Translate.vc / español → turco / Surf
Surf traducir turco
1,337 traducción paralela
Ya sabes, me gusta el surf.
Bilirsin, sörf yapmayı severim.
Esa misma noche, junto a Berger... y Los sonidos de surf número cuatro... dormí más profundamente... que nunca.
Aynı gece, Berger'in yanında ve dört numaralı dalga sesiyle uzun zamandır hatırlamadığım kadar derin uyudum.
Tu esposa a decidido practicar surf. esta yendo todo bien, cierto?
Karın sörfe başlamış. Buraya kadarı doğru mu? Evet.
- El surf está pertinente.
- Sörfler açılmış. - Evet, sörfler açılmış, Ray.
- Y perderme la temporada de surf.
Amerika'ya dön. Ve sörf sezonunu kaçırayım mı?
El programa se llama Surf Beat. Mi personaje es Pepper. Es la despistada pero encantadora socia... de la Agencia de Detectives de Zua Beach.
Şovun adı Surf Beat karakterimin adı Pepper kafası dağınık ama [br] sevimli bir karakter.
¿ Cómo estuvo el surf?
Sörf nasıldı?
- Me gusta el surf.
Sörf yapmayı seviyorum.
Es la hora del surf sobre colchones.
Şimdi yatak sörfü zamanı.
No se que significa Quad-Surf
"Dörtlü-sörf" ne demek bilmiyorum.
Dentro de nueve días, hará dos años que empecé a hacer surf.
Dokuz gün sonra, sörfe başlamamın 2. yıldönümü.
No puedes hacer surf con resaca.
Akşamdan kalma sörf yapılmaz.
No puedes hacer surf si no has dormido en toda la noche.
Sabahlayınca sörf yapılmaz.
Hay cierto tipo de individualismo en el surf que me gusta, también.
Sörfte hoşuma giden bir tür bireysellik var.
Primero notamos que algo andaba mal con Simon en sus clases de Surf.
Vücut sörfü sınıfında Simon'la ilgili yanlış giden bir şeyler olduğunu anladık.
Buscaban un profesor de surf para tres semanas.
3 haftalığına sörf hocası arıyorlar.
No compares con ser profesor de surf, en pleno Caribe.
Sörf öğretmeni olmak çok mu farklı? - Karayipler'de?
La quema de los árboles se había filmado para la escena de los tablistas... que ocurre mucho más tarde en la película.
Aslında surf sahnesi için çekilecek ama filmde çok sonra gelecek.. olan ağaçlar, napalm bombası ile yakılacaktı.
A su derecha está Theo, para el surf.
Onun sağındaki Theo, sörfçü.
Usada para construir las mejores tablas de surf del mundo.
Dünyanın en iyi sörf tahtaları bundan yapılır.
Eso son un montón de tablas de surf.
Epey bir sörf tahtası eder.
La Big Blue Surf Competition está por empezar.
Big Blue sörf yarışması yaklaşıyor.
Sería en la interestatal, con el especial de surf y turf por 6,99, pero qué diablos, soy una cita barata.
Stars Hollow'la Yale arasında bir yerde. Bu bizi otoyola götürür. Yani 6.99'a karışık menü.
Oh, un accidente de surf.
Rüzgar sörfü kazası.
La gente hace surf para permanecer joven.
İnsanlar genç kalmak için sörf yapıyor.
El surf. ¿ Cuántas veces he intentado que te metieses en el océano?
Seni kaç defa okyanusa götürmeye çalıştım?
Tu padre se quejaba de que no tenía ningún sitio para sus cosas de surf.
Baban sörf anılarını hatırlayabilmek için bir yer olmadığından şikayet ediyordu
Sol, surf.
Güneş, surf.
Hago surf en una camilla porque, aparte de ser excitante,... Kelso ha cerrado el ala entera.
Sedye sörfü yapıyor olmamın sebebi, harika olduğunu bir kenara bırakırsak, Kelso'nun hastanenin bu kanadını tamamen kapatmasıydı.
¿ Volverás a Misión Viejo a hacer surf?
Mission Viejo mudur nedir oraya dönüp sörf mü yapacaksın?
El verano pasado se rompió el culo haciendo surf en la bañera.
Geçen yaz küvete bomba atlayışı.. ... yapacağım derken kalçasını kırdı.
Hey, hemos decidido ir a hacer surf en vez de estudiar.
Bugün derse girmek yerine sörf yapmaya karar verdik.
¡ Arriva el surf!
Haydi, sörf tahtalarına!
Con éstas puedes hacer las mismas vueltas que haces en tu tabla de surf.
Bunlarla sörfte yaptığın sert dönüşü yapabilirsin.
Skip, esta tienda es de surf y de trabajar cuando queramos..
Skip, isteyince sörf, isteyince iş olacaktı.
¡ Éste es un negocio de Surf!
Bu bir sörf dükkanı!
¿ Cómo estuvo el... el surf?
Şey nasıl... Sörf nasıldı?
El muelle de Pacific Ocean Park, local de surf de mala reputación se quemó hasta los cimientos anoche.
Ünlü sörf mekanı Pasifik Okyanusu Park İskelesi dün gece yanıp kül oldu.
¿ Sabes que aquí aprendí surf? Ahí mismo.
Ben sörf yapmayı burada öğrendim.
Tenemos un traje para surf nuevo en venta.
Şu anda dalgıç kıyafetinde indirimimiz var.
Voy a practicar surf con Luke.
Luke ile sörf yapacağım.
El sol está muy fuerte, y el agua muy fría... tú tienes el surf y tus juguetitos.
Güneş çok sıcak, su çok serin. Senin sörfün ve oyuncakların var.
Ricky me ha engañado Qué gran tabla de surf...
sörf hocasıda gelmedi zaten! bu sörf biraz daha büyük olamaz mıydı...?
Acuéstate conmigo, y te dejaré que uses mi tabla de surf.
Benimle yatarsan, dans tahtamı kullanmana izin veririm.
¿ La tabla de surf del rey Kamehacaos?
Kral Kamehamayhem'in sörf tahtası mı?
Es una hora que pierdo los domingos sobre la tabla de surf.
Pazar günleri beni sörf tahtamdan bir saat ayırır.
Engelberg, si vuelves a hacer eso, vas a aprender a hacer surf.
Engelberg, bunu yine yaparsan sörf yapmayı da öğrenirsin.
Surf y arena.
Sörf ve kumsal.
Ayuda al Estrés, vela, Surf, Canoa, Tiro con arco...
Şunu hemen kes!
¿ Y el surf?
Ya sörf?
Parece una tabla de surf.
Üzerinde sörf yapabiliriz!