Translate.vc / español → turco / Soñar
Soñar traducir turco
7,072 traducción paralela
Tendemos a soñar despiertos con el futuro.
Geleceğe rüyalar yönelttik.
Nunca dejaré de soñar.
Azıcık inancın olsun.
La verdad es que, solía sentarme sola en la colina junto al vertedero y soñar que me despierto siendo Chelsea Clinton, pero con mi pelo.
Aslında ben o çöplükten çıkıp çatıda yalnız başıma otururdum. Chelsea Clinton olarak uyanabilmeyi düşlerdim. Saçımdan dolayı.
¿ Pero un hombre puede soñar no?
Ama hayal kurmak yasak değil öyle değil mi?
Sí, bueno deja de soñar y vamos.
Pekâlâ, hayal görmeyi bırakın da gidelim artık.
- Del norte, donde una chica solo puede soñar en crecer así de cerca del mar.
- Kuzeyden bir kızın okyanusa bu kadar yakın büyümeyi hayal edebileceği yerden.
â ™ ª Deseando â ™ ª â ™ ª Soñar es lo mejor â ™ ª â ™ ª o eso parece ser â ™ ª â ™ ª Deseo por un sueño â ™ ª â ™ ª Deseando, deseando, deseando â ™ ª
Umuduyla Rüyalar muhteşem ya da öyle görünüyorlar Eğer bir tane bulamazsam sorun olmaz sanırım
Steve, ¿ podrías tratar de sonar un poco menos entusiasmado, por favor?
Steve, daha az heyecanlanarak muayene etmeye çalışır mısın lütfen?
Y odio decir esto, pero tu estas empezando a sonar un poco mejor.
Demek istemezdim ama artık önemsiz konuşmaya başladın.
Si se acercan demasiado harán sonar las alarmas de proximidad.
Dikkat edin. Fazla yaklaşırsanız yakınlık alarmı devreye girecektir.
Killua lo hizo sonar como si fuera algo diferente. pero Killua dijo que definitivamente lo salvará.
Lakin Killua başka bir şey söz konusuymuş gibi konuştu. Avcı Cemiyeti'nin yegane Nen kovucusu Gon'a yardım mümkün değil demişti. Killua ise hiç tehlikeye girmeden hallederim diyor.
No quiero sonar anti-semita pero todo eso del judaísmo creo que es una gilipollez.
Tartışma adına söylemiyorum ama bence Yahudilik olayı palavra.
Cojo algo muy, muy viejo que la gente ha escuchado un millón de veces e intento que vuelva a sonar nuevo.
Yapmaya çalışıyorum, gerçekten, gerçekten birçok insandan milyon kez duymuşsundur bu aynı boktan şeyleri sonra yine yeni sesler deniyorum.
¡ Los teléfonos no paran de sonar!
Telefonlar durmaksızın çalıyor!
¡ No paran de sonar!
Telefonlar durmaksızın çalıyormuş.
Puede sonar egoísta, pero, de no ser así, hay lugares... Hay lugares donde, en un viaje, en una emergencia, no podríamos entrar al cuarto de hospital de nuestro hijo.
Kulağa bencilce gelebilir ama sırf kan bağımız yok diye bizi çocuğumuzun hastane odasından bile kovabilecekleri yerler var.
Un robo en la Mansión Grayson hizo sonar las alarmas del pánico, y lo último que necesitamos es una serie de allanamientos sin resolver.
Grayson Malikanesine girilmesi paniğe yol açacak istediğimiz en son şey eve girmelerin artması.
Puedo sonar totalmente como tú.
Tıpkı senin gibi konuşabiliyorum.
Solo debo sonar serio, fruncir el trasero, y decorar con algunos "Parker".
Kıçımı dik tutup ciddileşmek ve cümlelerime birkaç "Parker" serpiştirmek yetiyor.
No quiero sonar como Sylvester, pero estoy aterrorizado.
Sylvester gibi davranmak istemem ama korkuyorum.
Bueno, no estaba tratando de sonar como británico.
Ben İngiliz aksanı deniyordum da.
El alcalde hace sonar este nuevo plan como si fuera bueno para Gotham.
Baskan bu yeni plâni Gotham için iyi bir seymis gibi tanitiyor.
Para cuando estoy arriba o en la parte de atrás o algo, para que no tengas que gritar, solo hacerla sonar.
Yukarı çıktığımda ya da arka taraftayken falan bağırmana gerek kalmayacak, sadece zili çalacaksın.
¿ Está bien, señor? No quiero sonar dramático, pero hoy ha sido inferior al óptimo.
- Dramatik olmak istemiyorum ama bugün bir hayli vasattı.
Tan duro como pueda sonar, señora... su hijo acabó con su propia vida cuando nos disparó.
Bunu duymuş olmanız çok kötü hanım efendi, ama oğlunuz bize ateş açarak kendi ölümüne kendi sebep oldu.
¿ Te puedes ir ya, por favor, para sonar el timbre a mi mamá?
Lütfen artık gidebilir misin, annem açsın diye kapıyı çalacağım.
Esto va a sonar raro pero anoche Jay me dijo que estaba rastreando a un vampiro.
İlginç gelebilir ama dün gece Jay bana bir vampiri izlediğini söylemişti.
Estás comenzando a sonar como McGee.
McGee gibi konuşmaya başlıyorsun.
Tiene que sonar.
- Oynatılması gerek.
Empiezas a sonar como Enzmann.
Enzmann gibi konuşmaya başladın.
No quiero sonar terrible, ¿ pero un asesino real... basando sus crímenes en los asesinos de mis libros?
Kokunç biri gibi görünmek istemem ama gerçek hayatta katiller benim kitabımdan mı esinleniyor?
Odio sonar como "El silencio de los inocentes". Pero tiene algo en la boca.
"Kuzuların Sesizliği" moduna girmek istemem ama ama ağzında bir şey var.
Gracias por hacerme sonar como un paleto.
Barzo gibi konuşmak zorunda bıraktığın için de sağ ol.
Bien, no quiero sonar como un alcohólico, pero quiero un chupito, así que ¿ alguien toma uno conmigo?
Alkolik biri gibi konuşmak istemem ama ben bir tane atacağım. Eşlik edecek olan var mı?
Puede sonar loco pero si Mara tiene todos los recuerdos de Audrey tal vez cuando Audrey se volvió Mara tal vez también obtuvo todos los recuerdos de Mara.
Kulağa delice gelebilir ama Mara, Audrey'nin tüm anılarına sahipse belki Audrey, Mara'ya dönüştüğünde o da Mara'nın anılarına sahip olmuştur.
Parece que estés tratando de hacerlo sonar menos guay.
Daha az havalı göstermek için uğraşıyormuşsun gibi geldi.
De verdad. Va a sonar extraño. es una liberación para este tipo
Gerçekten biraz garip gelecek ama adamın ruhunda özgürlük var.
Vaya. Acabas de sonar como tu madre.
Aynı annen gibi konuştun.
O sea, no quiero sonar como un escéptico, pero eso fue genial.
Yani, şüpheci görünmek istemem ama bu inanılmazdı.
Para no sonar mi cuerno, pero yo Soy básicamente BFF de Laura
Kornayı çalmak gibi olmasın ama ben Laura'nın en yakın arkadaşıyım.
Vaya. - Mira esos estiramientos. - No quiero... sonar pervertido, pero quiero poseer a esas chicas.
- Kulağa sapıkça gelmesin ama bu kızlara sahip olmak istiyorum.
Habria cumplido su objetivo, pero no hace exactamente sonar como que tiene nuestros mejores intereses en el corazón.
Amacına ulaşmış olur ama bu tam olarak içimizden geçenlerle örtüşmez değil mi?
Esto va a sonar horrible... pero estoy celosa de Abby.
Kulağa kötü geldiğini biliyorum ama Abby'i biraz kıskanıyorum.
Siempre puedes hacer sonar, ya sabes, qué palabras... ¿ Significa algo más?
Anlamlı geliyor mu?
Esto va a sonar raro pero...
Bu çok tuhaf gelecek ama ben...
No quiero sonar malagradecido.
Memnuniyetsiz görünmek istemem.
Sí, y la familia ha estado haciendo sonar los tambores de guerra... porque Luca desapareció hace tres días.
Evet ve ailesi savaş çanları çalıyor çünkü Luca 3 gün önce kaybolmuş.
Mi teléfono no paró de sonar.
Telefonum resmen patlıyordu.
Todas las canciones Top 40, tu sabes, tenias que sonar como en la radio.
Bütün İlk 40 şarkılarının radyodaki gibi olması gerekirdi.
Acabas de sonar genuinamente preocupada por mi hermano.
Duyan da kardeşim için ciddi ciddi endişelendiğini sanacak.
Sé que esto va a sonar bastante extraño pero estoy muy contenta que ambos se tuvieran el uno al otro.
Bunun kulağa garip geleceğini biliyorum ama gerçekten orada birbirinizin yanında olduğunuz için çok mutluyum.