Translate.vc / español → turco / Tenîa
Tenîa traducir turco
7,115 traducción paralela
Él tenia su cultura, bien bengalí ¿ no es así?
Bu yüzden kişisel ajendası var çünkü onlar bencil insanlar.
No estoy sugiriendo que la tenia busque meterse en un nuevo colon.
Dalacağı yeni bir bağırsak arayan bir bağırsak kurdu olmanı önermiyorum.
La última vez que vi, tu comité no tenia ni la mitad dentro para tu propia reelección, menos la de alguien más.
Son baktığımda, komitende bırak başkasına vermeyi kendi seçiminde kullanmak için yarısı bile yoktu.
La pared entera tenia escrito Al.
Bir duvarın tamamına Al yazılmıştı.
Aún no puedo describir la sensación que tenia de lo asustada que estaba.
O kadar korkmuş olma hissini tarif dahi edemiyorum.
De repente, todo ese escepticismo que tenia había desaparecido, borrado.
silinmişti.
No tenia ninguna reacción a todo lo que le paso a él
Bu kendisine olurken hiçbir tepki vermemişti.
Por primera vez en muchas lunas, sentí que lo tenia todo bajo control.
Uzun zamandan bu yana ilk defa o an, kontrolün tamamen ben de olduğunu hissettim.
Bien, Me alegro que te tenia para hablar, Estaba muy herida.
Peki o zaman. Seninle konuştuğuna sevindim. Gerçekten incinmişti.
Nuestro chico tenia dos teléfonos para dos direcciones.
Adamımızın iki adrese kayıtlı iki farklı telefonu var.
Sino que también tenia un Nidito de amor.
- küçük bir aşk yuvası varmış.
Tenia 40 grandes ahi.
Kasada 40 binden fazla vardı.
Lo que tengo es la tenia.
İştah değil o, tenya.
Escuche el nombre por eso sabia que tenia que ponerme en marcha
İsmi duydum ve hamlemi yapmam gerektiğini anladım.
Le pasaba algo. Tenia alguna, enfermedad, como estaba Stanton, su marido.
Kadının bir şeyi var, hasta falandı.
Sí, siempre pense que sabía mas de lo que decía. pero tenia a Ostrovosky, por lo que pensé, ¿ por qué ponerla en medio de todo si no tuviera que hacerlo?
Evet, daima söylediklerinden fazlasını bildiğini düşündüm ama Ostrovsky vardı, bu yüzden niye mecbur olmadığım halde onu da bu işe bulaştırayım diye düşündüm.
El Skrull tenia su apariencia, su voz, si.
Skrull onun görüntüsü, sesini almıştı.
Pero también tenia sus recuerdos.
Ama zamanda anılarını da almıştı.
Mira, ya sabes, ¿ qué pasa si tu padre tenia razón?
Bak ya baban haklıysa, ya hazır değilsem?
Especialmente si él tenia control de su hijo.
.. özellikle de çocuk elindeyse.
¿ L'Etoile? El enfermero le dijo a Alice que tenia prisa por llegar a un sitio llamado L'Etoile.
Alice'ın vücudunu çaldığı hasta bakıcı L'Etoile denen bir şeye varmak için acelesi olduğunu söyledi.
Tenia una buena racha...
Tam almış başımı yürüyordum.
Parece que Castle tenia razón.
Görünüşe göre Castle haklıymış.
Así que hice lo que tenia que hacer.
Yani yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım.
Creo que mi esposo tenia una aventura.
Kocamın bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum.
Tenia una hermosa cara y un cuerpo...
Soo-jin'in güzel bir yüzü ve vücudu vardı.
Ah... es por eso que la chica muerta tenia el mismo olor.
Bu nedenle ölen kız da aynını kullanıyordu.
¿ Por qué tenia que ser yo? ¿ Por qué fui seleccionado...
Neden ben olduğumu ya da benim seçildiğimi?
Pero como era rico tenia muchas mujeres.
Ama kocamın, yığınla parası olduğu gibi yığınla kadını da vardı.
Si le cuestionaba, me golpeaba... Recientemente, comenzó a salir con una chica... que tenia el mismo nombre que yo.
Beni dövmeye başladığı zaman benimle aynı adı taşıyan bir kızla görüşüyordu.
Si ese es el caso. ¿ Tenia alguna razón en particular para ayudarla... mientras obstruía el trabajo oficial de la policía?
O zaman polisin işini engelleyerek ona yardım etmenizin özel bir sebebi var mı?
Así que tenia que mirar, ver...
Yani bakmak zorunda kaldı, görmek...
Y me acuerdo de una vez cuando tenia 14 años...
Ve bir keresinde 14 yaşındayken...
Tenia ojos amables.
Çok yumuşak ama yalnız bakışları vardı.
No era como diciendo que tenia que creerlo.
Bunlar inanmamı gerektiren kelimeler değildi.
Sólo tenia que darle la Drona y una lista de todos los jugadores del Gear que la compró.
Ona Drone ve onu alan Gear oyuncularının bir listesini vermek zorundaydım. ... bir listesini vermek zorundaydım.
La mitad de lo que tenia, unos 1.000 dólares.
Benim kaynağımın yarısı, 1.000'in üzerinde. Ve seni her an ihbar etmemesi için...
Al final, él tenia razón.
Neticede haklıydı.
De todas las casas de la isla, un dragón tenia que chocar con la de Mildew.
Adada bir sürü ev varken ejderhalar Mildewinkini kırmak zorundalar mı?
Disparé a un hombre inocente, y lo último que tenia...
Masum bir insanı vurdum ve tek istediğim...
Una tenia, ese es mi secreto.
Benim sırrım bağırsak kurdu.
No lo tenia en mis planes.
Bu planlarıma dahil değildi.
- Si tenia 3 o 4 años entonces...
- Üç mü, dört mü emin değilim.
No tenia que irse, Denise
Ayrılmak zorunda değildin, Denise.
Yo tenia mis razones.
Nedenlerim vardı.
Damien tenia razón desde el principio.
Damien yol boyunca haklıydı.
Lo tenia así de cerca, Pero no quiso ir.
Bu kadar yaklaşmıştık ama olmadı.
Tenia una fractura esternal - Un gran hemopericardio y una hemorragia mediastinal
Sternum fraktürü, büyük bir hemoperikard ve göğüs kafesinde kanama vardı.
Supe que tenia Que hacer algo inmediatamente, Y ese algo era
Derhal bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Tenia miedo. ¿ Miedo? ¿ De qué?
- Peki neden korkttun Arjuna?
Vino al bar y me acordé que tenia que hacer pis
Bara geldiğinde işediğini hatırlıyorum.