daha öte olduğunu ima edecektir.
- Letrado Sorenson, ¿ tres mociones?
Sorenson, aynı anda üç dilekçe mi?
Si Sorenson gana, todo el mundo se enterará y cuando un millonario mate a su amante...
Sorenson kazanırsa, bunu herkes bilecek ve ve gelecek sefer bir milyoner metresini öldürünce...
Letrada Alden, letrado Sorenson.
- Günaydın Avukat Alden. - Günaydın Avukat Sorenson.
- ¿ Becky... qué más?
- Becky'nin soyadı var mı? - Sorenson.
- Sorenson. Es pintora.
Ressamdır.
Hizo lo correcto al informarme sobre esto, Sr. Sorenson.
Bunu bana getirmekle iyi bir iş yaptınız Bay Sorenson.
- Grant Sorenson.
- Ah, Grant Sorenson.
Lo de Isabel y Sorenson se vuelve serio.
Sanırım Isabel bu Sorenson denen adamla ciddiye gidiyor.
Creo que deberíamos empezar con Sorenson.
Sanırım Sorenson'la başlamalıyız.
Veremos a Sorenson.
Sorenson'u kontrol edeceğiz.. Ben ne yapmalıyım?
A Grant Sorenson.
Grant Sorenson.
Sorenson, bien.
Sorenson. Doğru. Elimizdeki de bu.
- Mire, Sr. Sorenson- -
- Bakın Bay Sorenson...
- Agente Hanson, no es momento- - Sr. Sorenson, ¿ qué se le ofrece?
Deputy Hanson, zamanı değil...
Me avisaron que volvió a atacar a Sorenson.
Sorenson'a saldırdığına dair bir telefon aldım.
Ponga a Grant Sorenson bajo vigilancia.
Grant Sorenson'u gözetim altına almanı istiyorum.
Sorenson la halló en una de sus excavaciones y me la trajo.
Sorenson kazılarından birinde buldu ve bana getirdi.
Fui con Sorenson para intentar arreglar nuestras diferencias.
Tamam... Sorenson'a aramızdaki farklılıkları düzeltmeye gittim tamam mı?
- Sorenson pudo entregarle el rifle... pero la persona que me atacó hoy fue la que lo disparó.
Grant Sorenson silahı getirmiş olabilir, ama sana söylüyorum... bugün üzerime atlayan kişi, silahı ateşleyen kişiydi.
Éste es el programa de trabajo de Grant Sorenson.
Bu Grant Sorenson'un çalışma güzergahında.
¿ Puedo hacerle unas preguntas?
Size birkaç soru sorabilir miyim, Bay Sorenson?
Sorenson va camino a Tucson.
Sorenson Tucson un yarı yolunda.
- ¿ Sorenson?
- Sorenson?
La mujer que se presentó está segura... de que vio a Sorenson con Melissa Foster.
- Meydana çıkan kadın emin. Grant Sorenson'u Melissa Foster'la görmüş.
Ya tuvo problemas con ese tal Sorenson, ¿ verdad?
- Şu Sorenson'la bir hukukun var, değil mi?
Ahí está Sorenson.
Bu Sorenson.
Sr. Sorenson, Sr. Diggs, pasen.
Buyrun.
¿ A qué se dedica, Sr. Sorenson?
Grant Sorenson Ne iş yapıyorsunuz, Mr. Sorenson?