Translate.vc / español → turco / Suv
Suv traducir turco
519 traducción paralela
¿ Sabes? América consume los recursos mundiales, las camionetas apestan el calentamiento es real...
Mesela Amerika dünya kaynaklarını nasıl sömürüyor, SUV'lar iğrenç..
Conduce un vehículo de modelo reciente, probablemente una camioneta... o un todoterreno.
Eski model bir araba kullanıyor, muhtemelen bir minivan... ya da bir jeep. ( suv )
Han escuchado el testimonio de Frank Simmons, que vio un SUV pasar como una flecha a km y medio de la escena aproximadamente a la hora del asesinato con una matrícula que empezaba con 3L6
Rüyamızda göreceğimiz parayı geri çevirdin... Bunları yakanıza yerleştireceğim.
El Sr. Litch tiene un SUV con una matrícula que comienza por 3L6
Direk üstüne konuşmanıza gerek yok. Alnım terliyor mu? - Böyle gelin beyler.
MODELO F Vehículo utilitario avanzando.
SUV geliyor.
Persigo un Cadillac robado en dirección al oeste en Murray. - Una barricada, Kip.
Çalınan Cadillac SUV takibi, Murray Yolu'nun güneyine gidiyor.
Este está abierto. ¿ Un SUV?
- Bu kilitli değil.
De esos todo terreno.
Şu SUV'lerden.
Atropeyó a su amante con el auto.
Sevgilisinin üzerinden bir SUV ile geçmiş.
Oí que los SUV a veces se vuelcan.
Bu SUV'ların bazen çok kolay takla attıklarını duymuştum.
Dos autos mas allá hay un SUV gris.
İki araba ötede büyük gri bir jip var.
- Robé una camioneta en un club nocturno Gracias
- Bir SUV buldum, uh, striptiz klübünün dışındaki gangsterlerden.
¡ Aquí viene un todoterreno!
Bir SUV geliyor.
SUV, al Oeste de Warwick, doble a la derecha.
Warwick'in batısı, ilk sağa dönün.
Un camión atropella una roja, cuya conductora estaba...
... kırmızı bir SUV'a çarpıyor.
Tenemos el caso Strickland SUV a mediodía.
Barry, öğlende SUV davası var.
Tráiganme un vehículo utilitario, una camioneta, una motoneta... una motocicleta, o una carreta.
Bana bir SUV, bir minibüs, bir otobüs, bir scooter.. .. motosiklet ya da Japon faytonu bulun.
¡ Ahí mismo en el SUV negro!
Şu siyah arabada!
Miren quién tiene un auto cómodo.
Kimde SUV var?
Dos, en un todoterreno.
İki kişilerdi, bir SUV'den çıktılar.
La policía persigue un vehículo al parecer relacionado con el horrible asesinato de tres personas esta mañana en una cafetería de South Foundry.
Polis, bu sabah Güney Foundry'de bir kafede gerçekleşen ve 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla bağlantısı olduğu düşünülen kişilerin bulunduğu taba rengi SUV'yi kovalıyor.
Les encantará su nueva camioneta SUV aún más.
Yeni jiplerini ondan daha çok sevecekler.
Sólo sé que metieron a un niño hispano en un SUV negro.
Tek bildiğim : Genç İspanyol bir çocuk, yakalanıp, cipin içine atılmış.
Se están investigando todos los SUV negros de la zona.
Motorlu araç departmanı etrafta cip arıyor.
Se subió a un SUV negro, el mismo coche que se usó en el secuestro.
Mandel, adam kaçırmada kullanılan siyah cipin aynısına girdiğini söyledi.
Hay muchos SUV negros.
Çok fazla cip var dışarıda.
A los gángsters les encantan los SUV negros y usar a chicos... - para hacerles el trabajo sucio. - No creo.
Ganster'ler siyah ciplere bayılır, ve Nelson yaşındaki çocukları da kirli işlerini yaptırtmak için kullanırlar.
El tipo del SUV era una trampa... y salió mal.
Belki de cipteki adamlar bir tür numaraydı.
¿ No conduciría un SUV negro?
Siyah bir cip sürüyor olabilir mi? Bunu biliyor musun?
Una camioneta negra.
Siyah bir SUV.
El terrorista conduciendo un 4X4 paró detrás mientras que el autobús recogía pasajeros en la estación
Otobüs, bir duraktan yolcularını alırken 4x4 SUV kullanan terörist, otobüsün arkasında durdu.
Yo tengo un BMW, y me gusta conducir. Soy...
Benim BMW'm ve SUV'um var ve araba kullanmayı seviyorum.
Por eso sé que es imposible que no hayas tenido nada que ver... con la creación de esa camioneta... chabacana, con ruedas que giran, que parece de un gángster... que el Tío Earl tuvo que traer.
Earl dayının buraya taşıdığı gangster işi, döner jantlı... ... SUV'yi yaratmakta parmağın... -... olmadığını oradan biliyorum.
- Necesito las llaves del SUV rojo.
- Kırmızı cipin anahtarına ihtiyacım var.
Dos 4x4 y el Mercedes.
İki siyah SUV ve bir Mercedes.
- Los 4x4 se piran.
- SUV'Iar görünmüyor.
Ya está, los 4x4 salen.
YoIa çıkıyorIar. SUV'Iar ayrıIıyor.
Guy y Bernie con los 4x4 y equipos 6, 8 y 10.
Guy ve Bernie SUV'Iarı izIeyin.
Los 4x4 llegan a la entrada. Esperan.
SUV'Iar girişte durdu.
- Adam, está en una 4 x 4 plateada.
Adam, gümüş renkli bir SUV'nin içinde.
Han escuchado el testimonio de Frank Simmons, que vio un SUV pasar como una flecha a km y medio de la escena aproximadamente a la hora del asesinato con una matrícula que empezaba con 3L6
Tanık Frank Simmons'ı dinlemiştiniz. Kendisi olay yerinden 1,5 km uzaklıkta hızla kullanılan plakası 3-L-6 ile başlayan bir SUV'yi cinayet saatinde görmüştü.
El Sr. Litch tiene un SUV con una matrícula que comienza por 3L6
Bay Litch'in SUV'sinin plakası da 3-L-6 ile başlıyor.
Alguna clase de SUV negro, creo.
Cip gibi bir şey. Siyahtı galiba.
SUV negra.
Siyah cip.
Los sábados hasta traigo mi SUV.
Veriliyor tabii. Cumartesileri kendi cipimi bile getiriyorum.
Los utilitarios no valen para nada.
Şu günlerde yüz ifadeni değiştirmeden yeni bir SUV almak imkânsız.
Las SUV afectan más la capa de ozono.
Arazi araçları ozonu mahvediyor.
Intentamos evadir a alguien.
- SUV?
Es un Subaru Suv.
Bu bir Subaru jip.
- Sí, pero...
Ayrıca hani senin şu çok istediğin Suv için de imza atabilirim.
Mi coche es el destructor.
- Orada SUV'u gördüm. Arabam mı yıkıcı?