Translate.vc / español → turco / Tickets
Tickets traducir turco
464 traducción paralela
- ¿ Los tickets, por favor?
- Kuponlarınız lütfen.
Cinco tickets tienen premio.
Beş bilet daha alın ve yine kazanın. Çark dönüyor!
Digamos que un muy amigo mío se robó un par de tickets... para tantear el terreno
Neden? Bir arkadaşım kriket maçına bilet bulmuş da.
Tickets.
Biletler.
Puedo darte tickets para el restaurante.
Yemek kuponlarım var.
Eso nos dará tiempo a conseguir tickets de primera clase.
Sonra da rahat rahat biletlerimizi alır, pulmana yerleşiriz.
Habían ideado un sistema basado en tickets, en cartas de racionamiento.
Bilete dayalı, istihkak kartlarına dayalı bir sistem icat etmişlerdi.
Me vió el del estacionamiento, el que vende los tickets.
Park görevlisi ve bilet satıcısı beni gördü.
Excelente, sus tickets estarán en la entrada.
Biletleriniz gişede sizi bekliyor olacak.
El amigo del que te hablé, me dio sus dos tickets.
Sana sözünü ettiğim şu dostum, bana iki biletini de verdi.
Sí, muy bien, tomaremos dos tickets
Peki tamam, iki bilet alalım.
Dejame ver esos tickets de vuelo.
Şu uçak biletlerine bakayım.
Te compro dos tickets de tren para ir a Varsovia.
Warsaw treninden size 2 bilet ayarlarım.
Los tickets del dispensador automático garantizan la admisión al espectáculo.
Otomatik giseden alinan biletler gösteriye girme imkani veriyor.
El único problema es que no podré marcar tu tarjeta... para los tickets de almuerzo.
Tek sorun, sana yemek kuponu vermek için kartını damgalayamam...
¿ Sus tickets, por favor?
Biletler lütfen.
- Ya tengo tickets.
- Ben de bilet aldım bile.
¿ No vas a comprar los tickets?
Biletleri almayacak mısın?
Por supuesto, ¡ ya voy a comprar los tickets!
Elbette, bilet alacağım!
Nunca compro tickets, cabeza hueca.
Ben asla bilet almam. Seni kızarmış karides-pirinç-kafalı.
No necesita tickets.
Kuponsuz.
La función ya comenzó Tengan sus tickets listos!
Gösteri yeni başladı. Biletlerinizi hazır tutun!
Los tickets pueden ser cambiados a partir de las 9 en punto.
Saat 9'dan itibaren biletlerle değiştirilebilecekler!
No pude conseguir tickets para Bernstein.
Bernstein için bilet bulamadım.
¿ Tienes los tickets?
Biletleri aldın mı?
Pagaré por ambos tickets.
- İki biletin parasını da ben ödeyeceğim.
Así que, ¿ piensas que podrías conseguir algunos tickets para el concierto de "The Sea Wolf" este fin de semana?
- Bu hafta sonundaki Sea Wolf konserine bilet bulabilir misin?
Hemos perdido nuestros tickets de avión. Y no podemos ni siquiera pagar una habitación.
Uçak biletlerimizi ve hatta oda tutma şansımızı da kaybettik.
Hablemos de $ 1,200 millones... en ventas de tickets... sin mencionar los $ 7 millones, funcione o no, y el 12 % del total.
Bu filmin en az... $ 1.2 milyon dolar gişe hasılatı yapması. Unutma bunun 7 milyon doları yada % 12'si senin hesabına geçecek.
Mira, lo cancelaría, es sólo que, ya sabes,... Sal compró estos tickets hace tres meses.
Bak, iptal ederdim, sadece, bilirsin. Sal bu biletleri 3 ay önceden aldı.
Y dos tickets para la fiesta de la Policía.
Ve polis balosuna iki bilet.
Escuché que usted valida los tickets de estacionamiento sin compra.
Birşey satmadan park biletlerini onayladığını duydum.
- Tengo sus tickets. - ¿ Tickets?
- Biletlerinizi getirdim Biletler mi?
Los tickets que solicitó.
Benden istediğiniz biletler.
Tickets de temporada al baloncesto. ¡ Joder!
The Knick için sezonluk biletler.
- ¡ Tickets de temporada!
- Knick biletleri?
- Tengo que irme. - ¡ Tickets de temporada!
- Knicks biletleri!
Mire, vale... mire, un chico nos... robó los tickets del bus y...
Bak şimdi bir adam... otobüs biletlerimizi çaldı...
- Dos Tickets de ida y vuelta para Los Angeles. - Para tener o desechar?
- Satın mı alınacak, iade mi edilecek?
- Entonces, 3 Tickets de ida y vuelta para L.A.
- O zaman hayal dünyasına üç gidiş dönüş.
Veamos. 3 tickets de ida y vuelta, dos adultos, y una niña...
Bir bakalım. Üç gidiş dönüş bileti, iki yetişkin, bir çocuk...
¿ Pero por qué compraste dos tickets?
Fakat neden iki bilet?
y los Tickets de cualquier juego son suyos. No hay nada de malo en su sentido de humor.
İstediğin maça bilet bulabilirim.
En realidad, Papá, Reggie envió estos tickets para el juego de esta noche, e iba a pedirte que tú vayas, pero como me...
Reggie bu akşamki maça bilet göndermiş. Sana gider misin diyecektim ama...
- Oh, escuchen, aquí estan sus tickets.
- Biletleriniz de burda.
Acerca de los tickets George, los necesito...
Biletlere ne oldu, George? Biliyorsun, bir bakış için neler vermezdim.
Toma estos tickets... y despacha los bultos grandes.
- Koltuklar numarasız. Şimdi bu biletleri alıyorsun ve büyük valizleri kontrole veriyorsun.
Bueno, ¿ Y que haces con los tickets?
Ödül kuponlarıyla ne yapıyorsun?
- ¿ Tickets del Concierto? A mitad de precio.
Yarı fiyatına.
Do we have the tickets?
Biletlerimiz nerede?
Cuanto más puntaje, más tickets te da.
Ne kadar çok puan alırsan o kadar ödül kuponu alırsın.