Translate.vc / español → turco / Suspensión
Suspensión traducir turco
1,155 traducción paralela
El Gobernador Devlin dice que respalda la sentencia y que no considerará peticiones de suspensión de ejecución.
Başkentteyse, Vali Devlin kararı desteklediğini ve talep olsa bile cezayı affetmeyeceğini bildirdi.
- Sólo unos minutos. No responde a la orden de suspensión, señor.
İptal emri cevap vermiyor, efendim.
Los pocos que quedábamos pusimos los cuerpos físicos en suspensión animada.
O zamanlar, birkaçımız fiziksel varlığımızı dondurduk.
- Suspensión por dos semanas sin sueldo.
- İki hafta ücretsiz uzaklaştırma.
Una suspensión de tres días.
Üç gün okuldan uzaklaştırılacak.
En la última suspensión te atrasaste muchísimo.
Geçen sefer uzaklaştırıldığında çok geri kalmıştın.
¡ Repartí roscas en un camión con mala suspensión por 3 años!
3 yıl boyunca kötü süspansiyonlu bir kamyonla nakliyecilik yaptım.
Ella canceló su suspensión?
Cezayı iptal etti mi?
Así la madre de asano irá a la escuela e impugnará la decisión de suspensión
Asano'nun annesi okula gidecek ve kararın iptalini isteyecek.
Estoy seguro de que la directora cancelará la suspensión
Eminim Baş Öğretmen de kararından vazgeçecek.
Suspensión automática.
Uzaklaştırıldım.
Mi suspensión termina mañana y volveré a casa. Hasta entonces, me arriesgaré a invadir tu dominio.
- Dawson, yarın uzaklaştırma cezam bitince, eve döneceğim ama o zamana kadar özel alanını işgal ettiğim için seni kendimden bıktıracağım.
- No, aceptaré la suspensión.
- Hayır, uzaklaştırma alacağım.
Pues no sobrevivirá una suspensión, Pacey.
Uzaklaştırma alırsan noturunu koruyamazsın.
Un proceso de re-alineamiento mental tan intrincado que cada sujeto debe ser puesto bajo suspensión criogénica por cerca de 100 ciclos.
Bir nöral ayarlama işlemi. O kadar karışık ki her bir kişi dondurulmuş ortamda bekletilir. Yaklaşık 100 yıl kadar.
Suspensión temporal hasta que esté pagada.
Hepsi ödenene kadar geçici uzaklaştırma.
Creemos que esto la descalifica de ver esta causa... y por tanto solicitamos una suspensión temporaria hasta que se investigue.
Bu durum sizin bu davaya bakmanızı engelliyor ve... biz geçici bir süre davanın askıya alınmasını talep ediyoruz.
La mayor innovación técnica del DS es su suspensión hidráulica llamada "aire-aceite".
DS'nin en dikkate değer getirdiği yenilik hidropnömatik süspansiyonu veya hava ve yağlı süspansiyonudur.
La suspensión hidráulica permitió evacuar al presidente con seguridad.
Hidropnömatik süspansiyon sayesinde başkan güvenli bir şekilde yola devam etti.
- ¿ Cuánto va a durar la suspensión?
- Bu uzaklaştırma ne kadar sürecek?
El se busco esa suspensión por comportamiento
Okulda olay çıkartan oydu.
¡ Entonces, cállate y quédate en la base... y termina tu suspensión como se te ordenó!
O zaman çeneni kapatıp üste kalacak ve cezanı itaatkar bir şekilde tamamlayacaksın!
MI SUSPENSIÓN NO FUE "MUTUA"
GEÇİCİ OLARAK UZAKLAŞTIRILMAM "KARŞILIKLI" DEĞİLDİ.
Es el documento que pide la suspensión de la búsqueda de tu hermana.
Belge kız kardeşinin arama çalışmalarının sona erdirilmesi için Mulder.
La suspensión de Tanto se rompió.
Tanto'nun süspansiyonu kırıldı.
Quiero montajes de suspensión para los que bajen.
Halat için yalpa çemberlerini alın.
Esta es la orden de suspensión.
Bu bir Uzaklaştırma Emri.
Ves que bien toman la suspensión?
Açığa alınmak onları nasıl yaptı görüyorsun?
También me pidió que le informara que su suspensión será indefinida.
Ayrıca size söylememi istediği birşey var... Sizin dışlanmanızın manasız bir şekilde uzadığını düşünüyor.
El Mensajero ha levantado tu suspensión.
Dışlanman kaldırıldı.
Taylor me explicó que lo mejor que puedo esperar... es una degradación y una suspensión de seis meses.
Taylor'a göre, en iyi olasılık rütbe indirimi 6 ay askıya alınmammış.
No puedo permitirme una suspensión.
Uzaklaştırılmak istemem. Ben sadece...
Estoy tomando todo en hechizos de reubicación, de suspensión.
Bütün gerin döndürme büyülerini alıyorum.
- Lo más conseguirá es una suspensión.
En kötü ihtimalle bir süreliğine işten uzaklaştırılırım.
Estarás a prueba un año, y se te penaliza con un mes de suspensión sin sueldo.
Bir yıl sınanma süren var. Bir ay da ücretsiz geçici uzaklaştırma verildi
Vapor hidroestático cargado de iones en suspensión atmósférica
İyon yüklü hidrostatik buhar kalıntısı atmosferde asılı.
Bueno, consideraremos la suspensión.
Sizi okuldan uzaklaştırabiliriz.
¿ Quiere decir que reconsiderará mi suspensión?
Yani bana okuldan uzaklaştırma cezası vermeyi yeniden mi düşüneceksiniz?
Lo del auto, lo de la suspensión.
Araba olayı. Okuldan uzaklaştırılman.
Sin embargo, podemos aplicar una suspensión o una expulsión.
Ancak uzaklaştırma alabiliyor ya da okuldan atabiliyoruz.
Aceptaré la suspensión.
- Cezayı ben alırım.
Como consejero legal, es mi deber informarle que su suspensión entra en efecto de inmediato.
Yasal danışman olarak, benim yükümlülüğüm uzaklaştırma cezanın şu andan itibaren geçerli olduğunu bildirmektir.
La suspensión del empleo se mantiene, Sr. Doggett.
Bu iş askıya alındı... Bay Doggett.
Una suspensión significa que lo echaron sin ninguna falta de su parte.
işten çıkarılmanız bunda sizin bir hatanız olmadığını gösterir.
Eso serán 3 días de suspensión... y sus padres tendrán que venir al colegio... y les diré lo que les estoy diciendo a ustedes.
3 günlük uzaklaştırma olacak... ve aileleriniz okula gelmek zorunda... onlara da size söylediğimi söyleyeceğim.
Tres días de suspensión.
Üç günlük uzaklaştırma.
Suspensión definitiva.
Tamam mı?
O sea, ¿ mentir para entrar? Olvida la suspensión :
Tamam, eğer okurlarsa ve hiçbir zaman bir ağabeyi olmadığını anlarlarsa yani girmek için yalan söyledi uzaklaştırmayı unut.
Usted va a ganarse una suspensión señorita!
Uzaklaştırma alacaksın, küçük bayan.
Felicitaciones Eric, te ganaste una suspensión.
Tebrikler, Eric. Uzaklaştırma almışsın.
- ¿ Qué tal la suspensión?
- Havada süzülmek nasıl?